Berâ radıyallahu anh şöyle anlatıyor:
Uhud gününde müşriklerle karşı karşıya geldik. Resûlullah aleyhisselâm bir okçu bölüğünü muayyen geçitte bıraktı. Başlarına da Abdullah bin Cübeyr radıyallahu anh’ı kumandan tayin etti ve:
— Mevkiinizden ayrılmayın. Bizim onlara galib geldiğimizi görseniz de ayrılmayın; onların bize galebe ettiklerini gördüğünüz takdirde de bize yardım etmek için çıkmayınız; her hâl-ü kârda bulunduğunuz mevkide kalın! diye emir verdi.
Harp başlayınca, bizim taarruzumuz karşısında müşrikler bozulup kaçmaya başladı. Hattâ müşrik kadınlarını dağda kaçarken gördüm, bacaklarından elbiselerini kaldırmışlar, ayaklarındaki bilezikleri bile görünüyordu.
Bunun üzerine müslüman askerleri:
— Ganimet, ganimet! diye koşuşmaya başladılar. Bu durumu gören okçuların kumandanı Abdullah bin Cübeyr radıyallahu anh:
— Peygamber aleyhisselâm bana mevkiinizi terk etmemenizi tenbih etti, dedi. Fakat okçular da bunu dinlemediler ve ganimet toplamak için yerlerini terk ettiler. Böyle olunca da düşman bundan istifadeyle geri müslümanlara saldırıp galib geldiler. Bu saldırı neticesinde müslümanlar yetmiş şehîd verdiler.
Daha sonra müşriklerin ileri gelenlerinden Ebû Süfyan kalkıp bağırdı:
— Muhammed aranızda mı? Peygamber aleyhisselâm:
— Cevap vermeyin, dedi.
Ebû Süfyan Hazreti Ebû Bekir’i kasdederek:
— Ebû Kuhâfe içinizde mi? diye sordu. Peygamber aleyhisselâm:
— Cevap vermeyin, dedi.
Ebû Süfyan Hazreti Ömer’i kasdederek:
— Hattab’ın oğlu aranızda mı? diye sordu.
Bunun için de bir cevap alamayınca, bunların hepsi muhakkak öldürülmüş, eğer sağ olsalardı cevap verirlerdi, dedi. Bu defa Hazreti Ömer, kendini zaptedemeyerek:
— Yalan söylüyorsun, ey Allah’ın düşmanı, Allah sana perişanlık verecekleri sana karşı yaşatacaktır! dedi. Ebû Süfyan:
— Yüksel Hübel! diye bağırdı. Peygamber aleyhisselâm sahabîlere:
— Cevap verin, buyurdu. Onlar:
— Ne diyelim? diye sordular. Peygamber • aleyhisselâm:
— Allah daha yücedir, o en yücedir, deyin! buyurdu. Ebû Süfyan:
— Bizim Uzza’mız var, sizin yok! dedi. Peygamber aleyhisselâm sahabîlere:
— Cevap verin! dedi. Sahabîler:
— Ne diyelim? diye sordular. Peygamber aleyhisselâm:
— Allah bizim mevlâmızdır, sizin ise mevlânız yok! deyin, buyurdu. Ebû Süfyan:
— Bu gün, Bedir’e karşılık olan bir gündür. Harb nöbetlerden ibarettir, yani bazen sizin, bazen bizim lehimize sonuçlanır. Çirkin bir şekilde öldürülenlere rastlayacaksınız, bunları ben emretmiş değilim. Bu itibarla beni kötülemeyin! dedi. (Buharî)