TEVVÂB
“Tövbe” masdarından mübalâğa siğası olup, doksanokuz olan Esmâ-i Hüsnâ’dan biri. Tövbe; kulun, günahtan sonra Allah’a itaat etmeye dönüş yapmasıdır. Tevvâb ise, Allah Teâlâ’nın Esmâ-i Hüsnâ’sından biri olup; manası, kulun Allah’a itaat etmeye dönüş yaptığı ve günahlarından dolayı pişmanlık duyduğu zaman Allah’ın o, kuluna ihsan ve rahmetini ulaştırması; kulun önceden yaptığı hayırlı amelleri boşa çıkarmaması ve itaatkâr kullarına va’dettiği ihsandan bu kulunu da mahrum etmemesidir. Kulun tövbesi tekerrür ettikçe Tevvâb olan Allah Teâlâ’dan da kabûlü tekerrür eder.
Allah’ın Tevvâb ismi, Kur’an-ı Kerîm’de el-Bakara suresinde 4; et-Tevbe suresinde de 2 defa olmak üzere 6 yerde geçer. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Âdem Rabbından bir takım kelimeler telâkki etti, yalvardı; o da tövbesini kabul buyurup ona yine baktı. Filhakika O’dur ancak öyle Tevvâb öyle Rahim” (el-Bakara, 37).
Tövbe, kula, nisbet edildiği zaman arazı olan günah halini bırakıp aslî olan salâh halinde dönmek demek olur. Allah Teâlâ’ya nisbet edildiği zaman da tâli olan gazab nazarından aslî olan rahmet nazarına dönmek manasını ifade eder. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul, 1979, 1, 326).
Bir Hadis-i Şerif’te Resulullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Allah sizden birinizin tövbesine, birinizin kayıp hayvanını bulduğu vakit sevinmesinden daha çok sevinir” (Müslim, Kitabu’t-Tevbe, Bab, I-II, 87).
Rahmeti sonsuz olan Allah Teâlâ, Tevvâb’dır ve Tevvâb olanları sever ve şöyle buyurur: Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever” (el-Bakara, 2/222). Yani Allah, vaki olacak kusurlardan dolayı çok çok tövbe edenleri sever (Ahmed Abdülcevâd, Esmâ-i Hüsnâ, 211-213).
Abdulbaki TURAN