RÜKÛ’
Eğilme, namazda kıraetten sonra eğilerek baş ile arkayı düz bir vaziyete getirme anlamında bir fıkıh terimi. Rüku’, namazın rükünlerinden biridir ve farzdır. Rüku’da eller dizlere kadar varır. Ayakta namaz kılan bir kimsenin yalnız başını eğmesi yetmez. Arkasını da eğerek başı ile arkası düz bir şekilde olması gerekir. Namazda rükû’u tam yapmayan kimse kıyama daha yakınsa rükû’ yapmış sayılmaz. Rükû’ durumuna daha yakınsa rükuu sahih olur. Rükû’da dizler dik tutulur, eller diz kapaklar üzerine konur ve el parmakları diz kapaklarını kavrar. Oturarak namaz kılan bir kimse alnı dizlerinin hizasında olacak şekilde sırtını eğmelidir. Rükû’a varmış gibi kambur olan bir kimsenin rükû’ için başını biraz eğmesi gerekir. Kamburluğu rüku sayılmaz. Cemaatle namaz kılarken imama rükuda yetişen kimse ayakta tekbir alır sonra rüküya gider. Rükû’a yakın bir şekilde tekbir alırsa namazı fasit olur. Bu durumda iftitah tekbiri ve rükû’ tekbiri için yalnız bir tekbir yeterlidir.
İmama rükû’da yetişen bir kimse o rekâta yetişmiş sayılır. İmamdan önce rükû’a varan ve daha imam rükû’a gitmeden önce rükû’dan başını kaldıran bir kimse bu rükû’u imamla birlikte tekrar etmese namazı fasit olur. Rükû’da en az üç defa “sübhane rabbiyel-azîm”, Rüku’dan doğrulurken, “Semi’allahü limen hamideh”, ayakta iken de “Rabbenalekel hamd” demek sünnettir (Büyük İslam İlmihali, 106, 125-126).
Ahmed ARPA