MÜDREC HADÎS
Zayıf hadis çeşitlerinden biri. Müdrec kelimesi, bir şeyi bir şeye eklemek veya içine sokup yerleştirmek manasına gelen idrac’dan ism-i mef’uldiir. Hadis ıstılahındaki manâsına göre ise, râvisi tarafından isnadına veya metnine hadisin aslında olmayan bazı sözler sokuşturulmuş olan hadis demektir. Ravi hadisi bu şekilde rivâyet edince, dinleyenler de bu ilâveyi hadisten zannedip, öylece rivayet ederler (el-Emîr, es-San’anî, Tavzîhu’l-Efkâr, Nşr, Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd, Kâhire 1366, II, s. 50 (dipnot) Suyütî, Tedrîbu’r-Râvî, Nşr. Abdülvahhab Abdüllatif, Medine, 1972 s. 268).
Sahih, hasen ve müsnedlerin râvileri, çoğu zaman hadislerin -gerek metninde gerek senedinde- bulunan önemsiz de olsa ziyadeleri ve bu ziyadeleri yapanları gösterirler. Böyle yapmalarının sebebi de, müdrec sözü ve o sözü söyleyeni göstermedikleri takdirde, bunların müdrec olduğunu düşünmeyerek kendilerinden olduğu gibi rivayet edecek insanların bulunabileceğinden ve bu suretle -istemeyerek- Rasul-i Ekrem (s.a.s)’e veya onun hadislerini eda edecek kimseye karşı yalan söylenmesine müsaade etmiş olacaklarından korkmalarıdır. Kasden müdrec yapmanın bir nevi kizb ve tedlîs olduğundan ve bunu da ancak îmanı zayıf ve akîdesi bozuk kimselerin yapacağından şüphe yoktur (Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Trc. M. Yaşar Kandemir, Ankara 1981, s. 207).
Hadiste idrac bazan hadisin metninde bazan da hadisin isnadında görülür. Metindeki idrac çoğu zaman hadisin sonunda olur. Hadise kendi sözlerini katan bazı raviler bunu, hadisi izah ve tefsir etmek için yaparlar. İdrac, bazan da hadisin başında veya sonunda olur. Hadisin baş tarafında olan idrac, ortasında olan idrâcdan daha çoktur (el-Emîr Es-San’anî, a.g.e., Il, s. 53).
Hadiste idrâc şeklinin, hadisin başında oluşuna Ebu Hureyre’nin rivâyet ettiği şu hadis bir misaldir: Rasulullah (s.a.s) buyurmuştur ki: “Abdesti eksiksiz, tam alınız. Cehennemde yanacak ökçelere yazık. ” Bu hadisin baş tarafındaki “Abdesti eksiksiz alınız” sözü Rasulullah (s.a.s)’a ait değildir. Rasulullah (s.a.s) sadece “Cehennemde yanacak ökçelere yazık” buyurmuştur. Bu sözü hadisin baş tarafına ravi Ebu Hureyre getirmiştir. Ebu Katan ve Şebâbe de hadisi Şu’be’den rivâyet ederken, bu ilâveyi Ebu Hureyre’nin değil de Rasulullah (s.a.s)’in sözü zannetmişlerdir. Buharî’deki bir hadisde “Ebu Hureyre dedi ki: “Abdesti eksiksiz alınız” zira Rasul-i Ekrem (s.a.s) “Cehennemde yanacak ökçelere yazık” buyurdu”, diye geçmektedir. Bu hadis de, “Abdesti eksiksiz alınız” sözünün Ebu Hureyre’ye ait olduğunu, Rasulullah (s.a.s)’e ait olmadığını gösterir (Ahmed Muhammed Şakir, el-Bâisü’l-Hadis Şerhu İhtisâru Ulûmi’l-Hadîs, Beyrut 1951, s. 74).
Hadisin isnâdında meydana gelen idrâc, netice itibariyle hadisin metninde de görülür (Ahmed Muhammed Şâkir, a.g.e., s. 76).
Hadisin isnâdında vaki olan idracın da başlıca üç kısmı bulunmaktadır:
1. Ravi hadisi bir çok kimselerden duymuş olur. Bir başka ravi de aynı hadisi bu kimselerden rivayet eder ve onların isnadlarındaki farkı belirtmez.
2. Ravinin elinde iki muhtelif isnadla gelmiş iki ayrı hadis bulunur. Her iki hadisi bu isnadlardan birisiyle rivayet eder, yahut da bir hadisi kendi isnadıyla rivayet ederken metnine diğer hadisin metninden bazı ibareler sokarsa, hadisi müdrecü’l-isnâd olur.
3. Hadis hocasının bir hadisi isnadıyla tahdis etmesi, sonra da bir şeyin arız olmasıyla kendisine ait bir kelime söylemesi; bunu duyanlardan bazıları bu sözü o hadisin metnine ait zannederek bu şekilde rivâyet etmesidir (Ahmed Muhammed Şâkir, a.g.e., s. 76-77).
Bir hadisin metninde idracın vaki olup olmadığı çeşitli şekillerde bilinir:
l. Hadisin bir başka sahih isnadla gelen rivayetinde müdrec olan kısım, kendisine idrac edilen hadis metninden ayırdedilmiş olur.
2. Râvinin veya buna vakıf olan hadis imamlarının açık beyanları ile müdrec olan kısım bilinmiş olur.
3. Bir hadisin müdrec olduğu bazan da o sözün Rasul-i Ekrem (s.a.s) tarafından söylenmiş olmasının aklen imkansız bulunmasıyla anlaşılır (Ahmed Muhammed Şâkir, a.g.e., s. 74).
İdrac hakkındaki hükme gelince: Bazı kelimelerin tefsiri söz konusu olunca bunda bir dereceye kadar müsamaha gösterilmiş, fakat râvinin böyle bir durumda idrâcını belirtmesi istenmiştir. Herhangi bir hata neticesi raviden gelen idrac da hoş karşılanmış, fakat bu çeşit hataların çoğalması halinde onun zapt ve itkan bakımından cerhe maruz kalacağına işaret olunmuştur. Ravinin kasden idrac yapması ise hadisçiler arasında haram. kılınmıştır. Es-San’anî’nin de belirttiği gibi, idraca kasıtlı olarak tevessül eden kimsenin adaleti sâkıt olmuş, kelimelerin yerlerini değiştiren kimse ise yalancılar zümresinden sayılmıştır (Ahmed Muhammed Şâkir, a.g.e., s. 77).
Sabahaddin YILDIRIM