Kelle koltukta deyiminin anlamı
* Hayatı tehlike altında.
* Her an ölüme hazırlıklı gezmek.
* Ölüm korkusunu her daim yaşayanlar için kullanılan deyim.
Örnek: Oğlum bu tabancayı bırak artık. Anne ne yapalım hergün kelle koltukta geziyoruz.
Koltukları kabarmak deyiminin anlamı
Kendine ya da yakınlarına yapılan övgüden kıvanç duymak, böbürlenmek, mutlu olmak.
Örnek: Oğlun oldukça becerikli dedikleri zaman koltuklarım kabardı doğrusu.
Örnek 2: Memnun oldu, koltukları kabardı, sevinçle gözlerimin içine baktı. (E. İ. Benice)
Örnek 3: Ahmet babasına o gün olanları anlattığında babasının onu övmesi üzerine koltukları kabardı ve tabağı annesine uzattı.
Bohçasını koltuğuna vermek deyiminin anlamı
* Kovmak, işine son vermek.
* İşine son vermek, kovmak, başından defetmek.
Örnek: Hiç sebepsiz yere bohçasını koltuğuna verip fabrikadan uzaklaştırdılar onu.
Koltuğuna girmek deyiminin anlamı
Birinin himayesine girmek, koltuğunun altına sığınmak.
Örnek: Daha on yaşında dayısının koltuğuna girmişti.
Örnek 2: Müdürün koltuğuna girmiş, kafasına göre işe geliyor.
Koltuğa girmek deyiminin anlamı
Evlenmek.
Örnek: Koltuğa girmek için daha ne kadar bekleyeceksin?
Koltuk çıkmak deyiminin anlamı
Desteklemek.
Örnek: Araba alırken sen de bize koltuk çıkarsın.
Örnek 2: Hakemler koltuk çıkmasa, takım bu puanları alamazdı.
Örnek 3: Her sıkıştığında sana koltuk çıkacağımı sanma.
Örnek 4: Firmaya koltuk çıkmak için alışveriş yapıyoruz.
Koltukta olmak deyiminin anlamı
Başkasının konuğu olup kendi masraf etmemek.
Örnek: Tatil ve yanında koltukta olmak da ayrı güzel.
Koltuklarını kabartmak deyiminin anlamı
* Kıvanç duymaya, övünmeye, iftihar etmeye yol açacak bir şey yapmak.
* Bir olaydan dolayı kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek, gururlanmak, iftihar etmek.
Örnek: Milli takım, aldığı galibiyetlerle koltuklarımızı kabarttı.
Örnek 2: Üniversiteyi kazanan öğrenciler, öğretmenlerinin koltuklarını kabarttı.
Örnek 3: Evlatlarım başarılarıyla koltuklarımı kabartmaya devam ediyor.
Örnek 4: Babası, koltuklarını kabartmış en baş köşede oturuyordu.
Örnek 5: Müdür, koltuklarını kabartmış öğrencilere teşekkür konuşması yapıyordu.
Koltuğunun altına sığınmak deyiminin anlamı
Birinin koruyuculuğuna, himayesine girmek,koltuğuna girmek.
Örnek: Daha on yaşında dayısının koltuğunun altına sığınmıştı.
Örnek 2: Müdürün koltuğunun altına sığınmış, kafasına göre işe geliyor.
Koltuk vermek deyiminin anlamı
* Yüzüne karşı övmek, pohpohlamak.
* Koltuklamak.
Örnek: Siz ona koltuk veriyorsunuz, ama bir gün darbeyi yiyeceksiniz.
Örnek 2: Şu tabloya koltuk ver de üst kata çıkaralım.
Koltuğu doldurmak deyiminin anlamı
Aldığı görevi tam olarak başarabilecek yetenekte bulunmak.
Örnek: Doğru adamı seçmişler, koltuğu doldurmasını bilir.
Koltuk değneği olmak deyiminin anlamı
Birine, yaptığı uygunsuz işlerde destek sağlamak.
Örnek: Birilerine koltuk değneği olacağına, şerefinle istifa et.
Örnek 2: Bu hainlere kimlerin koltuk değneği olduğuna dikkat edin.
Örnek 3: Senin hırsızlıklarına koltuk değneği olamam.
Koltuk altı deyiminin anlamı
* Kolun omuzla birleştiği yerin altındaki çukurluk.
* Kayırma.