VAHDET
Birlik. Tasavvufta her şeyi bir olarak ve bir içinde, nesneleri Allah ile görmek. Mutasavvıfın gerçekliği tam olarak kavradıktan sonra ulaşabileceği bir haldir.
Tasavvuf anlayışına göre vahdete ulaşılabilmesi için dört engelin ortadan kaldırılması gerekir. Bu eylem, dört kirlilik halinden arınmayı dile getirir. İlk engel, bedenin ve giysilerin kirli oluşudur. Beden ve giysilerin kirden arındırılması vahdete doğru atılan ilk adımdır. İkinci engel, gönülde yerleşen günah ve vesveselerin oluşturduğu kirliliktir. Gönül, günah ve vesvese kirinden arındırılarak Allah için hazırlanmalıdır. Üçüncü engel, kötü huyların oluşturduğu ahlakî kirliliktir. Kötü huylar insanı hayvanlar düzeyine indirir. Ahlakı kötü huylardan kurtararak hayvanlık düzeyinden çıkılmalıdır. Dördüncü engel, Allah dışındaki varlıkların oluşturduğu sırdaki kirliliktir. Sırrı Allah dışındaki varlıklardan arındırarak orada yalnız Allah’a yer vermelidir. Bu dört arınmadan sonra mutasavvıf, vahdet sırlarına ulaşabilir. Ne var ki, vahdetin de çeşitli dereceleri vardır. Bunlar vahdet-i kusud, vahdet-i şuhud ve vahdet-i vücud adını alır.
Vahdet, tasavvuf düşüncesinde, varoluşun sudur (türüm) yoluyla Allah’tan çıkış mertebelerinden birinin de adıdır. Tenezzülat ya da tecelliyat denilen sudurun çok sayıda mertebesinden söz edilir. En yaygın kabule göre tecelliyatın yedi mertebesi vardır. Bu yedi mertebeyi la-taayyün, taayyün-i evvel, taayyün-i sani, mertebe-i ervah, mertebe-i misal, mertebe-i şehadet ve mertebe-i insan oluşturur. Taayyün-i evvel mertebesi vahdet mertebesidir. Vahdet mertebesinde Allah, sıfat ve isimlerini toplu biçimde bilir. Sıfat ve isimler henüz ayrışmamıştır ve zatta içkindir. Tüm varlıkların kökleri de bu mertebede ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle vahdet mertebesine Hakikat-ı Muhammediye, maden-i kesret, menşe-i siva ve ulûhiyyet gibi adlar da verilir.
Ahmet ÖZALP