Yakınlık duymak deyiminin anlamı
* Kendisine yakın hissetmek, bir sevgi veya ilgi hissetmek.
* Birine karşı sevgi ve ilgi duymak, yabancılık hissetmemek.
Örnek: … Günlük türüne karşı duyduğum yakınlık, Salah Bir-selin Günlük’ünü okuduktan sonra daha da arttı.
Örnek 2: Hayatta yakınlık duyduğum tek insandı.
Örnek 3: İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı. (R. H. Karay)
Örnek 4: Aysun’a karşı yakınlık duyduğum, bir kişiydi.
Güven duymak deyiminin anlamı
* Bir kimseye güvenmek, inanmak.
* Güven duygusu içinde olmak.
* Bir kimseye, bir şeye güven duymak, inanmak, itimat etmek.
Pişmanlık duymak deyiminin anlamı
Pişman olmak.
Örnek: Bir anlık öfkeyle, daha sonra pişmanlık duyacağın sözler söyleme.
Ruhu bile duymamak deyiminin anlamı
* Hiç fark etmemek, haberi olmamak.
* Anlamamak; hiçbir bilgisi, haberi bulunmamak; olan biteni sezememek.
Örnek: Göreceksin ruhu bile duymayacak, onu bir güzel ıslayacağız.
Örnek 2: Birinin yukarıdan topladığını öteki sokağa taşır, konak soyulduğu hâlde, kimsenin ruhu bile duymaz. (H. E. Adıvar)
Duymazlıktan gelmek deyiminin anlamı
İlgilenmek istemediği için duymamış gibi davranmak.
Örnek: O kırıcı sözleri duymazlıktan geldim.
Ağzından çıkanı kulağı duymamak anlamı
* Söylediklerinin sonuçlarını düşünmeden konuşmak, söylediği şeyin tam anlamını bilmeden ya da düşünmeden konuşmak.
* Konuşurken çok büyük laflar etmek ve karşıdaki insanın şaşırmasına korkmasına neden olması anlamına gelir.Bu sözlerin kendisine de zarar vereceği yada doğru olmadığını ifade etmek için kullanılmaktadır.
* Sözlerini tartmadan, düşünmeden, öfke içinde, nere varacağını hesaplamadan konuşmak.
Örnek: İyice çıldırmış olmalısın. Çünkü ağzından çıkanı kulağın duymuyor.
Örnek 2: O kadar sinirliydiki ağzından çıkanı kulağı duymuyordu.
Azap duymak deyiminin anlamı
Acı çekmek, üzülmek.
Örnek: Söylediğim yalan için azap duymaya başladım.
Örnek 2: İstemeden bu olaya dahil olduğum için azap duyuyorum.
Arzu duymak deyiminin anlamı
Birine veya bir şeye karşı istek duymak.
Örnek: Çok sıcakladım, dondurmaya arzu duyuyorum.
Alaka duymak deyiminin anlamı
Bir işe, bir olaya, bir kimseye önem vermek, yakınlık duymak, ilgi duymak.
Örnek: Matematik dersine hiç alaka duymuyorum.
Antipati duymak deyiminin anlamı
Kanı kaynamamak, birine içten bir sevgi beslememek, yakınlık duymamak.
Örnek: Çocuğa ilk rastladığımda antipati duymaya başlamıştım.
Örnek 2: Yeni öğretmene bazı çocuklar antipati duymaya başladı.
Acı duymak deyiminin anlamı
* Ağrı, sızı duymak.
* Üzülmek, üzüntü içinde kalmak.
Örnek: Kazadan sonra çok acı duydu.
Örnek 2: Eşini kaybedeli on yıl oldu, ama o hâlâ acı duyuyor.
İçinde duymak deyiminin anlamı
Hissetmek, varlığını algılamak.
Örnek: Çocuğun acısını içimde duydum inan.
Merak duymak deyiminin anlamı
Bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak.
Örnek: Bu aralar bizim valide, bilgisayara merak duymaya başladı.
Örnek 2: Son sınıfta, İngilizceye merak duymaya başladı.
Örnek 3: Araba sürmeye merak duyduğundan, on sekiz yaşına girince ehliyet aldı.
Örnek 4: Bizim hanım bu günlerde pasta börek işine merak duymaya başladı.
Zevk duymak deyiminin anlamı
Haz duymak, hoşlanmak, beğenmek.
Örnek: Ben bu filmden hiçbir zevk duymadım.
Örnek 2: Sen beni kızdırmaktan zevk mi duyuyorsun?
İhtiyaç duymak deyiminin anlamı
O kimse veya şey gerekli saymak.
Örnek: İki personele ihtiyaç duyuyoruz.
Örnek 2: Yolculuk boyunca bu haritaya ihtiyaç duyabiliriz.
Gurur duymak deyiminin anlamı
Gururlanmak.
Örnek: Evlatlarıyla her zaman gurur duyardı.
Örnek 2: Bu başarınla gurur duymamak mümkün değil.
Gereksinme duymak deyiminin anlamı
İhtiyacı olduğunu anlamak.
Örnek: Bu mahalleye bir çocuk parkı gereksinme duyuyorum.
Ferahlık duymak deyiminin anlamı
İçinin açıklığını, rahatlığını hissetmek.
Örnek: Bu bahçeye her geldiğimde, bir ferahlık duyuyorum.
Eziklik duymak deyiminin anlamı
Kendini mahcup hissetmek.
Örnek: Kıyafetlerimden dolayı bir eziklik duydum.
Sempati duymak deyiminin anlamı
Birini beğenmek, sevimli ve cana yakın bulmak.
Örnek: Önceleri bu takıma sempati duymaya başladım, zamanla fanatik oldum.
Örnek 2: Ben bu sanatçıya hiç sempati duymuyorum.
Örnek 3: Bana sempati duyman için her şeyi yaparım.
Örnek 4: Sana sempati duymaya başladım.
Hoşnutluk duymak deyiminin anlamı
Memnun olmak.
Örnek: Bu davranışınızdan hoşnutluk duyduğumu açıkça ifade etmeliyim.
Hicap duymak deyiminin anlamı
Utanmak.
Örnek: Size karşı böyle bir saygısızlık yapmaktan hicap duyarım.
Heyecan duymak deyiminin anlamı
Heyecanlanmak.
Örnek: Tören yaklaştıkça heyecan duymaya başladım.
Örnek 2: İnsan sevdiğini görünce heyecan duyar.
Haz duymak deyiminin anlamı
Hoşlanmak.
Örnek: Duygusal kitaplar okumaktan çok haz duymaya başladım.
Örnek 2: Ben bu filmden hiç haz duymadım.
Hayranlık duymak deyiminin anlamı
Çok beğenmek, tutkuyla bağlanmak.
Örnek: Onun üstün zekasına her zaman hayranlık duydum.
Örnek 2: Dizideki oyunculuk yeteneğine hayranlık duydum.
Örnek 3: Bu kadar sabrınıza hayranlık duymamak mümkün değil.
Güvensizlik duymak deyiminin anlamı
Güvenmemek.
Örnek: O satıcıya güvensizlik duymakta haklısın.
Örnek 2: Eşler birbirine karşı güvensizlik duymaya başlarsa, o ailede sorunlar başlar.
Kıvanç duymak deyiminin anlamı
* Övünmek.
* Sevinmek, mutlu olmak.
Örnek: Böyle örnek evlatlarla kıvanç duymak hakkınız.
Örnek 2: Sizin yanınızda olmaktan kıvanç duydum.
İştiyak duymak deyiminin anlamı
Göreceği gelmek, özlemek.
Örnek: Bazen memleketime iştiyak duymaya başlıyorum.
İstek duymak deyiminin anlamı
Bir şeye karşı eğilim duymak, arzulamak.
İliklerinde duymak deyiminin anlamı
Benliğinde yoğun bir biçimde hissetmek.
Örnek: Yalnızlığımın acısını iliklerimde duydum.
İlgi duymak deyiminin anlamı
Bir işe, bir olaya, bir kimseye önem vermek, yakınlık duymak, alaka duymak.
Örnek: Matematik dersine hiç ilgi duymuyorum.
Hüzün duymak deyiminin anlamı
Hüzünlü duruma gelmek, üzülmek.
Minnet duymak deyiminin anlamı
Birinin iyiliğine karşı kendini ona borçlu saymak.
Örnek: Bizlere gösterdiğiniz misafirperverlikten dolayı sizlere minnet duyuyorum.
Örnek 2: Doktora minnet duyduğu için, organik ürünlerinden paketleyip hediye vermiş.
Merhamet duymak deyiminin anlamı
Acıma veya şefkat duygusu uyanmak veya kabarmak.
Örnek: Merhamet duymadan, o çocuğu nasıl döversin?
Örnek 2: Biraz merhamet duysan, o insanlara kötülük yapmazdın.
Kuşku duymak deyiminin anlamı
Kuşkulanmak.
Örnek: Dünkü konuşmalarından sonra, açıkçası kuşku duymaya başladım.
Koku duymak deyiminin anlamı
* Gizli tutulan bir şeyi sezmek.
* Bir nesnenin kokusunu algılamak.
Örnek: Bir şeyler saklıyorsunuz, ama ben bir koku duyuyorum.
Örnek 2: Hoş bir koku duydum, parfüm mü sıktın?
Kin duymak deyiminin anlamı
Birine karşı öç alma duygusunu yaşatmak veya bu duyguyu hissetmek.
Örnek: İşten çıkarılınca, müdüre kin duymaya başladı.
Örnek 2: İyi niyetimi kötüye kullanan insanlara, kin duymak en doğal hakkım.
Örnek 3: Bu takıma kin duymaya başladı.
Rahatsızlık duymak deyiminin anlamı
Tedirgin olmak, huzurunun ve rahatının kaçtığını hissetmek.
Örnek: Ödevini yapmadığı için rahatsızlık duyması normal.
Örnek 2: Rahatsızlık duymayın lütfen, biz az sonra gideceğiz.
Özlemini duymak deyiminin anlamı
Yürekten istemek, arzu etmek.
Örnek: Daha ilk günde, yanında olmak özlemini duymaya başladım.
Övünç duymak deyiminin anlamı
İftihar etmek, kıvanmak.
Örnek: Çocuklarıyla hep övünç duymuştur.
Ölümün soluğunu ensesinde duymak deyiminin anlamı
Her an öleceğini beklemek, ölüm korkusu ile dolu olmak.
Örnek: O karlı dağlarda mahsur kaldık, bir ara ölümün soluğunu ensemizde duyduk.
Örnek 2: Hastalık ilerlemeye başlayınca, ölümün soluğunu ensesinde duymaya başladı.
Onur duymak deyiminin anlamı
Onurlanmak.
Örnek: Yeni kitabımı sizlere sunmaktan onur duyarım.
Örnek 2: Yıl sonu etkinliklerimize katılmanızdan onur duyarız.
Nefret duymak deyiminin anlamı
Birinden tiksinmek, hoşlanmamak, iğrenmek.
Örnek: Gol atamadı diye futbolcuya nefret duymak da neymiş.
Örnek 2: Bu hayat kalp kırmak, nefret duymak için çok kısa.
Örnek 3: Çevremde nefret duyduğum birini hatırlamıyorum.
Örnek 4: Ayrıldığı sevgilisine nefret duysa da, bir yandan özlüyordu.
Nedamet duymak deyiminin anlamı
Pişman olmak.
Örnek: İnsanları dolandırmışsınız, nedamet duymuyor musunuz?
Yabancılık duymak deyiminin anlamı
Bir kimseye, bir şeye alışamamak.
Örnek: Bir yıl oldu taşınalı, bu mahalleye hala yabancılık duyuyorum.
Vicdan azabı çekmek deyiminin anlamı
İstenilmeden veya bilinçsizce yapılan kötü bir işten dolayı üzülmek, pişmanlık duymak.
Örnek: Vicdan azabı çekmek istemiyorsan, git o silahı sakla.
Örnek 2: Maç yüzünden ders çalışmadım, şimdi vicdan azabı çekiyorum.
Örnek 3: Yaptığı yanlışın farkında, iki gündür vicdan azabı çekiyor.
Utanç duymak deyiminin anlamı
Utanmak.
Örnek: Ödevlerini hiç yapmıyorsun, biraz utanç duyman lazım.
Tepki duymak deyiminin anlamı
Bir olay veya durum karşısındaki düşüncesini söz veya davranışla belirtmek.
Tedirginlik duymak deyiminin anlamı
Huzursuz ve rahatsız olmak.
Örnek: Tedirginlik duymanızı gerektirecek bir durum yok.
Örnek 2: Ortaya çıkan bir durumdan tedirginlik duyan sensin.
Yakınlık duymak deyiminin anlamı
Birine karşı sevgi ve ilgi duymak, yabancılık hissetmemek.
Örnek: Hayatta yakınlık duyduğum tek insandı.
Saygı duymak deyiminin anlamı
Birine, bir şeye karşı saygı hissetmek.
Örnek: Sen bu şekilde davrandıktan sonra, sana karşı saygı duymamı bekleme.
Ruhu bile duymamak deyiminin anlamı
Anlamamak; hiçbir bilgisi, haberi bulunmamak; olan biteni sezememek.
Örnek: Göreceksin ruhu bile duymayacak, onu bir güzel ıslayacağız.
Örnek 2: Hırsız cüzdanı çantamızdan almış, ruhumuz bile duymadı.
Yeis duymak deyiminin anlamı
Üzüntü çekmek, kahrolmak.
Örnek: Benim yüzümden hasta olduğunu öğrenince, gerçekten yeis duydum.
Örnek 2: Sen yeis duyma, senin hiçbir suçun yok.
BENZER HABERLER
Kulak ile ilgili atasözleri ve anlamları
Kulak ile ilgili deyimler ve anlamları
İşitmek ile ilgili cümleler
İşitmek ile ilgili deyimler ve anlamları
İşitmek ile ilgili atasözleri ve anlamları
Duymak ile ilgili atasözleri ve anlamları
Duymak ile ilgili cümleler