Abdest ve guslü tek başına alamayan yada necâseti gideremeyen hastanın maddî imkanı varsa, para ödeyip kendisine abdest ve gusül aldıracak yada necâsetini giderecek bir kişi tutması gerekir. Ancak bu imkana sahip olunsa dahi, adam tutup bunu yaptırmak, hem hasta için hem de ailesi için külfet ve meşakkate sebeb olmaktadır. Bu açıdan, böyle bir durumda bulunan hastaların, aşağıda îzâh edeceğimiz diğer mezheblerin bu konudaki görüşünü taklîd edip öngörülen kolaylıklardan yararlanmaları tavsiye edilmiştir.
a) Ebu Hanîfe’ye (ra) göre, bir hasta kendi başına abdest ve gusül alamıyorsa, başkasından yardım istemesi gerekmiyor, gücü yeterse teyemmüm yapar, buna da gücü yetmezse abdestsiz ve teyemmümsüz namaz kılacaktır.
Aynı şekilde kişi, bedenindeki yada elbisesindeki necâseti kendi başına gideremiyorsa, yada kendi başına kıbleye yönelemiyorsa, bu husûsta kendisine yardımcı olacak birileri bulunsa bile, söz konusu necâsetle ve kıbleye yönelmeden namazını kılabilir, iâde de etmez.
b) imâm Mâlik’e (ra) göre, bir kişi su veya toprak bulamıyorsa, yada hastalıktan dolayı suyu hem kendi başına hem de başkasının yardımı olsa dahi kullanamıyorsa, namaz kılma sorumluluğu kalkıyor ve kılamadığı namazların kazâsı da gerekmez.
Ayrıca İmâm Mâlik’e göre; namaz kılacak kişinin, beden ve elbisesinin üzerinde necâset bulunmama şartı yoktur. Ona göre, bu kişinin necâseti gidermesi şart değil sadece sünnettir.
Hastaların gerek Ebu Hanîfe’yi ve gerek İmâm Mâlik’i taklîd etmelerinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Özellikle necâset husûsunda, titizlikleri vesvese haline gelenlerin, bu hastalıktan kurtulmaları için İmâm Mâlik’i taklîd etmeleri çok uygun olacaktır. (Fethui-Eiiâmc.2 s. 195-196)