Tekfir, müslüman bir kişinin kâfirliğini gerektirecek söz veya davranışlarda bulunmasından dolayı başkası tarafından kâfir diye nitelendirilmesidir.
Tekfir, Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkar özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kafir saymak demektir. Yani tekfir, başkaları tarafından bir şahsın küfrüne hükmedilmesi anlamına gelir. Diğer bir değişle Tekfir, tef’il vezninden mastar olup, kişiyi küfre nispet etmek, kâfir saymak, kâfir olarak çağırmak gibi manalara gelir.
Kesin ve net bilgilere dayanmadan kişiyi tekfir etmek, büyük bir vebâl ve sorumluluk olduğundan, bu tür nitelendirmelerden kaçınmak gerekir.
Bir Müslüman’ın kâfir olduğuna hükmedilmesi onu pek ağır dünyevi sonuçlara, müeyyide ve mahrumiyetlere mahkûm etmek anlamına geldiğinden, tekfir konusunda çok titiz davranmak gerektiği açıktır. Müslüman olduğunu söyleyen bir kimsenin, bu dünyada mümin kabul edilmesi ve İslam toplumundan dışlanmaması gerekir. Çünkü dünyada dış görünüşe ve ikrara göre işlem yapılır. İçten inanıp inanmadığını tespit ise Allah’a mahsus ve ahirete ilişkin bir meseledir. Nitekim Kur’anı Kerim’de; Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek ‘Sen mümin değilsin’ demeyin (Nisa 94), buyurularak buna işaret edilir. Hz. Peygamber de imanda ikrarın önemini vurgulamak ve kelime-i tevhidi söyleyenin Müslüman kabul edilmesi gereğine işaret etmek için şöyle buyurmuştur. “İnsanlar ‘Allah ‘tan başka ilah yoktur, Muhammed onun elçisidir. ‘ deyinceye kadar kendileriyle savaşmakla emrolundum. Ne zaman bunu söylerlerse can ve mal güvenliğine sahip olurlar. Ancak kamu hukuku gereği uygulanan cezalar bundan müstesnadır. İç yüzlerinin muhasebesi ise Allah’a aittir‘. Bu sebeple imanını diliyle ikrar ettiği veya davranışlarına yansıttığı sürece herkesin İslam toplumunun tabii bir üyesi olarak görülmesi, can ve mal güvenliğine sahip olması, dünyevi dinî hükümler, sosyal ve beşerî ilişkiler bakımından da Müslüman’ın sahip olduğu bütün statü, hak ve sorumluluklara muhatap olması gerekir.
İslam kültüründeki tekfir ve irtidad kavramları; din ve vicdan hürriyetinin sınırlandırılması ve tehdit altında tutulması değil, toplumun ortak değerlerine ve dinî inançlarına karşı aleni saygısızlık ve saldırganlığı önleme, toplumda gerekli olan huzur ve sükûnu güvence altına alma, nesilleri inkârcılığın olumsuz etkilerinden koruma, tekfir edilen şahsa gerekli yaptırımların uygulanmasıyla da kamu vicdanı açısından adaleti gerçekleştirme gibi gayelere yönelik bir tedbir ve toplumsal sağduyu refleksi niteliğindedir.
Yersiz yapılan tekfir, fert açısından ağır sonuçlar doğurmasının yanında toplum hayatında kapatılamayacak yaraların açılmasına, birlik ve bütünlüğün zedelenmesine ve parçalanmaya sebep olur. Çünkü bu durumdaki bir kimsenin gerçek durumunu Allah’ın bilmesiyle birlikte toplumda bu kimse Müslüman muamelesi görmez, ona selâm verilmez. Onun selamı alınmaz, kestikleri yenilmez ve Müslüman bir kadınla evlenmesine müsaade edilmez. O öldüğünde cenaze namazı kılınmaz ve Müslüman kabristanına gömülmez. Tekfir bu denli ağır sonuçlar doğurduğu içindir ki Hz. Peygamber Medine toplumunda, münafıkların varlığını bildiği hâlde onları küfürle itham etmemiş, tedricî bir İslâmlaştırma siyaseti izlemiş, pek çok hadiste de: “Ben Müslüman’ım.” diyeni küfürle suçlamaktan sakınmayı tavsiye etmiştir. Bir hadiste: “kim bir insanı kâfir diye çağırırsa yahut öyle olmadığı hâlde ‘ey Allah düşmanı derse söylediği söz kendisine döner” buyrulurken bir başka hadiste de şöyle denilmiştir: Bir insan Müslüman kardeşine ‘ey kâfir diye hitap ettiği zaman, ikisinden biri bu sözü üzerine almış olur Şayet söylediği gibi ise kufür onda kalır, değilse söyleyene döner.”
Hadislerden de anlaşılacağı gibi bir kimseyi küfürle itham ederken göz önünde bulundurulması gereken husus, o kimsenin küfür olan bir inancı gönülden benimsediğinin iyi tespit edilmesidir. Muhatap küfrü açıkça benimsemiyorsa onun inanç, söz veya davranışı ile küfre girdiğini söyleme konusunda temkinli olmak gerekir. Hz. Peygamber’in anılan tavsiyelerini göz önünde bulunduran âlimler “ehl-i kıbleden olup da günah işlemiş bulunan bir kimseyi bundan dolayı tekfir etmemeyi” Ehl-i sünnet in temel prensipleri arasında zikretmişlerdir. Kişiyi küfre sokacak davranışlardan bazıları ise şu şekilde sıranabilir.
– Allah tan başkasına secde etmek.
– Allah hakkında ona layık olmayan şey söylemek.
– Kur’anın herhangi bir ayetini inkar etmek.
-Peygamberlerden birinin peygamberliğini redetmek.
– Dini hafife almak, dinle alay etmek.
– Dinin helal kıldığına haram, haram kıldığına helal demek.
– Bilerek dini hükümlerden birini (zarurati diniyye) inkar etmek.
– İslamı bırakıp, hristiyanlık, yahudilik, uzak doğu dinleri, ateizm v.b dünya görüşlerini tercih etmek.
Tekfir ile ilgili Ayetler
وَأَطِيعُوا اللهَ وَرَسُولَهُ وَلا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللهَ مَعَ الصَّابِرِينَ.
“Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin! Sonra korkuya kapılıp zaafa düşersiniz, rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. Sabredin, şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” 4
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَآءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذالِكَ يُبَيِّنُ اللهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ.
“Hepiniz Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı sarılınız ve birbirinizden ayrılmayınız! Allah-u Teâlâ’nın üzerinizdeki nimetini hatırlayınız: Hani siz birbirinize düşman idiniz de, Allah kalplerinizi ısındırmış ve O’nun nimeti sebebiyle kardeşler oluvermiştiniz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oraya düşmekten de sizi O kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böylece açıklıyor, ta ki doğru yola eresiniz.” 5
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا ضَرَبْتُمْ فِي سَبِيلِ اللهِ فَتَبَيَّنُوا وَلا تَقُولُوا لِمَنْ أَلْقَى إِلَيْكُمُ السَّلامَ لَسْتَ مُؤْمِنًا تَبْتَغُونَ عَرَضَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فَعِنْدَ اللهِ مَغَانِمُ كَثِيرَةٌ كَذَلِكَ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلُ فَمَنَّ اللهُ عَلَيْكُمْ فَتَبَيَّنُوا إِنَّ اللهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا.
“Ey imân edenler! Allah-u Teâlâ’nın yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyiniz. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının fani metaını arayarak sen mü’min değilsin demeyiniz.” 6
Tekfir ile İlgili Hadisler
Cerir (Radıyallahu anh) ‘dan şöyle rivayet edildi:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) , beni Yemen’e İslam’a davet için gönderdi. Kabul etmedikleri takdirde onlarla savaşmamı emretti ve:
“Eğer Lâ ilâhe illallah derlerse, onların malları ve kanları artık bana haram olur” dedi. 7
Cabir (Radıyallahu anh) ‘den, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim “la ilahe illallah Muhammedun Resulullah” derse, kanı bana haram olur, üç şey hariç: dinini terkeden, zina eden evli ve haksız yere birini öldüren.” 8
Cabir (Radıyallahu anh) ‘den Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ‘in yanına bir adam geldi ve:
— Benim münafık bir komşum vardır, şöyle şöyle yapıyor dedi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
— “La ilahe illallah diyor mu?” dedi. Adam: “Evet” dedi. Rasulullah: “İşte o kimseleri öldürmekten nehyedildim.” 9
“Bizim gibi namaz kılan, kıblemize yönelen ve kestiğimizi yiyen kimse, Allah (Celle Celalühü)’ın ve Resûlü’nün teminatını elde etmiş kabul edilir. O halde böylelerini öldürmek (suretiyle) Allah (Celle Celalühü)’ın verdiği teminat ve ahdi bozmayınız!” 10
إِذَا الْتَقَى الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفِهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ
“İki Müslüman kılıçlarıyla birbirlerinin üzerine yürürlerse, öldüren de, ölen de ateştedir!”
(Bu söz üzerine Resul-i Ekrem’e): “Ey Allah’ın Resûlü! Katili anladık, ama maktul niye ateşte?” diye sorulmuştu.
“Çünkü o da kardeşini öldürme hırsı taşıyordu!” buyurdu. 11
Kim Müslüman kardeşine “kâfir!” derse, muhakkak ki o kelime, ikisinden birine döner. Kendisine kâfir denilen adam, gerçekten kâfir ise, söz onadır. Eğer kâfir değilse, küfür söyleyenin üzerine döner. 12
“Müslüman’ı kötülemek ve sövmek fâsıklık, onunla savaşmak küfürdür.”13
كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرْضُهُ
“Her Müslüman’ın kanı, malı ve ırzı, diğer Müslüman’a haramdır.” 14