Hz. Peygamber’in Şiddet Ve Güç Kullanımına Karşı Oluşu
Muâz b. Cebel (ra) sahabe-i kiramın ileri gelenlerindendi. Bir mahallede imam-hk yapıyordu. Ancak sabah namazlarında çok uzun sûreler okuyordu. Adamm biri Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek; “Muâz, namazda o kadar uzun sûreler okuyor ki arkasında namaz kılmaya dayanamıyorum” diye yakındı. Ebu Mes’ûd el-Ensârî (ra): “Ben Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesel-lem’i, o sırada öfkelendiği kadar öfkeli görmemiştim” der. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem insanlara hitaben: “Bazı insanlar öyle şeyler yapıyorlar ki, insanları bıktırıyorlar, nefret ettiriyorlar. Sizden kim namaz kıldırırsa, kısa sûrelerle kıldırsın, çünkü namazda yaşlı, zayıf, acele işi olan ve her türden insan olabilir” buyurdu.
Kısas cezasını uygulamada son derece titiz davranır, olabildiğince bağışlamaya çalışırdı. Mâiz Eslemî isimli bir kişi zina etmişti. Ama hemen mescide giderek: “Ey Allah Resulü! Ben kötü bir iş yaptım” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yüzünü çevirdi. Mâiz, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yüzünü çevirdiği tarafa gelip karşısına geçti ve yine aynı şeyi söyledi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu sefer yüzünü öbür tarafa çevirdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tekrar tekrar yüzünü çevirdiyse de tekrar tekrar gelip Hz. Peygamber sallalîahu aleyhi vesellem’in yüzünü çevirdiği tarafa geçip yaptığı zina suçunu ikrar etmeye devam eti. Sonunda Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem; “Deli değilsin değil mi?” diye sordu. O: “Hayır” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Evli misin?” diye sordu. O da: “Evet” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Herhalde sadece temas etmiş-sindir” buyurdu. Mâiz Eslemî: “Hayır, aksine ilişkide bulundum” dedi. Sonunda Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem mecbur kalarak onun recmedilmesine karar verdi.
Adamın biri Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek, “Ben günah işledim, Allah’ın emri olan cezamı verin” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem susarak hiç cevap vermedi. Namaz vakti geldi ve namaza duruldu. Namazdan sonra aynı adam tekrar gelip cezasının verilmesini istedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Namaz kıldın mı?” diye sordu. O: “Evet kıldım” deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, “Allah günahını affetti” buyurdu.
Birgün Ğâmid kabilesinden bir kadın geldi ve: “Ben kötü bir iş yaptım —zina ettim-” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, “Dön git” buyurdu. Ertesi gün kadın tekrar geldi ve: “Beni, Mâiz gibi bırakmak mı istiyorsunuz, Allah’a andolsun ki o beni hamile bıraktı” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yine: “Dön git” buyurdu. Kadın gitti üçüncü gün tekrar geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Çocuk doğuncaya kadar bekle” buyurdu. Çocuk doğduktan sonra kadm kucağında çocukla birlikte çıkıp geldi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem; “Süt emdiği sürece bekle, sütten kesildiği zaman gel” buyurdu. Emzirme süresi tamamlanınca kadın tekrar geldi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem mecbur kalarak recmedilmesini emretti. İnsanlar ona taş yağdırmaya başladı. Birinin attığı taş kadının yüzüne isabet edince kar damlası sıçrayıp adamın yüzüne geldi. Bunun üzerine o kişi kadına küfretti. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Dilini tut, Allah’a andolsun o öyle bir tevbe etti ki, cebren ve zulümle vergi toplayan bile ancak böyle tevbe ederse bağışlanır” buyurdu.
Bir gün adamın biri Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek: “Bizler yahûdîlerle hırisriyanların arazilerinde yaşıyoruz, onların kaplarından yemek yemeye devam edelim mi?” diye sordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Başka bir kap bulabilirseniz, onlarm kaplarından yemeyin, yoksa onları yıkayarak yiyebilirsiniz” buyurdu.
Bir keresinde adamın biri Ramazan ayına kadar olmak üzere eşinden ayrı kalmak için zıhâr yapmıştı. Fakat bu süre dolmadan onunla ilişkide bulundu. Sonra bu olayı insanlara anlattı ve “Beni Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna götürün” dedi. Hiç kimse bu teklifi kabul etmeyince bizzat kendisi Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in huzuruna gelerek durumu anlattı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem önce hayret etti, sonra bir köle azâd etmesine hükmetti. O kişi, yoksul olduğu için buna gücünün yetmeyeceğini söyleyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, hiç ara vermeden iki ay boyunca oruç tutmasını söyledi. O kişi: “Zaten bunların hepsi Ramazan yüzünden başıma geldi” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, altmış fakire sadaka vermesini söyledi. Bu sefer adam: “Kendim açlık ve yokluk çekiyorum, nereden bulup nereden vereyim?” deyince Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem “Zekât tahsildarına git! O sana bir miktar hurma versin, onun bir miktarını altmış fakire dağıt, geri kalanını da kendi çoluk-çocuğuna ver” buyurdu. Adam Allah Re-sûlü’nün yanından dönüp de önceki konuştuğu adamların yanına varınca onlara; “Sizler zorlaştırıcı ve beceriksizsiniz. Ama Allah Resûlü’nün huzurunda iyi bir anlayış ve kolay bir çıkış yolu gördüm” dedi.
Bir gün başka bir şahabı, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e geldi ve: “Ey Allah Resulü, ben mahvoldum. oruçluyken eşimle birleştim” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona; “Bir köle âzâd edebilir misin?” deyince, “Hayır, edemem” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “îki ay boyunca peşpeşe oruç tutabilir misin?” buyurdu. Adam buna da “Hayır” dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Altmış yoksula yemek verebilir misin?” buyurdu. O kişi buna da “Hayır, buna da gücüm yetmez,” deyince, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem düşünceye daldı. Çok geçmeden bir kişi geldi, bir sepet hurma hediye getirdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Az önceki adam nereye gitti” diye sorunca adam: “Ey Allah Resulü, buradayım” dedi. Hz, Peygamber sallallahu aleyhi vesellem; “Şu hurmaları al götür de fakirlere sadaka olarak dağıt” deyince o kişi: “Ey Allah Resulü, Medine’de benden daha fakir kim olabilir?” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kendini tutu-mayıp tebessüm etti ve: “Git evinde kendi çocuklarına yedir” buyurdu.