MÜBAH
Allah Teâla ve Rasûlünün mükellefi yapıp yapmamakta serbest bıraktığı fiiller. “Helâl”,. “câiz” ve “mutlak” sözcükleri mübahla eş anlamlı olarak kullanılır. Bunlar işlendiği zaman da terk edildiği zaman da övülmeyi ya da kınanmayı gerektirmeyen işlerdir.
Eşyada asıl olan mübahlıktır. Hakkında bir hüküm gelmemiş olan şeyler helaldir. Kur’an’da şöyle buyurulur: “O Allah ki, yerde olanların hepsini sizin için yarattı” (el-Bakara, 2/29); “Allah’ın göklerde ve yerde olanları sizin emrinize verdiğini ve size açık ve gizli nimetlerini bolca ihsan ettiğini görmez misin?” (Lokmân, 31/20).
Bu âyetlerden yerde ve gökte olanların, insanların yararlanması için yaratıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Yenilmesi, içilmesi veya kullanılması âyet veya hadislerle yasaklanmamış alan şeyler helâl ve câizdir. Bunlar, insan için yararlı olan şeylerdir. Haramlar ise zararlı olanlardır.
Bir şeyin mübah ve helâl oluşu şu yollardan birisiyle sâbit olur:
1) Temiz şeyleri yiyip içmek gibi helâl olduğuna dair nass (âyet-hadis) bulunması. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Bugün, size temiz olan şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yemeği size helâl, sizin yemeğiniz de onlara helâldir” (el-Mâide, 5/5).
Bir şeyin mübah oluşu, vakit ve çeşidini tayinle ilgilidir. Meselâ yemek zamanını ve çeşidini seçmek mübahtır. İnsan dilediği zaman, kendisine helâl olan bir kadınla evlenebilir. Kişi nezih bir şekilde eğlenebilir. Ancak bütün vaktini eğlence ile geçirmesi câiz olmaz.
2) Günah olmadığının bildirilmesi. Bir fiille ilgili olarak nass’larda günah, sıkıntı veya sakıncanın bulunmadığının bildirilmesi, o fiilin helâl olduğunu gösterir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulur: “Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı; fakat kim darda kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bunlardan yemesinde günah ,yoktur” (el-Bakara, 2/173). “Böyle (iddet beklemekte olan) kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde bildirmenizde veya bu isteği içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur” (el-Bakara, 2/235); “Âmâya vebal yok, topala vebal yok, hastaya vebal yok (bunlar yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar), size de kendi evlerinizden… yemenizde güçlük (sakınca) yoktur” (en-Nûr, 24/62): ‘
3) Emir sıygasının vücub değil, mübahlık bildirmesi. Şu âyet buna örnek verilebilir: “Allah’ın rızkından yiyin, için” (el-Bakara, 2/60).
4) Bir fiille ilgili hiç bir hükmün bulunmaması. İstishâb deliline göre, “eşyada kural mübahlıktır”.
Mübahın hükmü: Yapılmasında da yapılmamasında da sevap veya günah yoktur. Yapılıp yapılmaması eşittir (bk. eş-Şâtibî, el-Muvâfakât, Dımaşk (t.y), I,141,142; eş-Şevkânî, İrşâdü’l-Fühûl, Kahire 1347 H. s. 6; Ebû Zehra, Usûlü’l-Fıkh, s. 57 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, I, 53; Zekiyuddin Şa’ban, Usûlül-Fıkh, Terc. İbrahim, Kafi Dönmez, Ankara 1990, s. 220 vd.).
Hamdi DÖNDÜREN