Bid’at îcâd anlamına gelir. Ancak dînî husûslarda bu terim ve deyim, sonradan ihdas olunan yeni âdetler için kullanılmaktadır.
Ehli Bidat ise, Kur’an-ı Kerim ve sünnete uygun davranmayan ve bu yoldan sapan kişilere verilen isim ve niteliktir. Diğer bir değişle Ehli Bidat; Bid’at ehli, hevâ ehli, dalâlet ehli, şüpheler (şubûhât) ehli, tefrika ehli demektir. İlim ehline göre bunlar aynı şeyin değişik isimleridir. Bunlar Kitap ve Sünnet’e ve Ümmetin, ashabın yolunu ve metodunu izleyen selefinin anlayışına aykırı görüşler ortaya koyan kimselerdir. Ehli bid’at mezhepleri şunlardır;
Mü’tezile
Vâsıl bin Ata ile fikir yandaşlarının kurduğu bir mezhebtir. Ehl-i sünnetten ayrıldıkları için, kendilerine “ayrılanlar” anlamına gelen mü’tezile adı verilmiştir. Mü’tezile; büyük günah işleyenlerin ne mü’min ne de kâfir olduğunu, bunların îmân ile küfür arasında bulunduğunu iddiâ ederler.
Mü’tezile, kitab ve sünnetten ziyâde, akıl ve mantık yorumlarına daha çok öncelik tanımışlardır.
Nazzâm, Câhiz, Cübbâî ve Zamehşerî mü’tezile âlimlerinin ileri gelenleridir. Ancak Zamehşerî’nin, daha sonra bu mezhebten ayrıldığı rivâyet edilmektedir.
Günümüzde mü’tezile mezhebinin müntesibi kalmamıştır. Ancak onun savunduğu bazı görüşler hala Şîi mezhebinde mevcuttur.
Hâriciyye
Hâriciyye mezhebi, Hz. Ali’ye (ra) isyan ederek Ehl-i sünnetin dışına çıkan kişilerin oluşturduğu mezhebtir.
Hâricîler, büyük günah işleyenlerin kâfir olduğunu iddiâ ederler. Günümüzde bu mezhebin bir kolu olarak, sadece İbâdiyye müntesibleri kalmıştır.
Cebriyye
Cebrîler; insanın cüz’î ihtiyârı bulunmadığını, olup biten her şeyin yazılı kadere uygun cereyân ettiğini, dolayısıyla insanın seçme ve ihtiyâr imkanı bulunmadığını savunurlar.
Şia
Şia “taraftar” anlamına gelir. Hz. Ali’yi (ra) halifeliğe daha lâyık gören ve kendini taraftarı kabûl edenlere verilen isimdir. Şîiler İslâm dünyasında önemli bir kitledir.
Şîiler her ne kadar kendilerini Hz. Ali’nin (ra) taraftarı kabûl etseler de, başta onun ve Ehl-i sünnetin temel inancına aykırı düşen inanç ve fikirlere sahiptirler.
Şîiler kendi içinde; İsmailiyye, İmamiyye ve Zeydiyye diye gruplara aynlmıştır.
a) İsmâiliyye kolu, halifeliğin Ca’fer-i Sâdık’ın oğlu İsmail’in hakkı olduğunu iddiâ ederek ayrı bir kol oluştururken, yunan felsefesi etkisinde kalarak bir çok konuda sapık bâtınî yorumlara gitmişlerdir.
b) İmamiyye, imamet ve halifeliğin sadece Ehl-i beytin hakkı olduğuna inanan ve on iki imam düşüncesini savunan Şia’nın en büyük koludur. Gerek itikâd ve gerek fıkhî konularda, Ca’fer-i Sâdık’ın (ra) görüşlerini esâs aldıklarını iddia ederler. Ancak bir çok husûsta Mü’tezile mezhebinin görüşlerini benimserler. Kendilerine Ca’ferîyye de denmektedir.
İmâmiyye, sadece Ehl-i beyt olan râvîlerin hadîslerini kabûl eder ve ilk üç büyük halîfenin hilâfetini kabûl etmezler.
c) Zeydiyye kolu, ilk üç halîfenin hilâfetini kabûl eder, ancak hilâfetin sadece Hz. Ali’nin (ra) soyundan gelenlerin hakkı olduğunu iddiâ ederler. Zeydîler i’tikâd husûsunda Mü’tezile inancı taşımakta, fıkhî konularda ise Hanefî mezhebine yakın görüşleri bulunmaktadır.