Yollara düşmek deyiminin anlamı
* Gerekli plan ve hazırlığı yapmadan seyahate başlamak.
* Bir zorunluluk sonucu bir yerden bir yere gitmek.
* Bir zorunluluk sebebiyle yola çıkmak, yolculuğa başlamak.
Örnek: Haberi alınca yağmur kar demeden yola düştü.
Örnek 2: Yâre gidecek günümdür / Düşem yollara yollara. (Erzurumlu Emrah)
Örnek 3: Çabuk olun, onlar yola düşmüşlerdir bile.
Yüreğine ateş düşmek deyiminin anlamı
* Çok üzülmek, felakete uğramak.
* Büyük bir acının, üzüntünün etkisi altına girmek.
Örnek: Eşini trafik kazasında yitirince yüreğine ateş düşmüştü.
Örnek 2: Adam odur ki komşusunun ineği dişi doğurdu der, yüreğine od düşer. (M. Ş. Esendal)
Yolu düşmek deyiminin anlamı
* Bir yere yapılan seyahat esnasında orada amaçlanmayan yerlere de gitmek.
* Bir rastlantı sonucu gelmek.
Örnek: Yine yolum sana düştü hele şu işimide hallediver.
Örnek 2: Arkadaşıma giderken sana da yolum düştü, bi bakayım dedim.
Yatağa düşmek deyiminin anlamı
* Yatacak derecede hasta olmak.
* Hastalık yüzünden yatmak zorunda kalmak, ayağa kalkamayacak durumda olmak.
Örnek: Sizin yüzünüzden yatağa düştü çocukcağız.
Üstüne düşmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak.
* Bir kişiyle çok ilgilenmek.
* Bir kimseyle ya da bir şeyle aşırı ölçüde ilgilenmek.
Örnek: Bugünlerde kardeşinin üstüne düştü.
Örnek 2: Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim, şımardıkça şımarıyor, neredeyse başımıza çıkacak.
Örnek 3: Biz de hani üstüne düşüp düzeltecek yerde, Atatürk”ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü uydurma dilcilik gayretine alet etmişiz. (B. Felek)
Ümitsizliğe düşmek deyiminin anlamı
* Genel olarak ümit etmeyi bırakmak, her şeyin olumsuz gideceğini düşünmek.
* Gerçekleşmeyeceğine, olmayacağına inanmak.
Örnek: Ümitsizliğe düşme bu kadar, belki geri gelir.
Örnek 2: Ey oğullarım, gidin, Yusuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.
Tekrara düşmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi tekrar etmeye başlamak.
* Sürekli aynı kelimeleri aynı şeyleri söyleyip durmak.
Örnek: … Aslında, tekrara düştüğümü düşündüğüm anda vazgeçtim hepsinden.
Sokağa düşmek deyiminin anlamı
* Herkesin sahip olması sonucu eski değerini kaybetmek.
* Bir şey çoğalarak, çok bol bulunur bir duruma gelerek değerini yitirmek.
* Kadın için her isteyenin cinsel ilişkide bulunabileceği biri durumuna gelmek, orta malı olmak. Kötü yola sapmak.
* Sükûneti, huzuru evin dışında aramak.
Örnek: Kimsesiz olduğu için itilip kakıldı, sonunda sokağa düştü zavallı.
Örnek 2: Babamın iğneli bakışlarından kurtulmak için o uyurken sokaklara düşerdim. (O. Kemal)
Saçına ak düşmek deyiminin anlamı
* Yaşlanma belirtileri göstermeye başlamak.
* Saçı ağarmaya, yaşlanmaya (ihtiyarlanmaya) başlamak.
Örnek: Bizim de saçımıza ak düştü.
Örnek 2: Benim bütün saçlarıma, senin sadece şakaklarına ak düşmüş. (R. H. Karay)
Pusuya düşmek deyiminin anlamı
* Kendisine kurulan tuzağı fark edemeyerek zarar görmek.
* Tuzağı kuran kimsenin saldırı alanı içine girmek.
Örnek: Eyvah, pusuya düşürdüler bizi!
Öne düşmek deyiminin anlamı
* Bir kişinin önünde yürümek zorunda kalmak.
* Önderlik yada kılavuzluk etmek, yol göstermek.
Örnek : Ahmet öğretmenin önüne düştü ve müdür yardımcsına gitti.
Örnek 2: Babam, cemaatin önüne düşüp taziyeye gitti.
Ocağına düşmek deyiminin anlamı
* Bir kişiye muhtaç olmak.
* Birine yardım etmesi için yalvarmak, koruması için sığınmak.
* Yardım talebinde bulunmak.
Örnek: Ocağına düştüm ağam, beni bu işten ancak sen kurtarırsın!
Örnek 2: Hanımefendi, gençliğin kadrini biliniz… Ocağına düştük. (P.Saf)
Örnek 3: Abi ocağına düştüm, beni bu dertten ancak sen kurtarırsın.
Not düşmek deyiminin anlamı
* Önemli bir konuda bir yere not almak.
* Bir yazının altına not yazmak.
* Yazılı metnin bulunduğu sayfanın bir köşesine, konuyla ilgili birkaç cümle yazmak.
Maskesi düşmek deyiminin anlamı
* Gerçek niyeti ortaya çıkmak.
* Birinin gerçek yüzü, kimliği, gerçek niteliği, amacı ortaya çıkmak.
Örnek: Nihayet maskesi düştü, herkes onun ne mal olduğunu anlayacak.
Örnek: Ahmet bey, bunca yıl iyi uyuttun herkesi ama sonunda masken düştü.
Karaborsaya düşmek deyiminin anlamı
* Piyasada bulunmayan ürünlerin yasadışı yollarla ve değerinin çok üstünde satılması.
* Bir mal gizlice yüksek fiyatla alınıp satılır olmak.
İş başa düşmek deyiminin anlamı
* Bir işi kendi yapmak zorunda kalmak.
* Başkasının yardımından umudunu keserek işini kendi görmek zorunda kalmak.
* Beklediği yardım gelmeyince, kendi işini kendisi yapmak zorunda kalmak.
Örnek: İş başa düştü desene!
İşi düşmek deyiminin anlamı
* Bir şey için bir kimseye ihtiyaç duymak.
* Birinin yardımına ihtiyaç duymak.
Örnek: Eh, onun da bize işi düşecek bir gün.
Örnek 2: Ara sıra işim düşerek kalem odasına girdikçe ona nazik ve kibar bir arkadaş muamelesi ediyordum. (R. N. Güntekin)
İçine ateş düşmek deyiminin anlamı
* Çok üzülmek.
* Şüphelenmek.
* Büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek, yüreği yanmak.
İçine kurt düşmek deyiminin anlamı
* Kötü bir şey olduğundan ya da olacağından şüphelenmek.
* Kendisine zararı dokunacak bir durum doğacağından kuşkulanmak, kendisine zarar geleceğinden şüphe etmek.
Örnek: Tilkiyi civarda dolaşırken gördüğü andan itibaren içine kurt düşmüştü.
Örnek 2: Abim hala gelmedi ve annemin içine kurt düştü.
Hesaptan düşmek deyiminin anlamı
* Alınan bir eşyanın bedelinin ya da paranın; o kimsenin borcundan aynı miktarın silinmesi ile ödenmesi.
* Borçtan, alacaktan, hesaptan çıkarıp yok saymak.
Örnek: Elli bin lirayı hesaptan düşmeyi unutmadın inşallah.
Gözden düşmek deyiminin anlamı
* Eski saygınlığını yitirmek.
* Kendisine değer verenlerin sevgilerini ve güvenlerini yitirmek, eskisi gibi sevilmemek ya da değerli bulunmamak.
* Kendisine daha önce duyulan sevgi ve ilgiyi kaybetmek.
Örnek: Bu model arabalar gözden düştü.
Örnek 2: Eskisi gibi top oynayamayan Ali bir senede gözden düştü.
Örnek 3: Muhtarın oğlu bu hasta köpeklere düşman olduğu günden beri gözümden düştü. (S. F. Abasıyanık)
Elden ayaktan düşmek deyiminin anlamı
* Hastalık ya da yaşlılık sonucu temel ihtiyaçlarını gideremez hâle gelmek.
* Yaşlılık, hastalık sebebiyle iş yapamaz, yürüyemez, kendi işini göremez duruma gelmek.
* Çok yaşlandığı için veya hastalıktan halsiz düştüğü için iş yapamaz, yürüyemez durumda olmak.
Örnek: Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin.
Eline düşmek deyiminin anlamı
* Bir kimseye muhtaç olmak ya da onun emri altına girmek.
* Yakalanmak.
* Egemenliği buyruğu altına girmek, düşmanın ya da kendisine hıncı bulunan birinin hâkimiyetinde kalmak.
Örnek: Kale düşman eline düştü.
Örnek 2: Çocuk iyi bir öğretmenin eline düştü.
Dört ayaküstüne düşmek deyiminin anlamı
* Kötü bir olaydan hiçbir hasar almadan kurtulmak.
* İşi rast gitmek.
* Tehlikeli bir durumdan hiç zarar görmeden kurtulmak.
* Zor, tehlikeli bir durumdan kolayca hiç zarar görmeden kurtulmak, iyi bir fırsat elde etmek. Her zaman ve her ortamda hep kazançlı çıkmak.
Örnek: Nasıl oluyor da, bu adam hep dört ayak üstüne düşüyor?
Dile düşmek deyiminin anlamı
* Kötü bir şey yapıp bunun herkes tarafından öğrenilmesi, dedikodusunun yapılması.
* Hakkında dedikodu yapılmak.
* Dillerde dolaşmak, herkesçe konuşulmak, adı kötüye çıkmak.
Örnek: Allah kimseyi dile düşürmesin, kadıncağız sokağa çıkamaz oldu.
Örnek 2: Dile düştüm dile, senin yüzünden yine.
Dara düşmek deyiminin anlamı
* Sıkıntılı ve tehlikeli bir durumla karşılaşmak.
* Paraca sıkıntıya düşmek.
* İnsanların parasal olarak sıkıntıda olmaları anlamına gelmektedir.Hayat boyunca her zaman başa gelebilecek durumlardır.Maddi sıkıntılar dara düşmek olarak tanımlanmaktadır.
Örnek: İyice dara düştük, geçinmekte güçlük çekiyoruz.
Örnek 2: Dara düşünce nesi var nesi yok her şeyini satmak çorunda kaldı.
Derdine düşmek deyiminin anlamı
* Küçük bir şey için mücadele etmek.
* Başka bir şeyi duşünemeyecek kadar bir şey ile ilgilenmek.
* Yapılması gereken bir şeyi gerçekleştirmenin yollarını aramak.
Örnek: Sana ne ki o işin derdine düştün?
Çenesi düşmek deyiminin anlamı
* Gevezelik etmek, yerli yersiz konuşmak.
* Geveze, çok konuşan, gereksiz şeyler söyleyen.
* Bir kişinin bir konuda çokça konuşması bir türlü susmak bilmemesi.
* Yerli yersiz konuşup gevezelik etmek, çok konuşmak.
Örnek: Senin kadar çenesi düşük bir adam daha görmedim.
Örnek 2: Oğlum Ferhat senin kadar çenesi düşük bir adamı gördüm desem yalan söylemiş olurum.
Canının derdine düşmek deyiminin anlamı
* Hayatî tehlikesi olan bir durumla karşılaşıp, bundan dolayı başka şey düşünemez hâle gelmek.
* Ölüm korkusuna kapılmak.
* Her şeyi bırakıp, içine düştüğü tehlikeden varlığını kurtarma ve koruma çabasında olmak.
* Bir tehlikeyle karşılaştığında, başkalarıyla uğraşmaktan vazgeçip yalnızca kendini kurtarmaya çalışmak.
* Tehlikeli bir durumda kendinden başkasını düşünmemek.
* İnsanın kendi hayatını çok ilgilendirecek olaylardan başka bir şey ile meşgul olmamak ve sadece kendi işine odaklanmak kendi hastalığına çare aramak.
* Başka bir şeyle ilgilenemeyecek kadar sıkıntılı, üzücü ve tehlikeli bir duruma çare bulmaya çalışmak.
Örnek: Deprem esnasında canının derdine düştü, evde kalan altınları umrunda olmadı.
Örnek 2: Depremde o da canının derdine düşmüştü.
Örnek 3: Adamın bize aldıracağı yok, baksana başının derdine düşmüş.
Boğaz derdine düşmek deyiminin anlamı
* Acıkmak, yiyecek bir şeyler aramak.
* Geçim için uğraşmak.
Birbirine düşmek deyiminin anlamı
* Birden fazla kimsenin arasının açılması, düşmanlık hâli.
* Aralarında anlaşmazlık çıkıp birbirlerine kötü bakmaya başlamak.
* Araları açılmak, aralarında anlaşmazlık çıkmak.
Örnek: Çocukların kavgası yüzünden birbirlerine düştüler.
Örnek 2: Sıra paraları bölüşmeye gelince birbirlerine düştüler.
Başının derdine düşmek deyiminin anlamı
* Büyük bir sıkıntı içinde olup, bu sıkıntıyı halletmekten başka bir şey düşünememek.
* Başka bir şeyle ilgilenemeyecek kadar sıkıntılı, üzücü ve tehlikeli bir duruma çare bulmaya çalışmak.
Açmaza düşmek deyiminin anlamı
* İçinden çıkılması, çözülmesi çok güç veya imkânsız bir durum içine girmek.
* İçinden çıkılması oldukça güç bir durumda kalmak, Ne yapacağını bilememek, çaresiz kalmak.
* İçinden zor çıkılır bir duruma düşmek, sıkıntıya girmek, güç durumda kalmak.
Örnek: Beni bu açmazdan ancak çocuklarım kurtarır.
Örnek 2: Kızı evlendirsem mi okutsam mı bilemedim, tam bir açmaza düştüm.
Arkasına düşmek deyimi anlamı
* Takip etmek.
* Hakkını aramak. Bir başka şekli; arkasına takılmak.
* Birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek.
* Bir işi sona erdirmek için çok sıkı çalışmak.
Örnek: Arkasına düşmezsen nasıl elde edeceksin o evi?
Arkasına düşmek deyimi anlamı
* Takip etmek.
* Hakkını aramak. Bir başka şekli; arkasına takılmak.
* Birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek.
* Bir işi sona erdirmek için çok sıkı çalışmak.
Örnek: Arkasına düşmezsen nasıl elde edeceksin o evi?
Ayağı düşmek deyiminin anlamı
* Yolunun üstünde olan bir yere uğramak.
* Bir yere uğramak, o yer yolu üzerinde bulunmak, yolu düşmek.
Örnek: Bu rezillikten sonra onun ayağının buralara düşeceğini sanmam artık.