Fıkıh, bilmek, anlamak, bir şeyin bütününe vakıf olmak. Istılahta ise fıkıh, bir kimsenin leh ve aleyhindeki hükümleri bilmesi demektir. Başka bir tarife göre fıkıh; kişinin ibadetlere, cezalara ve muamelelere ait şer’î hükümleri mufassal delilleriyle bilmesidir. Ayrıca, söz ve fiillerin amaçlarını kavrayacak şekilde keskin ve derin anlayış diye de tarif edilmiştir. Peki İslam Fıkhı ile amel etmek farz mıdır?
İslam fıkhının temel kaynakları; Kuranı Kerim, Sünnet, İcma ve Kıyas’tır. Kur’ân-ı Kerîm, sünnet, icmâ’ ve kıyâsın kaynak teşkil ettiği İslâm fıkhı ile amel etmek her mü’min için farzdır. Nitekim yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de;
” Rabbinizden size indirilen (Kur’ân-ı Kerîm) e uyunuz.” (A’râf-3) buyurarak yüce kitabındaki emir ve yasaklara uymamızı bizlere farz kılmıştır. Ayrıca;
“Allah ve rasûlü, bir iş hakkında bir hüküm verdikleri zaman, artık hiçbir mü’min erkek ve kadın için, o iş konusunda tercîh yapma hakları yoktur! Kim Allah’a ve rasülüne isyan ederse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzab 36)
Bu âyeti kerîmede yüce Allah (cc), önce kendisinin, sonra da rasûlünün (as) herhangi bir husûsta hüküm verebileceğini ve bu hükmün mü’minler için bağlayıcı bir nitelik taşıyacağını açıkça ifâde buyurmaktadır. Bu da, gerek Kur’ân-ı Kerîm’in ve gerek sünnetin İslâm fıkhına temel kaynak olduğunu apaçık olarak göstermektedir.
İslâm fıkhının diğer iki temel kaynağı olan icmâ’ ve kıyâsa uymanın farziyyeti ise bir çok âyet ve hadîsten anlaşılmaktadır.
Zira yüce Allah (cc) Nisâ’ sûresinin 59. âyetinde;
“Ey îmân edenler! Allah’a rasûle ve sizden otorite sahibi olanlara itâat ediniz.” buyurmaktadır.
Yüce Allah (cc) Ayet-i kerîmede önce kendisine, ardından rasûlüne (as) itâat etmemizi bizlere farz kılarken, akabinde de; “…ve sizden otorite sahibi olanlara itâat ediniz!” buyurmaktadır.
Ayetteki sıyâk ve sıbâk’ı gözönünde bulunduracak olursak; Âyetteki otorite, her ne kadar yönetimsel otoriteyi de kapsıyor ise de, esâs otoritenin; âyetin ifadesiyle, “Allah’tan ancak âlimler korkar!“ (Fâtır-28) diye nitelendirilen İslâm âlimleri ile fakîhlerinin İlmî otoritesini teşkil eder ve onların icmâ’ ile kıyâs fiillerini oluşturan otoriteleridir!