Mükellef, fiziksel olarak ergenliğe ulaşmış, yada fiziksel ergenliğe ermese bile, Hicrî takvime göre on beş yaşını tamamlamış olan (bâliğ), akıllı ve görme veya işitme duyularından en az birinin algılar durumda olup da İslâm dâvetinin kendisine ulaştığı kişidir.
Mükellef, bir şeyi yapmaya ve yerine getirmeye mecbur akıllı ve baliğ kişi, İslam dininin emirlerinden sorumlu olan demektir.
Mükellef; Dinin emrettiği şeyleri yapmak ve yasakladığı şeylerden sakınmakla sorumlu olan kişiye denir. İslâm alimleri ergenlik yaşını, erkeklerde 12-15 yaş arası, kızlarda ise 9-15 yaş arası olarak belirlemişlerdir.
Mükellef olan kişi, îmân konusunda îzâh edilen husûslara inanmak, amel husûslannda ise sorumlu olduğu ibâdetleri yerine getirmek mecbûriyyetindedir. Binâenaleyh, ergenlik yaşına ermeden ölen kâfir çocukları, îmân etme sorumluluğu taşımadıkları için, ölen müslüman çocukları gibi hesâb ve azâb görmeyecek ve aynı zamanda cennete gireceklerdir.
Ergenlik yaşına, deli yada sarhoş olarak girip de bu hâlet üzere vefat eden kişi de mükellef değildir. Aynı şekilde hem duyma, hem de görme duyularının her ikisine sahip olmayan kişi ile, İslâm dâvetinin kendisine hiçbir sûrette ulaşmadığı kişiler (ehl-i fetret) de mükellef sayılmaz.
Fetret (Ehli Fetret) ne demek detaylı bilgi için tıklayın!
Ehl-i fetret, kendi aralarındaki kul haklarıyla ilgili hesâb ve cezâdan sonra cennete alınacaklardır. (Ei-Fetâvâi-hadîsiyye s.209)
Bir kimsenin mükellef (sorumlu) sayılması için hangi şartlar gerekir?
Bir kişinin sorumlu olabilmesi için:
1. Müslüman olması,
2. Akıllı olması,
3. Ergenlik çağına gelmiş olması gerekir.
Mükellef ile ilgili hükümler nelerdir
Mükellefle ilgili hükümler sekizdir. Bunlara Efal-i Mükellefin denir:
1) Farz:
Dinimizce, yapılması kesinlikle emredilen şeye farz denir. Namaz kılmak, oruç tutmak ve zekât vermek gibi.
Farzın Hükmü: Farz olan görevleri yapan, karşılığında sevab kazanır. Özürsüz olarak yapmayan azabı hak etmiş olur. Farzı inkâr eden dinden çıkar.
Farz İki Çeşittir:
a) Farz-ı Ayın: Her mükellefin yapması gereken farz demektir. Beş vakit namaz kılmak gibi.
b) Farz-ı Kifaye: Bazı mükelleflerin yapması ile diğerlerinin yapması gerekmeyen farz demektir. Cenaze namazı kılmak gibi. Bazı müslümanlar bir ölünün cenaze namazını kılarsa farz olan görev yerine getirildiğinden, diğer müslümanların ayrıca o ölü için cenaze namazı kılmaları gerekmez.
2) Vacib:
Farz kadar kesin olmamakla beraber kuvvetli bir delil ile yapılması emredilen şeye vacib denir. Bayram namazı kılmak, fıtır sadakası vermek ve kurban kesmek gibi.
Vacibin Hükmü: Vacipleri yapan sevab kazanır. Özürsüz olarak yapmayana azab gerekir.
3) Sünnet:
Farz ve vacipten başka Peygamberimizin ibadet niyetiyle yaptığı şeye sünnet denir.
Sünnet İkiye Ayrılır:
a) Sünnet-i Müekkede: Peygamberimizin çoğu zaman yaptığı, pek az yapmadığı sünnete Sünnet-i Müekkede denir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri gibi.
b) Sünnet-i Gayri Müekkede: Peygamberimizin ara sıra yaptığı sünnete Sünnet-i Gayri Müekkede denir. İkindi namazının sünneti ile yatsının ilk sünneti gibi.
Sünnetin Hükmü: Sünnetleri yapan sevab kazanır. Peygamberimizin şefaatine nail olur. Sünneti bile bile terk edenler azarlanır.
4) Müstehab:
Peygamberimizin bazan yapıp, bazan da yapmadığı şeye Müstehab denir. Kuşluk namazı kılmak gibi.
Müstehabın Hükmü: Müstehab olan şeyleri yapan sevab kazanır, yapmayan azarlanmaz.
5) Mübah
Mükellefin yapıp yapmamakta serbest olduğu şeylere Mübah denir. Oturmak, yürümek ve uyumak gibi.
Mübahın Hükmü: Mübahı yapan sevab kazanmaz, yapmayan da günah işlemiş olmaz.
6) Haram
Dinimizce yapılması kesin olarak yasaklanan şeye Haram denir. Haksız yere adam öldürmek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak, domuz eti yemek, anne ve babaya karşı gelmek gibi.
Haramın Hükmü: Haramı işleyene ceza ve azap gerekir. Allah korkusundan dolayı haramdan kaçınan sevab kazanır. Haramı inkâr eden dinden çıkar.
7) Mekruh
Haram kadar kesin olmamakla beraber, dinimizce yapılmaması istenen şeye mekruh denir.
Mekruh İkiye Ayrılır:
a) Kerahet-i Tahrimiyye (Harama Yakın Mekruh): Vacipleri yerine getirmemek gibi.
Hükmü: Böyle bir mekruhu işlemekten sakınan sevab kazanır. Yapan günah işlemiş olur.
b) Kerahet i Tenzihiyye (Helâla Yakın Mekruh): Sünnet ve müstehapları yapmamak gibi.
Hükmü: Bu gibi mekruhlardan sakınanlar sevab kazanır, işleyenlere ceza gerekmez.
8) Müfsid
Başlanmış olan bir ibadeti bozan şeylere denir. Namaz kılarken konuşmak, oruçlu iken bilerek yiyip içmek gibi. Konuşmak namazı, yiyip içmek de orucu bozar.
Hükmü: Bile bile ibadeti bozmak azabı gerektirir.