Abdest bi’setin başında meşrû kılınmış ve Cebrâîl (as) tarafından iki rekatın kılınış şekli ile birlikte Allah rasûlüne (as) öğretilmiştir. Ancak farziyyeti, Isrâ’ gecesinde ve namazın farziyyeti ile sâbit olmuştur.
Abdest, ibadetlerden bilhassa namazdan önce belli bir tertip dâhilinde bazı uzuvları yıkayıp bazılarını da mesh etmek suretiyle yapılan temizliktir.
Diğer bir şekli, İslâm’da bazı ibâdetlerin yerine getirilmesi için yapılan ve bizzat kendisi ibâdet olan temizlenmeye Abdest denir.
Gusül, özel bir şekilde vücudun tamamına temiz su dökmek demektir. Diğer bir değişle gusül, bütün bedenin, hiçbir tarafında iğne ucu kadar kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması demektir. Gusüle, Türkçemizde boy abdesti de denir. Böyle bir temizliği gerektiren hal cünüplüktür. Ayrıca kadınların hayız ve nifas kanlarının sona ermesidir. Cünüplük hali ise, şehvetle meninin atılmasından ve cinsel ilişkiden meydana gelir. Buna “cenabet olmak” ta denir.
Şafii Mezhebine göre Abdest ve Guslün Sıhhat Şartları
1- Müslüman olmak.
2- Mümeyyiz olmak.
Delinin ve mümeyyiz olmayanın abdesti sahih değildir. Ancak bu kişilerin velîsi, hac ibâdeti için kendilerine abdest aldırması geçerli sayılmıştır. (Fethui-Eiiâm c.ı s.193)
3- Abdest yada guslün alındığı esnâda; hayd, nifâs, avrete dokunma, idrar dökme yada ön veya arka mahreçten kan akma durumu bulunmaması.
Ancak hayd yada nifâs akıntısı devam eden kadının, hac ibâdeti ile ilgili, ihrâm guslü vs. gibi gusülleri yapması sünnettir.
Sürekli idrar veya gaz kaçıran (selis) kişi ile istihâdâ kanı gören kadının (mustehâda) abdest almasına mâni yoktur. (Fethui-Ellâm C.I S. 195)
4- Abdest ve gusül uzuvları üzerinde yağlı boya, oje vs. gibi suyun ten’e temasını engelleyici herhangi bir madde bulunmaması. Ancak meslek sahiplerinin kendi meslekleri îcâbı, tırnak altlarında birikip de her abdest alışında çıkarılması zor olan kir, boya vb. engeller için af vardır.
5- Abdest ve gusül almayı bilmek.
Kişinin abdestin hangi fiilleri farz, hangilerinin sünnet olduğunu ve nasıl abdest alınacağını bilmesi şarttır.
Ümmî’nin Abdest ve Guslü
Abdest ve gusül ile ilgili fiillerin hepsinin farz olduğuna inanan bir ümmî’nin abdesti ve guslü geçerlidir. Farz bir fi’lîn sünnet olduğuna inananın ise geçersizdir.
Ümmi
Dinin, özellikle fıkhî konularını iyice bilmeyen ve genellikle Kur’ân-ı Kerîm okur yazarlığı bulunmayan kişidir.
Farz ve sünnetleri birbirinden ayırd edemeyen ve kendisine hangisinin farz, hangisinin sünnet olduğuna dâir soru sorulduğunda “bilmiyorum” diyen ümmi’nin abdesti geçerlidir.
Bu hüküm, namaz ve oruç için de geçerlidir. (Fethui-Eiiâm c.1 s.196)
6- Bu ibâdetin farz olduğuna inanmak.
7- Abdest ve guslü mutlak ve temizleyici (mutahhir) su ile almak.
8- Uzuv üzerindeki aynî (gözle görünen) necâseti veya suyu değiştirici özelliği bulunan katkıyı gidermek.
9- Suyu uzvun tüm noktaları üzerinden akıtmak.
10- Abdest ve gusül niyyetini sonuna kadar anımsayıp bu niyyetten vazgeçmemek.
11- Abdest ve gusül niyyetini herhangi bir şarta bağlamamak. Örneğin;
– “Abdest-gusül farzına niyyet ettim inşallah” demek niyyeti bozar.
12- “Dâimul-hades”, yani namaz vaktinin çoğunda idrar veya gaz kaçırma, akıntı görme gibi mazeretten dolayı hadesi devam eden kişinin aşağıdaki husûsları yapması gerekir.
a) Yakînen yada zannen vaktin girdiğini bilmek.
b) İstincâ yapmak.
c) Malul uzvu tamponlayıp bağlamak.
d) Yapılacak istincâ ile ilgili; uzvu bağlama, abdest alma ve namaz kılma fiilleri arasında müvâlât yapmak, yani bu dört işlemi yaparken ara vermemek. Ancak cemâatle namaz kılmak için bekleyip ara verilmesinde beis yoktur.