Zamane çocuğu deyiminin anlamı
* Yeni ahlak anlayışını benimsediği için eski ahlaka bağlı insanlar tarafından beğenilmeyen kimse.
* Eski nesile göre hayli yadırganacak davranışlarda bulunup sözler sarf eden kimse. Yaşadığı zamanın şartlarına göre davranan genç, çocuk.
* Büyüyüp de küçülmüş, her şeyi bilen, zeki çocuk, fırlama.
Örnek: Zamane çocuğu ne olacak.
Örnek 2: Zamane çocukları işte, bizim zamanımızda biz böylemiydik.
Zaman vermek deyiminin anlamı
* Bir kimseye herhangi bir şey için belirli bir süre tanımak.
* Bir iş için belli bir süre ayırmak.
Örnek: Bana biraz zaman verirseniz gidip onu çağırabilirim.
Örnek 2: Borcunu en kısa sürede öde, daha fazla zaman vermeyeceğim.
Zaman öldürmek deyiminin anlamı
* Yapacak bir şey olmadığından sıkılmamak için faydasız ama eğlenceli bir iş yapmak.
* Zamanını boşa harcamak, boş şeylerle zaman geçirmek.
* Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş şeylerle vakit geçirmek.
Örnek: Burda beklemekle zaman öldürüyoruz beyler.
Örnek 2: İşte bizde öyle zaman öldürüyoruz.
Gel zaman git zaman deyiminin anlamı
* Zaman içinde, çok zaman önce anlamında kullanılan bir söz.
* Aradan epeyce bir zaman geçtikten sonra.
* Aradan oldukça uzun bir zaman geçtikten sonra. Genelde başlangıç ve sonuç olaylar daha önemli olarak görüldüğü için arada geçen olayları geri plana itip sadece geçen zamana vurgu yapmak için kullanılır.
Örnek: Gel zaman git zaman bu ikisi beraberce yaptılar bu evi.
Örnek 2: Gel zaman git zaman sürekli hayallerini kurduğu kitabını yazmayı bitirdi.
Örnek 3: Başlarda çok mutluydu aslında ama gel zaman git zaman bu şehre sığmaz olmuştu.
Beyin yayan yürüyeceği hanımın yavan yiyeceği zaman deyiminin anlamı
Çok darlık çekilen zaman, ilkbahar ayı.
Aman zaman bilmemek deyiminin anlamı
Fırsat vermemek.
Örnek: Bölgede yabancı satıcılar aman zaman bilmezler.
Aman zaman dedirtmemek deyiminin anlamı
* Göz açtırmamak, rahat bırakmamak.
* Düşmanı acımayıp öldürmek, merhamet etmemek.
Örnek: O gece, aç kurtlar sürüye aman zaman dedirtmedi.
Örnek 2: Böyle kahpe insanlara sakın aman zaman dedirtmeyin!
Zamanı geçmek deyiminin anlamı
* O şey artık gerekli ve yerinde olmaktan çıkmak.
* Mevsimi geçmek.
Örnek: Zamanı geçti artık, milyar versen işe yaramaz.
Örnek 2: Ben dediğim zaman gelecektin, artık zamanı geçti.
Örnek 3: Zamanı geçmeden biraz daha kestane yiyelim.
Kaç zamandır deyiminin anlamı
Belirsiz fakat çok zamandan beri, çoktan beri anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Kaç zamandır sana geleyim diyorum, ama fırsat bulamıyorum.
Üstünden zaman geçmek deyiminin anlamı
Aradan herhangi bir zaman geçmek.
Örnek: Üstünden şu kadar zaman geçti, hâlâ kitabı getirmedi.
Zaman almak deyiminin anlamı
Sürmek, devam edip zamanı geçirmek
Örnek: Bu çiçeklerin büyümesi biraz zaman alır.
Örnek 2: Bizim eve gelmemiz çok zaman alır.
Zamana bırakmak (bir şeyi) deyiminin anlamı
Bir şeyin sonucunu görmek için uygun durum ve koşulların oluşmasını beklemek.
Zaman ile yarışmak deyiminin anlamı
Hızlı hareket etmek, çabuk davranmak.
Örnek: Zaman ile yarışıp tüm ödevleri bitirdim.
Örnek 2: Otobüse yetişmek için inan zaman ile yarıştım.
Zaman kazanmak deyiminin anlamı
* Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak.
* Bir şeye ayrılan süreyi, işi daha hızlı yaparak azaltmak.
Zaman kollamak deyiminin anlamı
* Uygun bir fırsat beklemek.
* Bir işin sırasını, zamanını beklemek.
Örnek: Aslan zaman kollayıp avını yakalamak için atıldı.
Örnek 2: Toplantıda düşüncelerini açıklamak için zaman kolluyordu.
Örnek 3: Evini boyatmak için zaman kolluyor.
Örnek 4: Uyarılarımı dikkate al, işe girmek için biraz daha zaman kolla.
Zaman tanımak deyiminin anlamı
* Gerçekleştirilecek bir iş veya işlem için yeterli zaman vermek.
* Bitmeyen bir iş için süreyi uzatmak.
Örnek: Bu borcu ödemen için sana bir ay zaman tanıyorum.
Örnek 2: Sınav süresi bitti ama size on dakika daha zaman tanıyorum.
Zamana uymak deyiminin anlamı
Yaşayışını, içinde bulunduğu zamanın şartlarına uydurmak.
Zamanı avlamak deyiminin anlamı
Uygun zamanı bulmak.
Örnek: Seninle konuşmak için zamanı avlamak gerçekten zor.
Örnek 2: Nihayet yalnız kaldığım bir zamanı avlayarak yanıma yaklaşıyor.? (R. N. Güntekin)
Zamanı dolmak deyiminin anlamı
Bir iş için ayrılan süre sona ermek.
Örnek: Çocuklar! sınav zamanı dolmak üzere, son cümlelerinizi yazın.
Zaman geçirmek deyiminin anlamı
Oyalanmak.
Örnek: Maçın son anlarında futbolcular, zaman geçirmek için sakatlık numarası yapıyordu.
Örnek 2: Ben de zaman geçirmek için televizyon izliyordum.
Zemin ve zamana uygun deyiminin anlamı
Konuya, içinde bulunulan şartlara uygun.
Örnek: Zemin ve zamana uygun davrandığın sürece tepki almazsın.
İşten güçten vakit bulamamak deyiminin anlamı
Çok yoğun çalıştığı için zaman ayıramamak.
Örnek: İşten güçten vakit bulup, pikniğe de gidemedik.
Kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak deyiminin anlamı
Önemli işler yüzünden başka işlere yetişememek.
Başını kaşıyacak vakti olmamak deyiminin anlamı
Arada en ufak başka bir iş yapamayacak kadar sıkışık durumda bulunmak.
Örnek: O kadar yoğun çalışıyor ki, başını kaşıyacak vakti yok.
Örnek 2: Bu aralar kayıt yapmakla meşgul, başını kaşıyacak vakti yok.
Örnek 3: Başını kaşıyacak kadar vakti olmayan adamdan zarar gelmez.
Örnek 4: Hani insanın başını kaşıyacak kadar vakti olmaz ya, işte tam da o durumdayım.
Vaktini şaşmamak deyiminin anlamı
Tam zamanında.
Örnek: Vaktini şaşmaz o, göreceksin şimdi gelecek.