Namus borcu deyiminin anlamı
Mutlaka yerine getirilmesi, ödenmesi gereken görev, borç.
Örnek: Bu olayı çözmek bizim için namus borcu oldu.
Örnek 2: Vatan borcu namus borcu demişler.
Örnek 3: Yolsuzlukların hesabını sormak, yetkililerin namus borcudur.
Namus belâsı deyiminin anlamı
Namusunu, şerefini, itibarını korumak için katlanılan sıkıntılı durum, kabullenilen zarar ziyan.
Örnek: Namus belâsına az kaldı canından oluyordu delikanlı.
Örnek 2: Namus belasına düşmüştü.
Namusu temizlenmek deyiminin anlamı
Bir işin içinden kendi saygınlığını yitirmeden çıkmak.
Örnek: Namusu temizlenmek için bu parayı bugün teslim etmemiz lazım.
Namusuna sinek kondurmamak deyiminin anlamı
* Kollamak, gözetlemek.
* Namusuna, onuruna laf söylettirmemek.
Örnek: O kızın namusuna sinek kondurmam, lafını bil de konuş.
Örnek 2: Biz aile namusumuza sinek konduracak adam değiliz.
Namusu iki paralık olmak deyiminin anlamı
Onursuz bir duruma düşmek.
Örnek: İlk fırsatta askerden kaçmış, namusu iki paralık olmuştu.
Örnek 2: Namusu iki paralık olmasın diye, her hareketine aşırı dikkat ederdi.
Namusuna dokunmak deyiminin anlamı
Birinin namus ve onurunu olumsuz biçimde etkilemek.
Örnek: Adamın namusuna dokunan sözler söyleyince büyük tepki çekti.
Örnek 2: Yıllardır kimsenin namusuna dokunmadan yaşayıp gider.
Namusunu temizlemek deyiminin anlamı
Ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kurtulmak için birini veya kendini öldürmek.
Örnek: Mahkemede namusumu temizledim diye ifade verdi.