Peygamber Efendimiz (asm), cemaatle namaz kılmayı teşvik ederek, cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan yirmi yedi veya yirmi beş derece daha faziletli olduğunu bildirmiştir. (Buharî, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 42)
Allah Resulü (asm), hayatı boyunca cemaate namaz kıldırmış, hastalandığında ise cemaate katılarak Hz. Ebu Bekir (ra)’in arkasında namaz kılmıştır. Bu itibarla cemaatle namaz kılma, İslâm’ın bir şiarı ve sembolüdür.
Kadının cemaatle namaz kılmasının hükmü ise, Hanefî mezhebine göre erkeklerin cemaatle namaz kılmaları sünnet-i müekkede iken kadınlar için değildir. Fitne ve fesadın yaygın olduğu dönemlerde kadınların -yaşlı olsa veya geceleyin gitse bile- cemaatle namaz kılmak maksadıyla vakit, Cuma ve bayram namazları için veya vaaz dinlemek maksadıyla da olsa camiye gitmeleri mutlak surette mekruhtur. Hanefî mezhebinde kabul edilen ve kendisiyle fetva verilen görüş budur. Ancak fitnenin olmadığı mekân ve zamanlarda kadınların camiye gitmelerinde bir mahzur yoktur.
Günümüzde ise durum biraz daha farklıdır zira fukaha fitne korkusu olduğu için kadınların camiye gitmelerini mekruh görmüştür. Günümüzde ise kadın zaten dışarıdadır. Sokaklar, çarşı ve pazarlar kadınların gezdiği mekânlardır. Durum böyle olunca evinde oturan kadına, “Çık camiye git!” denilmesi uygun olmasa da bir şekilde dışarıda olan kadının camiye uğrayarak ibadet ü taatle arınmaları, vaaz u nasihatle maneviyatlarını arttırmaları güzel bir davranıştır. Ancak camiye giden kadın, giriş çıkışlarda ve cami içinde erkeklerle ihtilattan kaçınmalıdır.