Simon Bolivar 24 Temmuz 1783 yılında Venezuela’nın başkenti Karakas’ta dünyaya gelmiş, Güney ve Orta Amerika’daki ülkelerin bağımsızlık savaşına önderlik etmiş, bu nedenle “Kurtarıcı” sanını kazanmış, Güney Amerikalı “Liberdator” lakaplı devrimci ve önderdir.
Bolivya, Kolombiya, Ekvador, Panama, Peru ve Venezuela gibi İspanyol boyunduruğundaki ülkeler, Simon Bolivar’ın öncülüğünde topraklarından sömürgecileri kovarak İspanyol egemenliğine son verdiler.
Simón Bolívar, Venezuela’nın Karakas (Caracas) kentinde doğdu. Zengin ve soylu bir İspanyol ailesinin çocuğuydu. Küçükken annesiyle babasını yitirdi. Özel öğretmenlerce eğitildi, daha sonra öğrenim görmesi için amcası onu İspanya’nın Madrid kentine gönderdi. Orada, 18 yaşındayken bir İspanyol soylusunun kızıyla evlendiyse de, Venezuela’ya döndükleri yıl eşi ölünce 1804 yılında yeniden Avrupa’ya gitti. Fransız Devrimi ile yaygınlaşan eşitlik ve özgürlük düşüncelerinden çok etkilendi.
Gene bu sıralarda, küçüklüğünde özel öğretmeni olan Simón Rodriguez’e rastladı. Rodríguez Simon Bolivar’a, önde gelen özgürlükçü düşünürlerden Locke, Hobbes, Jean-Jacques Rousseau ve Voltaire’in yazılarını okumasını önerdi. Orta ve Güney Amerika’daki gezisinden yeni dönmüş olan Alman bilgini Humboldt da Bolivar’a, gittiği yerlerdeki sömürge halklarının bağımsızlık mücadelesine hazır olduğunu söyledi. Tüm bunlardan etkilenen genç Simon Bolívar Venezuela’nın bağımsızlığı için savaşacağına ant içti. İspanya’nın içinde bulunduğu karışıklık da sömürgelerdeki bağımsızlık hareketinin hızlanmasına katkıda bulunmuştu.
Özgürlük Savaşı
1810 yılında Venezuelalılar İspanyol valiyi devirerek Güney Amerika’daki ilk yerel hükümeti kurdular. Oysa, yeni hükümet İspanyol askerlerine karşı koyacak kadar güçlü değildi. Çok geçmeden İspanyollar 1812 yılında ülkeyi yeniden ele geçirdiler. Bunun üzerine Simon Bolívar, bugün Kolombiya olan Yeni Granada’ya giderek ilk önemli siyasal büdirgesini yayımladı ve bağımsızlık mücadelesinin sürdürüleceğini ilan etti. Yeni Granada’da kurduğu küçük bir orduyla, çarpışa çarpışa Venezuela’nın başkenti Caracas’a girdi. Burada yapılan bir törende ona “Kurtarıcı” adı verildi.
1815 yılında İspanyollar büyük bir askeri güçle sömürge halklarına saldırdılar. Simon Bolívar, Fransızlar’dan bağımsızlığını kazanmış olan Hispaniola’dan (Haiti), Venezuela’daki Siyah köleleri özgürleştirme sözü karşılığında,, yardım istedi. Bu sözü birkaç yıl sonra yerine getirdi.
Simon Bolívar İspanya ile olan bağların artık koptuğunu, Avrupalı ya da Amerika Yerlisi sayılamayacaklarını, kendilerine özgü bir kültürleri olduğunu ve eninde sonunda mutlaka özgürlüklerini kazanacaklarını savunuyordu.
1819 yılında 2500 askerle Venezuela’da karaya çıktı ve bir dizi çarpışmadan sonra, yağmur altında, bunaltıcı sıcaklıktaki Orinoko havzasından geçerek, karla örtülü And Dağları’nı aşıp, Yeni Granada’nın tropik otlaklarına vardı. Bu, savaş tarihinin en zorlu yürüyüşlerinden biridir. Birkaç gün sonra askerlerine dinlenmek için zaman vermeden, kendi ordusunun iki katı kadar büyük bir orduyu Boyacâ’da yendi ve böylece Yeni Granada İspanyol egemenliğinden kurtulmuş oldu. “Kurtarıcı” sonradan Granada’yı Kolombiya Cumhuriyeti adı altında Venezuela ile birleştirdi ve ilk cumhurbaşkanı seçildi.
1822 yılında Quito, yani bugünkü Ekvador kurtarıldı ve bir sonraki yıl Simon Bolívar Peru’ya geçerek İspanyollar’ı gene kesin bir yenilgiye uğrattıktan sonra hem Kolombiya’nın hem de Peru’nun yöneticisi oldu. Kralcı güçlerin denetimi altında olan Yukarı Peru da kurtarıldıktan sonra, buraya Simon Bolívar’ın onuruna Bolivya adı verildi. Bir süre sonra Venezuela’da karışıklık çıktı. Başkanlık sarayına giren bir grup 1828 yılında Bolivar’ı öldürmek istedi. 1829 yılında Venezuela, Kolombiya Cumhuriyeti’nden ayrıldığını ilan etti. Bolivar, kurtarılan ülkelerin ordularını ve donanmalarını birleştirerek bir uluslar birliğine katılmaları için çok çalıştıysa da aradığı desteği bulamadı.
1830 yılında Güney Amerika’nın artık yönetilemeyecek bir duruma geldiğini gören Simon Bolivar siyasetten çekilmeye karar verdi. Başkanlık görevinden ayrılarak Avrupa’ya geçmek istediyse de yolculuk için yeterli parayı bulamadı. Bu sırada arkadaşı General Antonio José de Sucre’nin Venezuela’da öldürülmesi ona çok acı verdi. 17 Aralık 1830 yılında 47 yaşında iken Kolombiya’da, Santa Marta yakınında veremden öldü.