Mezhep; lügat manası olarak; gidilen yol, benisenen görüş demektir. Dini terim manası ise müctehid derecesine ulaşmış İslam alimlerinin arasındaki yorum farkından meydana gelen görüşleri demektir.
Mezhebler arasında esasta hiçbir ayrılık yoktur. Ayrılık, teferruatta, dinin özüne dokunmayan fer’i mes’elelerdedir.
Ayrıca hiçbir müctehid kendi adına bir mezheb kurmak iddiasıyla ortaya çıkmamıştır. Kur’an ve hadislerden çıkardıkları hükümlerin başkaları tarafından benimsenmesi neticesinde, kendiliğinden o müctehid adına bir mezheb teşekkül etmiştir.
Herkesin ictihâd yapabilme gücü ve kâbiliyyeti olmadığından, her mü’minin amel ve ibâdet husûslarında bir müctehidi taklîd etmesi vâcibtir. Taklîdsiz amel ise harâm ve aynı zamanda bâtıldır.
Taklîd; kişinin delilini bilmeksizin herhangi bir konuda bir mtictehidin görüşünü benimseyip ona uymasıdır.
Taklidin sadece kalbî niyyetle yapılması yeterlidir. Taklîd için sözlü niyet şart değildir. Taklîd yapan kişilere mukallid denir.
Kişi istediği müctehidin mezhebini taklîd edebildiği gibi, aynı şekilde gerek mezheb değiştirerek tüm husûslarda ve gerek mezheb değiştirmeksizin sadece bazı konu ve mes’elelerde, başka bir müctehidin mezhebini taklîd edebilir. Bunu yapması için, ayrıca zarûret ve ihtiyâç vükû bulması şart değildir.