Göbek bağlamak deyiminin anlamı
Karnı büyüyüp şişmanlamak.
Örnek: Görmeyeli göbek bağlamışsınız.
Örnek 2: Sürekli masa başındayım, göbek bağlamaya başladım.
Göbek yapmak deyiminin anlamı
Karnı büyüyüp şişmanlamak.
Örnek: Görmeyeli göbek yapmışsınız.
Örnek 2: Sürekli masa başındayım, göbek yapmaya başladım.
Göbek adı deyiminin anlamı
Yeni doğan çocuğun göbeği kesilirken konulan ad.
Örnek: Senin göbek adın nedir?
Örnek 2: Göbek adlarımız bile bir adaşım.
Göbek çalkalamak deyiminin anlamı
Göbeğini sağa sola hareket ettirerek oynamak.
Örnek: Göbeğini çalkalayıp, rahatlamaya çalışıyordu.
Göbek taşı deyiminin anlamı
Eski Türk hamamlarında terlemek için üzerine uzanılan geniş mermer seki.
Göbek atmak deyiminin anlamı
* Oynarken göbeğini yukarı doğru sıçratmak.
* Çok sevinmek.
Örnek: Müzik sesini duyunca, göbek atmaya başladılar.
Örnek 2: Göbek atmak için, meydanı boşalttılar.
Örnek 3: Haberi alınca, göbek attım.
Örnek 4: Okul birincisi olunca, göbek atmakta haklıydı.
Göbek salıvermek deyiminin anlamı
Karnı büyüyüp şişmanlamak.
Örnek: Görmeyeli göbek salmışsınız.
Örnek 2: Sürekli masa başındayım, göbek salmaya başladım.
Göbek çalkalamak deyiminin anlamı
Göbeğini sağa sola hareket ettirerek oynamak.
Örnek: Göbeğini çalkayıp, rahatlamaya çalışıyordu.
Göbek havası deyiminin anlamı
* Göbek atmak için çalman hava.
* Pek eğlenceli durum.
Göbeği çatlamak deyiminin anlamı
Birçok güçlüğü yenmek için çok uğraşmak, çok fazla çaba sarf etmek.
Örnek: Onu razı edeceğim diye göbeğim çatladı.
Örnek 2: Burayı buluncaya kadar göbeğim çatladı.
Göbeği çıkmak deyiminin anlamı
Şişmanlamak.
Örnek: Babamın sanki biraz göbeği çıkmış.
Örnek 2: Göbeği çıkmasın diye, her gün düzenli spor yapıyor.
Örnek 3: Bu aralar evden çıkamadım, biraz göbeğim çıkmış gibi.
Göbeği sokakta kesilmiş deyiminin anlamı
Evde durmayıp hep sokaklarda gezen, sürtük.
Örnek: Bu çocuğun göbeği sokakta kesilmiş kesin, beş dakika evde oturamıyor.
Örnek 2: Benim çocuklarımın göbeği sokakta mı kesildi acaba?
Göbeğini kesmek deyiminin anlamı
* Çocuğun göbeğiyle etene arasındaki damar örgüsünü kesmek.
* Birini çok eskiden beri tanımak, bilmek.
Örnek: Doğduğumda, göbeğimi kesmek için iki doktor gelmiş.
Örnek 2: Senin göbeğini kesip, bize verdiler.
Örnek 3: Göbeğini kesmiş gibi kefil olmanı anlamıyorum.
Örnek 4: Atatürk’ün göbeğini kesmiş gibi konuşma, haddini bil.
Açlıktan göbeğine taş bağlamak deyiminin anlamı
Ölecek derecede çok acıkmış, sefil ve çaresiz durumda olmak.
Örnek: Açlıktan göbeğine taş bağladığın günleri unutma.
Örnek 2: Tutumsuz olursan, açlıktan göbeğine taş bağlamak zorunda kalabilirsin.
Göbeği biriyle beraber kesilmiş deyiminin anlamı
Her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılır.
Örnek: Onların göbeği beraber kesilmiş, anca beraber kanca beraberler.
Örnek 2: Senin göbeğin Kader’le beraber mi kesildi de onu çağırıyorsun?
Göbeği biriyle bağlı olmak deyiminin anlamı
Her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılır.
Örnek: Onların göbeği birbiriyle bağlı, anca beraber kanca beraberler.
Örnek 2: Senin göbeğin Özlem’le bağlı mı ki onu çağırıyorsun?
Göbeği düşmek deyiminin anlamı
Göbek deliğinin kapanmamasından fıtık oluşmak.
Örnek: Kardeşimin göbeği düşmüş, yerine gelsin diye bir şeyler yaptılar.
Örnek 2: Arkadaşım kilo vereceğim derken göbeği düşmüş.
Göbeğini eritmek deyiminin anlamı
Zayıflamak.
Örnek: Göbeğimi eritmem lazım, yoksa kıyafetlerin çoğunu giyemeyeceğim.
Örnek 2: Göbeğini eritmek için, günlük neler yapıyorsun?
Göbeği biriyle birlikte kesilmiş deyiminin anlamı
Her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılır.
Örnek: Onların göbeği birlikte kesilmiş, anca beraber kanca beraberler.
Örnek 2: Senin göbeğin İrem’le birlikte mi kesildi de onu çağırıyorsun?