İslam, itaat ve teslimiyet demektir. İslam; Hz. Muhammed’in (as) Allah katından vahî ile aldığı ve insanlara tebliğ ettiği dîninin, kat-î sûrette bilinen amellerini kabûllenip îfa etmektir. Diğer bir değişle İslam, Allah’ın Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.av) aracılığıyla insanlara gönderdiği bir Dindir.
Yüce Allah kanununu (dinini) bizlere peygamberleri ile ulaştırır. İslam ise bu peygamberlerin sonuncusu olan Efendimiz Hz. Muhammed (a.s) ile bizlere yaşamamız için ulaştırdığı dîndir. Bu dîne tâbi olanlara da müslüman denir.
İslamın Esası ve Şartları (İslamın Şartları)
Allah rasûlü (as) İslâm için beş temel esas belirtmiştir. Bunlar;
1- Allah’ın rubûbiyyetine (tanrı’lığına) ve Hz. Muhammed’in (as) risâletine (peygamberliğine) şehâdet etmek
2- Namaz kılmak
3- Zekat vermek
4- Ramazân orucunu tutmak
5- Hac etmek
İslam’ın Şartları Detaylı
1- Kelime-i şehadet getirmek
[Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü] demek. Manası şudur:
(Ben şehadet ederim ki, [Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki] Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür.) [Resulullaha inanmak demek, Onun bildirdiklerinin tamamını kabul etmek, inanmak ve hepsini beğenmek demektir.]
2- Namaz kılmak
Akıl baliğ olmuş yani ergenliğe girmiş akıllı her müslümana günde beş vakit namaz kılmak çok önemli bir farzdır. Namaz dinin direğidir. Namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Kılmayanın imanla ölmesi çok zordur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Namaz kılan kıyamette kurtulur, kılmayan perişan olur.) [Taberani]
3- Zekât vermek
Nisap miktarı yani borçlarını düştükten sonra alacaklarıyla beraber elinde 96 gram değerde, para veya ticaret malı olanın kırkta birini zekât vermesi farzdır. Meyve ve tarla mahsulünün de onda birini fakire vermek farzdır. Bu onda bir zekâta da uşur denir.
(Zekât vermeyene Allahü teâlâ lanet eder.) [Nesai]
4- Oruç tutmak
Ramazan ayında, bir ay oruç tutmak farzdır. Tutmamak büyük günahtır.
5- Hac etmek
Mekke-i mükerreme şehrine gidip gelinceye kadar, geride bıraktığı çoluk-çocuğunu geçindirmeye yetişecek maldan fazla kalan para ile oraya gidip gelebilecek kimsenin, ömründe bir kere, Kâbe-i şerifi tavaf etmesi ve Arafat’ta durması farzdır.