MURÂKABE
Korku; denetleme, gözetleme, kontrol etme, kendi iç alemine bakma, dalıp kendinden geçme, devamlı gayeyi düşünme; kalp ile daima Allah’a bakma; kalbi kötülüklerden korumak için nefsi kontrol altında bulundurma; kişinin daima Rabbinin her halini bildiğini bilmesi; diz çöküp gözleri kapayıp herşeyi zihinden çıkararak hakkın ilhamına vesile olma, anlamında bir tasavvuf terimi.
Gerçek murakabe, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etme alışkanlığı kazanmaktır. Çünkü Rabbimiz; “Allah herşeyi gözetmektedir” buyurmuştur (el-Ahzâb 33/33).
Cibril hadisinde de murakabeye işaret vardır. Cibril Hz. Peygamber (s.a.s)’e; “Bana ihsanı anlat” dedi. Rasulullah (s.a.s) de; “İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen de O, seni görüyor” buyurdu.
Cibril:
“Doğru söyledin” dedi (Buharî İmân, 38; Müslim, İman I). Tasavvuf’a göre, avâmın murakabesi, Allah korkusu; havassın ki ise ümittir. Murakabe her iyiliğin temelini oluşturur ve hayatın her safhası ile ilgilidir. İnsan bu sayede geçmişin bir değerlendirmesini yaparak içinde bulunduğu durumu düzeltir, daima doğru yolda bulunur, Rabbi ile olan ilişkilerinde kalbini iyice kontrol eder, hiç bir zaman Allah’ı aklından çıkarmaz; Allah’ın kendisini gözetlediğini, kendisine çok yakın olduğunu, yaptıklarını gördüğünü, söylediklerini işittiğini bilir. Böylece kendisi ve toplumu için faydalı, dünya ve ahirette mutlu bir kişi olur.
Ahmed ARPA