Post kavgası deyiminin anlamı
* Yüksek bir makam için verilen mücadele.
* İktidarı ya da yüksek bir orunu ele geçirme, iş başına geçme çekişmesi.
* Bir makamı, işi ya da iktidarı ele geçirme çekişmesi.
Örnek: Seçimler yaklaştı, post kavgası da başladı.
Ekmek kavgası deyiminin anlamı
* Geçim sağlanan yer için kullanılır.
* Çok zor şartlarda geçim sağlama, geçim derdi.
* Geçim sağlamak için çalışıp uğraşmak.
Örnek: Bütün gün ekmek kavgasındaytz, e hâliyle yoruluyor insan.
Yorgan gitti kavga bitti deyiminin anlamı
* Tartışına konusu olan bir şeyin ortadan kalkması ile tartışmanın da bitmesi.
* Anlaşmazlık konusu olan şey ortadan kalkınca çekişme kalmadı anlamında söylenir.
Boğaz içinde kavga var deyiminin anlamı
Açlığını aşırı bir biçimde gidermeye çalışanlar için söylenen bir söz.
Bokuyla kavga etmek deyiminin anlamı
* Kaba çok sinirli ve geçimsiz olmak, her şeye öfkelenir olmak.
* Vara yoğa öfkelenmek, hiç yoktan kavga çıkarmak.
Örnek: Ne kadar iyilik etsek de bokuyla kavga etmekten geri kalmıyor.
Kavga çıkarmak deyiminin anlamı
Kavgaya neden olmak, kavga doğuracak davranışlarda bulunmak, kavgaya yol açmak.
Örnek: Bir gün hiç yoktan kavga çıkarıp oğlanın ağzını burnunu bir güzel dağıtıverdiler. (N. Cumalı)
Örnek 2: Böyle davranırsan kavga çıkar.
Kavga çıkmak deyiminin anlamı
Dövüş meydana gelmek.
Örnek: Sık sık kavga çıkıyordu aralarında, ana avrat küfrediyorlardı. (C. Meriç)
Kavga kopmak (patlamak) deyiminin anlamı
Dövüş başlamak.
Örnek: Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu. (F. R. Atay)
Örnek 2: Su yolunda tuğlacılarla konducular arasında kavga patladı. (L. Tekin)
Kavgaya girişmek (tutuşmak) deyiminin anlamı
Kavgaya başlamak.
Kendilerine acındırmak için yalandan kavgaya tutuşup birbirlerinin saçlarını başlarını yoldular. Yüzlerini kanattılar. (L. Tekin)
Sen ben davası (kavgası) deyiminin anlamı
Bir konuda anlaşmazlığa düşüldüğünü anlatan bir söz. Örnek: Nihayeti bulunmaz bir sen ben davasına düşmüşler. (Ö. Seyfettin)
Bıçak bıçağa gelmek deyiminin anlamı
Bıçakla birbirine saldıracak kadar zorlu kavga etmek.
Tatlıya bağlamak deyiminin anlamı
Kavgalı bir işi gönül hoşluğuyla bitirmek.
Örnek: Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım. (O. V. Kanık)
Birbirine girmek deyiminin anlamı
* Karışmak.
* İplik vb. dolaşmak, çözülmeyecek duruma gelmek.
* mec. kavga etmek, dövüşmek.
Örnek: Bunun için sabır, sükûnet, soğukkanlılık gerek hâlbuki biz birbirimize giriyoruz. (H. R. Gürpınar)
Boğaz boğaza gelmek deyiminin anlamı
Zorlu kavga etmek.
Örnek: Birbiriyle boğaz boğaza gelen okul çocuklarını, Samet’in varlığı bugünlerde tek bir vücut gibi bir araya toplayabilirdi. (H. E. Adıvar)
Çıngar çıkarmak (koparmak) deyiminin anlamı
Gürültü, kavga çıkarmak.
Saç saça baş başa gelmek (dövüşmek) deyiminin anlamı
Kadınlar, birbirlerini kıyasıya hırpalayacak biçimde kapışmak.
Örnek: Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi. (H. E. Adıvar)
Örnek 2: Çocuğun topu yüzünden saç saça baş başa geldiler.
Örnek 3: Bir grup öğrenci, okul çıkışında saç saça baş başa gelmişler.
Patırtı kopmak deyiminin anlamı
* Kavga çıkmak, kargaşalık olmak.
* Sokakta birdenbire bir patırtı koptu.
Patırtı çıkarmak deyiminin anlamı
Kavgaya sebep olmak, kavga çıkarmak.
Örnek: Patırtı çıkarmadan oturun, babanız uyuyor.
Kızılca kıyamet kopmak deyiminin anlamı
* Kavga, gürültü olmak.
* Bir meselede büyük, aşırı, gürültülü bir kavgaya yol açmak; yüksek sesli tartışma başlatmak.
Örnek: Bunlardan herhangi birisinin hizmetine girse kızılca kıyamet asıl o zaman kopar. (Y. K. Beyatlı)
Örnek 2: Sizin bostanlara su vermeyeceğim deyince kızılca kıyamet koptu.
Örnek 3: Onlara ayrılan masaya, başka müşteriler oturdu diye kızılca kıyamet koptu.
Karakolluk olmak deyiminin anlamı
Kavga sonucu karakola gitmek zorunda kalmak.
Örnek: Sonra karakolluk olmaz mıyız? (M. Ş. Esendal)
Kafa atmak deyiminin anlamı
Kavga sırasında karşıdakinin yüzüne, sert ve şiddetli bir biçimde kafayla vurmak.
Hırgür çıkarmak deyiminin anlamı
Kavga etmek, kavga çıkarmak.
Hır çıkarmak deyiminin anlamı
Kavga gürültü etmek, kavga çıkarmak, kavgaya yol açmak.
Örnek: Orada hır çıkarmaya kalkışmayacaksın değil mi?
Çıngar çıkarmak deyiminin anlamı
Kavgaya yol açmak, gürültü patırtı çıkmasına neden olmak, bir bahane bulup kavga çıkarmak.
Örnek: Bu son rolü, ihtiyaten, büyük çıngarın kopacağı güne sakladı. (N. Araz)
Örnek 2: Çıngar çıkarmadan oturtun şu kadını.