Sigmund Freud 6 Mayıs 1856 yılında bugün Çekoslovakya sınırları içinde kalan Moravya’da dünyaya gelmiş, bir Yahudi ailesinin çocuğudur. Sigmund Freud geliştirdiği psikanaliz yöntemiyle insan davranışlarının nedenleri üstündeki çalışmalarla tanınmıştır. Psikanaliz, hasta ile psikanalist arasında gerçekleşen diyalog yoluyla psikopatolojik vakaları tedavi etmekte kullanılan klinik yöntemidir.
Yahudi kökenli Avusturyalı nörolog ve psikanaliz biliminin kurucusu Sigmund Freud, dört yaşında ailesiyle birlikte yerleştiği Viyana’yı, Naziler’in Avusturya’yı işgali yüzünden 82 yaşında terk etmek zorunda kaldı. Viyana Üniversitesi’nde tıp eğitimi gören Sigmund Freud, meslek yaşamının ilk yıllarında sinir sisteminin yapısı ve işleyişi ile ilgili yoğun araştırmalar yaptı. Paris’te sinir hastalıkları uzmanı Charcot ile çalıştı ve sinir hastalıklarının psikolojik kökenlerini araştırmaya koyuldu. Charcot bir sinir hastalığı sayılan histeriyi iyileştirmek için hastasını sözleri ve bakışlarıyla etkileyerek uyutuyor, yani hipnotize ediyordu. Daha sonra Viyanalı bir tıp doktoru olan Josef Breuer’le çalışan Sigmund Freud, sinir hastalarının konuşturma yoluyla iyileştirebileceğini keşfetti ve bundan Sigmund Freud’un ünlü psikanaliz yöntemi doğdu. Başlangıçta sinir hastalarının zihinlerinden geçenleri öğrenmeye çalışmakla başlayan bu uygulama çok geçmeden, sağlıklı olsun olmasın, zihnin nasıl çalıştığının ipuçlarını vermeye başladı. Sigmund Freud böylece hastalarını rahatlatıcı bir ortamda konuşturarak çocuklukta başlayan cinsel içgüdülerin gelişimini açıklamayı başardı. Özellikle rüyalardan hareketle, günlük davranışları ve düşünceleri yönlendiren bilinçaltı ve bilinçdışı güçlerin varlığını keşfetti.
Bazı davranışların nedenleri kolaylıkla açıklanabilirken, bazılarını anlamak çok güç, hatta olanaksızdı. Sigmund Freud’a göre bunun nedeni, insan davranışlarının bazılarının bilinçli, bazılarının bilinçsiz olmasındandı. İnsanlar anımsamak istemedikleri, onlara acı veren olayları bilinçaltına ya da bilinçdışına itiyorlardı. Yasaklanmış yaşantıların tümü bilinçdışıydı. Sigmund Freud saklı geçmişi açığa çıkarmakla ruhsal sorunların kaynağına inebileceğini saptadı. Bunu yapmanın bir yolu da hastaya rüyalarını anlattırmaktı. Sigmund Freud’a göre bir insanın küçüklükten beri bastırılmış korkuları ya da cinsel istekleri, değişik biçimlerde de olsa, rüyalarda açığa çıkabiliyordu.
Sigmund Freud’un görüşleri bilimsel çevrelerde sert eleştirilere uğradı. İki önemli izleyicisi Carl Jung ve Alfred Adler daha sonraları Sigmund Freud’un yöntemlerini reddettiler ve kendi kuramlarını oluşturdular. 1938 yılında Naziler Avusturya’yı işgal etti Yahudi olduğu için yaşamı tehlikeye giren Sigmund Freud, İngiltere’ye sığındı. Yakalandığı damak kanserinden kurtulamayarak bir yıl sonra (23 Eylül 1939 yılında) Londra’da öldü.
Sigmund Freud, psikanaliz kuramıyla yalnızca psikoloji, tıp, eğitim değil, din, felsefe sanat ve edebiyatı da derinden etkiledi. Bu alanlarda köklü değişikliklere ve yeniliklere yol açtı.
Freud ve Rüyalar;
Freud’un rüya yorumlarından bir çoğu, karşı cinslerin ilişkileri ya da doğum üstüne düşüncelere dayanır. Rüyada «düşmek», Freud’e göre, bir kimsenin sevgi yoksunluğu çektiğini ve bilinçdısı olarak, düşen bir çocuğun nasıl nazlandığını hatırladığını, rüyasında düşmekle sevgi görmek istediğini gösterir. Rüyada su görmek (yatağını ıslatmak da) le ateş ya da doğumdan önceki tecrübeler arasında ilişki vardır. (Yani, sulu bir çevreyle). Rüyada sık sık ölüm görülür. Freud bunu, öldüğü görülen kişiden kurtulmak isteğine yoruyordu. Rüyalarında kanatlandıklarını gören çocuklarsa eskiden zorba kardeşlerinden kurtulmak isteyenlerdir. Çocuk rüyasında «ölüm», melek olup cennete gitmek dileğini açığa vurur. Rüyasında yüksek makamdakilerle konuşmak, yine Ferud”a göre, ana baba baskısından kurtulmak isteğidir. Tam bir yorum yapmak için, Freud hastanın tüm hikayesini ve rüya üstüne düşüncelerini bilmek gerektiğine inanırdı.
Sigmund Freud başlıca eserleri
Der Witz und Seine Beziehung zum Unbewussten (Şasa ve Bilinçdışı İlişkisi) 1905; Cinsiyet Üzerine Üç Deneme (Drei Abhand-lungen zur Sexualtheorie) 1905, Totem ve Tabu (Totem und Tabu) 1913, Psikanalize Giriş (Vorlesungen zur Einführung in die Psychoanlyse) 1917, Jenseits des Lustprinzips (Haz İlkesinin Ötesinde) 1920, Hayatım ve Psikanaliz (Selbstdarstellug) 1925, Die Zukunft einer Illusion (Bir Yanılsamanın Geleceği) 1927, Das Unbehagen in der Kultur (Uygarlığın Huzursuzluğu) 1930, Musa ve Tektanrı-cılık (Der Mann Moses und die mono-teistisehe Religión) 1939.