Zora gelmemek deyiminin anlamı
* Zor ve uğraştırıcı işleri yapamamak, çabuk sıkılıp bıkmak.
* Sıkıntıya ve baskıya katlanamamak, güçlüğe sabredememek.
Örnek: Zora gelemem ben, lütfen ısrar etmeyin!
Yola gelmek deyiminin anlamı
* Uslanmak, tavır ve davranışlarına çekidüzen vermek.
* İstenilen davranışı kabul etmek.
* Ters tutumunu düzeltmek, uslanmak, istenilen biçimdeki davranışı kabul etmek.
Örnek: Birkaç yıl sonra gerçekleri görerek yola geldi.
Örnek 2: Kaygılanma, eninde sonunda yola gelecektir.
Örnek 3: Birden kabarırsın, sonra yola yatarsın. (H. R. Gürpınar)
Yüz yüze gelmek deyiminin anlamı
* Karşılaşmak, karşı karşıya gelmek.
* Bir araya gelmek.
Örnek: Çocuklar; çeşitli psikolojik sorunlarla yüz yüze geliyorlar.
Örnek 2: Bu meseleyi yüz yüze geldiğiniz zaman konuşursunuz.
Örnek 3: Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi. (İ. O. Anar)
Örnek 4: Bir daha yüz yüze gelmemek için ayrılmışlardı. (Ö. Seyfettin)
Yüzüne kan gelmek deyiminin anlamı
* Sağlığı düzelmek, yüzünün solgunluğu gitmek.
* Benzi beti yerine gelmek, sağlığına kavuştuğu yüzünün kızarmasından belli olmak; soluk rengi geçmek.
Örnek: Oğlunun geleceğini duyunca hasta yatağında yüzüne kan geldi.
Örnek 2: İki şişe serum verdiler, sonunda yüzüne kan geldi.
Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek deyiminin anlamı
* Bir işin bitmesine çok az kalmak.
* Uzun süren bir işin sonuna yaklaşmış olmak.
* Uzun sürmüş bir işin çoğunu yapıp bitirecek duruma gelmek, bitirmek üzere olmak, bitmesine çok az kalmak.
Yüreği ağzına gelmek deyiminin anlamı
* Çok korkmak.
* Birden bire çok korkmak, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi hızlı hızlı atmak.
* Ansızın, beklenmedik bir durum karşısında kalarak çok korkmak, endişelenmek.
Örnek: Karanlık ve ıssız sokakta yürürken bir çığlık duydu, yüreği ağzına geldi o an.
Örnek 2: Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor. (M. Yesari)
Örnek 3: Evde sessizlik hakimken birden telefonun çalması yüreğimi ağzıma getirdi.
Üstüne fenalık gelmek deyiminin anlamı
Çok sıkılmak, aşırı ölçüde bunalmak.
Örnek: Bütün kan başıma çıktı, üstüme bir fenalık gelir gibiydi. (M. Ş. Esendal)
Üstüne gelmek deyiminin anlamı
* Bir kişiye baskı yapmak, zorlamak.
* Kendisiyle ilgili konuşulurken üzerine gelmek.
* Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelme.
Üstesinden gelmek deyiminin anlamı
* Baş etmek, zor bir durumdan başarı ile kurtulmak ya da bir kişiyi alt ederek üzerinde etki sağlamak.
* Üzerine aldığı işi başarmak, becermek, istenildiği gibi yapmak.
Örnek: Hiç endişelenme sen, üstesinden gelecektir o işin.
Örnek 2: Sen hiç merak etme, ben üstesinden gelir ağzının payını da veririrm.
Uykusu gelmek deyiminin anlamı
* Uyku ihtiyacı duymak.
* uyuma gereksinimi, isteği duyumsamak.
Örnek: Uykum gelmesin diye sık sık yüzümü yıkadım.
Örnek 2: Bu saatlerde onun uykusu gelir.
Sırtı yere gelmemek deyiminin anlamı
* Yenilmemek, güçlü olmak.
* Sağlam olan durumu sarsılmamak, hiç yenilmemek, alt olmamak.
* Sarsılmamak, sağlam ve sağlıklı durumunu sürdürmek.
* Hiç yenilgi yüzü görmemek.
Örnek: Arkası yere gelmemiş bir adam olarak kalmalı o.
Örnek 2: Babamın destegi oldukça sırtım yere gelmez.
Örnek 3: Bu pehlivanın sırtı yere gelmez!
Sözüne gelmek deyiminin anlamı
* İlk başta itiraz edilen ya da kabul edilmeyen bir şey; kabul etmek.
* En sonunda karşı çıktığı kimsenin fikrini kabul etmek.
Örnek: Demek sözüme geldin, o hâlde gidelim.
Örnek 2: Annesinin sözüne geldi de bana köpürdü.
Söz gelmek deyiminin anlamı
* Ayıplanmak, kınanmak.
* Bir davranışından veya sözünden ötürü eleştiriye uğramak, kötülenmek, yakınları kendisine darılmak.
Rast gelmek deyiminin anlamı
* Hedefi tutturmak.
* Bir kişiyle daha önceden planlanmadan karşılaşmak (hiç ummadığı, düşünmediği halde karşılaşmak).
* Düşünmediği ya da düşünülmediği halde payına düşmek.
Örnek: Bugün eski bir arkadaşıma rast geldim.
Örnek 2: Kurban etinin iyi yerleri komşuya rast geldi.
Örnek 3: Desenli parça bana rast geldi.
Örnek 4: Pazarda kardeşimi çok aradım ama rast gelmedim.
Oyuna gelmek deyiminin anlamı
Kandırılmak, aldatılmak, tuzağa düşürülmek.
Örnek: Onların oyununa gelmemeye çalış, dikkatli ol.
Örnek 2: Geçen gün çok pis oyuna geldim.
Kıvamına gelmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi yapmak için en uygun zamanın gelmesi.
* En uygun zamanında olmak, gerekli ve istenilen şartlar yerine gelmek, istenilen duruma gelmek.
Örnek: Kâhya, vakit gayri Süleyman, haber saldık gelecekler, pamuklar da kıvamına geldi, demişti. (S. Kocagöz)
Örnek 2: Dışarıda şimşekler çakıp gök gürülderken koyunlar kızarmaya başlamış, kazanlar dolusu hoşaf çoktan kıvama gelmişti. (İ. O. A)
Kendi ayağı ile gelmek deyiminin anlamı
* Bir kimsenin kendi rızası ile gelmesi, zor kullanılmadan, kendi isteğiyle gelmek.
* Emek verilmeksizin elde edilmek. Çok fazla emek sarf edilmeden elde edilmek.
Örnek: Sanık, kendi ayağı ile gelip teslim oldu.
Örnek 2: Bu iş kendi ayağı ile geldi, şansım varmış.
Örnek 3: Buraya kendi ayağı ile geldi, sonuçlarına katlanacak.
Örnek 4: Ayağı ile gelen şeyi hiçbir zaman geri çevirmezdi.
Kendine gelmek deyiminin anlamı
* Sarhoşluktan yada bayıldıktan sonra ayılmak.
* Kendi durumunun farkına varmak.
* Bozuk olan durumu düzelmek.
* Aklı başına gelmek.
Örnek: Oh, nihayet kendine geldi bizim adam!
Korktuğu başına gelmek deyiminin anlamı
* Bir tartışmayı ya da durumu gerektiğinden fazla süre söz konusu etmek, abartmak.
* Endişe duyduğu, kaygılandığı, olmasını istemediği şeyle karşı karşıya gelmek.
* İhtimal verdiği, endişe ettiği kötü hâle maruz kalmak.
Örnek: Korktuğum başıma geldi, ne yapacağım şimdi ben!
Örnek 2: Korktuğum başıma geldi, sabah kalktığımda evi su basmıştı.
Kalbur üstüne gelmek deyiminin anlamı
* Benzerler arasında seçilmiş olmak, seçkin duruma gelmek.
* Seçkin, sivrilmiş, önde gelen. Değerli, güzel, başarılı.
Örnek: Beylerbeyi, eski Boğaziçinin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir. (H. Taner)
İki yakası bir araya gelmek deyiminin anlamı
* Gelir ve giderleri denkleştirmek, geçimi sağlayabilmek.
* İşi yolunda gitmek, selamete kavuşmak.
* Geçim sıkıntısı yaşamamak, borçtan kurtulmak, gelir gider dengesini düzene koymak.
Örnek: Savurgan davrandığı için iki yakası bir araya gelmiyordu.
İşin üstesinden gelmek deyiminin anlamı
* Bir işi bitirebilmek, başarı ile sonuçlandırmak.
* Zor bir işi olumlu biçimde sonuçlandırmak, başarmak.
* Becermek, üzerine aldığı işi başarmak, yapmak.
Örnek: Bu konu üzerine günlerce çalıştı, sonunda işin üstesinden geldi.
Örnek 2: Hiç endişelenme sen, üstesinden gelecektir o işin.
Hakkından gelmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi başarmak.
* Bir kimseyi yenmek, ona cezasını vermek.
* Kolay olmayan bir işi başarıyla sonuçlandırmak.
* Birini yenmek ya da hak ettiği sert işlemle cezalandırmak.
* Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak.
* Öç almak, yenmek veya cezasını vermek.
Örnek: Onun hakkından gelmek kolay.
Örnek 2: Siz onu bana bırakın, hakkından gelmesini bilirim.
Hizaya gelmek deyiminin anlamı
* Davranışlarını düzeltmek, yola gelmek.
* Birçok kişi, düz çizgi durumunda sıra olmak, düzgün sıra oluşturmak.
* Teklifsiz (senlibenli) konuşmada (aykırı davranışlı biri iken) doğru yolda olanlara uymak, davranışını düzeltmek, doğru davranmaya başlamak.
* Düz çizgi durumunda dizilmek.
* Aykırı, yanlış davranışlardan vazgeçmek; doğru yola gelmek, düzelmek.
Göz göze gelmek deyiminin anlamı
* Her iki tarafm bakışlarının karşılaşması, denkleşmesi.
* Biriyle bakışları karşılaşmak.
* Bakışların karşılaşması, gözlerin karşılaşması. Elde olmayan bir sebeple bakışların karşılaşır duruma gelmesi.
Örnek: … en yakınımızdaki kişilerin seslerini duymakta, dillerini anlamakta zorlanıyoruz. Giderek daha az göz göze geliyoruz…
Örnek 2: Haberi verdiklerinde onunla göz göze geldik, anladım ki durumu biliyordu.
Örnek 3: Bir an ikisi de göz göze geldiler, artık sözler değil, gözler konuşuyordu.
Gına gelmek deyiminin anlamı
* Çok tekrar eden bir şeyin sıkıntı verir duruma gelmesi.
* Doymak, usanmak, bıkmak.
Örnek: Bu işten gına geldi artık.
Gırtlak gırtlağa gelmek deyiminin anlamı
* Kavga edecek duruma gelmek veya kıyasıya dövüşmek.
* Kıyasıya dövüşmek ya da dövecek hâle gelmek.
Örnek: Komşumla gırtlak gırtlağa gelecektik az kalsın.
Elinden bir şey gelmemek deyiminin anlamı
* Yapacak bir şeyi olmamak.
* Gücü yetmemek.
Örnek : Bu duruma gerçekten çok üzülüyordu, ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Elini kolunu sallaya sallaya gelmek deyiminin anlamı
* Bir işten sonuç almaksızın dönmek, gelirken hiçbir armağan getirmemek.
* Bir yere eli boş gelmek, bir işten sonuç almadan dönmek yada hiçbir şeyden korkmadan gelmek anlamına gelir.
Dize gelmek deyiminin anlamı
* Karşıdakinin üstünlüğünü kabul ederek, isteklerini kabul etmeye hazır olmak, boyun eğmek.
* Teslim olmak, boyun eğmek, yenilmek, güçlünün buyruğunu kabullenmek.
Örnek: Rakibini iki dakikada dize getirdi.
Örnek 2: Bizim kitabımızda dize gelmek yoktur!
Dile gelmek deyiminin anlamı
* Konuşma yeteneği olmayan birisinin konuşması.
* Bir şeyin ifade bulması, anlatılması.
* Konuşma yeteneği yokken konuşmak, dillenmek.
* Dedikodu yapılmak, konuşmaya başlamak, sözle ifadesini bulmak, Düşünülmeden ortaya çıkmak.
* Varlığını herhangi bir şekilde ortaya koymak, göstermek.
Örnek: Dile geldi dağlar, avuttu onu!
Örnek 2: Başındaki yıldızlar, çevresindeki tepeler, ayağının altındaki toprak canlanmış, dile gelmişti.
Dara gelmek deyiminin anlamı
* Az bir zamanda yapmak zorunda olmak.
* Paraca sıkıntıya uğramak Sıkıntılı tehlikeli bir durumla karşılaşmak.
Örnek: Bu iş çok dara geldi, gereken özeni gösteremedim.
Örnek 2: İyice dardayız geçinmekte güçlük çekiyoruz.
Çorap söküğü gibi gelmek deyiminin anlamı
* Başlanan bir işin veya birbirine bağlı birçok işin arka arkaya ve kolayca sürüp gitmesi.
* Başlayan bir işin birbirine bağlı diğer bölümlerinin kolaylıkla halledilmesi.
* Başlangıcından itibaren devamı çok kolay gelen, engelle karşılaşılmadan yürütülen iş.
Örnek: Hele bir başla sen, bak nasıl çorap söküğü gibi gidecek iş.
Canı burnuna gelmek deyiminin anlamı
* Yorgun ve bezgin olmak.
* Bir şey yaparken çok zorluk çekmek, bunalmak.
* Bir işte çok eziyet ve sıkıntı çekmek.
Örnek: Kömürü taşıdım ama canım da burnuma geldi.
Burnundan fitil fitil gelmek deyiminin anlamı
* Güzel bir şeyin ya da bir kötülüğün karşılığının çok acı bir biçimde çıkması.
* Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
* Bir şeyi yaptığına, söylediğine çok pişman olmak, yaptığının acısını çekmek.
Örnek: Yediğimiz yemeği burnumuzdan getirmek mi istiyorsun? Sus artık!
Örnek 2: Söylediklerine çok pişman olacaksın, burnundan fitil fitil gelecek.
Başa gelmek deyiminin anlamı
* Kötü bir durumla karşılaşmak.
* Kötü bir duruma uğramak.
Örnek: Akla gelen başa gelir.
Örnek 2: Kim demiş başa gelen çekilir diye?
Başına bir hal gelmek deyiminin anlamı
* Kötü bir duruma uğrama ihtimali için kullanılan bir söz.
* Büyük, içinden çıkılması zor güçlüklerle karşılaşmak; kötü duruma düşmek.
* Yaşanacak durum karşısında başına içinden çıkılması zor olan sorunlar açmak.
Örnek: Saat kaç oldu eve dönmedi, başına bir hâl gelmiş olmasın sakın!
Örnek 2: Gece gitme, başına bir hâl gelir diye korkuyorum.
Bire bir gelmek deyiminin anlamı
* Tam uygunluk.
* Etkisini hemen ve kesin olarak göstermek.
Örnek: Verdiğin ilaç diş ağrıma bire bir geldi.
Boğaz boğaza gelmek deyiminin anlamı
* Kavga etmek ya da kavga edecek hâle gelmek.
* Zorlu bir kavgaya tutuşmak, ya da kavga edecek hâle gelmek.
Örnek: Senin o dilin yüzünden adamla boğaz boğaza geldik.
Boğaz boğaza gelmek deyiminin anlamı
* Kavga etmek ya da kavga edecek hâle gelmek.
* Zorlu bir kavgaya tutuşmak, ya da kavga edecek hâle gelmek.
Örnek: Senin o dilin yüzünden adamla boğaz boğaza geldik.
Aceleye gelmek deyiminin anlamı
* Bir işi hızla yapmak, gerekli özeni göstermemek, aceleye getirmek 1S işi hızlıca ya da kısa zamanda yaparak ya da yapma’ ya zorlayarak karşıdakini kandırma.
* Çok çabuk yapıldığı için gereken özen ve dikkat gösterilmemiş olmak.
* Herhangi bir iş için gerekli özen gösterilmediğinden dolayı gerektiği gibi yapılamaması.
Örnek: Öykülerini aceleye getirmemiş. Yeterince beklemiş, kıvamına gelince okuyucuya sunmuş.
Örnek 2: Bu yemek, biraz aceleye geldiği için pek güzel olmadı.
Ağır gelmek deyiminin anlamı
* Verilen bil görevi başarı İle tamamlamada zorlanmak.
* Bir sıkıntı veya zahmeti kaldırmamak.
* Bir davranış veya sözün kişinin onuruna dokunması.
* Ağrına gitmek, onuruna dokunmak.
* Yapılması güç gelmek.
Örnek: Dostlarımdan ayrılmak, bana çok ağır gelecek?
Örnek 2: Haketmediğim şu sözler öylesine ağırgeldi ki bana.
Aklı başına gelmek deyiminin anlamı
* Yanlış bir işe başladıktan sonra, yanlışını anlamak.
* Kendine gelmek, sonunda doğruyu anlamak, gerçeği görmek.
* Zarar gördüğü işlerden uslanıp akıllıca davranmak.
* Baygınlıktan ayılmak, kendine gelmek.
* Bir olayın olup bitmesi ve o anda yanlış karar vermesinden sonra uyanmak ve doğru düşünür hale gelmek demektir.İlk başta düşünülemeyen şeylerin sonradan düşünülebilmesi demektir.
Örnek: Çabuk koşun, nihayet kendine geliyor!
Aklına gelen başına gelmek deyiminin anlamı
* Düşünülen kötü bir ihtimalin bir süre sonra gerçekleşme durumu.
* Olmasından korktuğu şeyin zarar verici etkisine uğramak.
Örnek: Aklıma gelen başıma geldi, evi su bastı.
Örnek 2: Akla gelen başa gelir.
Anasından emdiği süt burnundan gelmek deyiminin anlamı
* Çok büyük bir zahmet veya sıkıntı çekmek.
* Bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek, eziyete katlanmak.
* Birine bir iş yaptırırken çok sıkıntı çektirmek.
Örnek: Hiç belli olmaz insanoğlu! Bir gün anadan emdiği sütü burnundan getirir.
Örnek 2: Şu arabanın taksitlerini ödeyinceye kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.
Gelmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
Ağır gelmek deyimi ile ilgili cümleler