TECESSÜS
Herhangi bir şeyin iç yüzünü, gizli tarafını, kusurunu araştırma, araştırma merakı, merak.
Arapça bir kelime olan tecessüs, “cesse” fiilinin “tefa’ale” babının masdarıdır. Casus kelimesi de – aynı kökten türetilmiştir.
Tecessüs, daha çok kötülükleri, kusurları araştırmada kullanılan bir tabirdir. Tahassus kelimesi ise daha çok hayırda kullanılır. Nitekim Allah Teâla Yakup (a.s)’ın oğullarına şöyle dediğini haber vermektedir: Ey oğullarım! Gidin Yusuf’u ve kardeşini iyice arayın (araştırın). Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin…” (Yusuf, 12/87). Ancak, her iki kelime kötülük ve kusurları araştırma hakkında da kullanılabilirler. Evzâî, tecessüsün her hangi bir şeyi araştırmak anlamına, tahassüsün de, bir topluluğun konuşmalarını onlar istemediği halde dinlemek veya kapıları dinlemek anlamına geldiğini söylemektedir. (İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, İstanbul 1985. VII, 358).
Tecessüs kelimesi Kur’an-ı Kerim’de sadece bir ayette geçmektedir:
“Ey iman edenler! Zandan çok kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah ‘tan korkun . Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir” (el-Hucurât, 49/12).
Yüce Allah bu ayette, imân sahibi olan kişilere seslenmekte ve onlardan, zararlı olan üç şeyden uzak durmalarını istemektedir. Bu üç şey; kötü zan, tecessüs (birbirlerinin kusurunu araştırma) ve gıybet (dedikodu) dir.
Görüldüğü gibi tecessüs, Kur’an’da menedilen, yasaklanan şeylerden biridir. Aynı zamanda burada bir nevi, müminin vasıfları belirtilmekte, mümin tanıtılmaktadır. Buna göre müminler, kötü zan, tecessüs ve gıybetten uzak dururlar. Bu gibi güzel özellikleriyle diğer insanlardan farklı olurlar .
Resulullah (s.a.s) de, tecessüsü men etmiş, inanan insanlara bundan uzak durmayı tavsiye etmiştir. Böylece tecessüsün zararlı ve kötü bir şey olduğunu haber vermiştir. Bu konuda rivâyet edilen bazı hadisler şöyledir:
Zandan kaçının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüste bulunmayın, birbirinizin içyüzünü araştırmayın, birbirinizin sözlerine kulak kabartmayın, birbirinizle yarışmayın, birbirinizi çekememezlik etmeyin, birbirinize karşı buğzetmeyin, birbirinize sırtınızı dönmeyin ve ey Allah’ın kulları kardeşler olun” (İbn Kesir, Tefsir VII, 357).
İnsanların ayıplarının peşine düşersen, şüphesiz onları fesada uğratırsınız” (İbn Kesir, Tefsir, VII, 358).
“Ey dili ile inanıp, iman kalbine işlemeyenler topluluğu, müslümanları gıybet etmeyiniz. Onların ayıplarını araştırmayınız. Kim onların ayıplarını araştırırsa Allah da onların ayıplarını araştırır. Allah kimin ayıbını araştırırsa onun evinin içinde dahi ayıbını açar perişan eder” (Ebu Davûd, Edeb, 40; Ayrıca bk. Tirmizî, Birr, 84).
“Kim hürmeti düşecek, şerefinden noksanlık olacak bir yerde müslümana yardımcı olmaz, onu yalnız bırakırsa Allah da yardımını istediği yerde onu yalnız bırakır. Kim şerefinden kaybedeceği, saygısının azalacağı bir yerde müslümana yardımcı olursa, yardımını istediği yerde Allah ona yardımcı olur” (Ebu Davûd, Edeb, 41).
Bir adam İbn Mes’ud’a gelerek falancanın sakalından rakı damlıyor” dedi. ibn Mesûd ise ona şu şekilde cevap verdi: “Biz tecessüs etmekten nehyolunduk. Ancak açığa vurduğu zaman, onu yakalayabiliriz.” Mücâhit de, Birbirinizin kusurunu araştırmayın” ayetinden maksat “açığa çıkanı alın, gizli kalanı bırakın, demektir” diye bu hususta açıklamada bulunmuştur (Seyyid Kutub, Fi Zilâli’l-Kur’an, Beyrut 1971).
Bu hadislerden de anlaşıldığı gibi insanın hiç bir şekilde çiğnenemeyecek ve dokunulamayacak olan şerefi, haysiyeti, hak ve hürriyetleri vardır. Bunlardan biri de, gizli hususların araştırılmamasıdır. İslâm dini, bu şekilde fevkalâde mükemmel bir tarzda fertlerin haklarına riâyet etmeyi emretmiştir. İslâm’da insana, insan olma onuruna yakışır bir şekilde davranma emredilirken, onun hiç bir şekilde taciz edilmesine izin verilmemiştir.
Nureddin TURGAY