Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş Türk dermatoloji uzmanı ve bilim insanıdır. Ünlü Türk doktor Hulusi Behçet, bugün bütün dünyada onun adıyla anılan bir hastalığı ilk tanımlayan kişidir.
Hulusi Behçet, 1910 yılında Askeri Tıbbiye’yi bitirdikten sonra Gülhane Askeri Hastanesi’nde deri hastalıkları konusunda uzmanlaştı ve bu ilk yıllarda araştırmalarını özellikle frengi üzerinde yoğunlaştırdı. Bir bakteriden ileri gelen frengi cinsel yolla bulaşan (zührevi) bir hastalıktır. Türkiye’de frenginin önlenmesinde Hulusi Behçet’in ve hocası Eşref Ruşen’in büyük katkıları olmuştur. Daha sonra çeşitli askeri hastanelerde çalışan Hulusi Behçet, iki yıl kadar da Budapeşte ve Berlin’deki bazı hastanelerin deri hastalıkları ve frengi kliniklerinde gönüllü asistanlık yaptı. Türkiye’ye dönünce, 1923 yılında İstanbul’daki Zührevi Hastalıklar Hastanesi’nin, ertesi yıl da Gureba Hastanesi’nin başhekimliğine atandı. 1933 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde deri hastalıkları ve frengi profesörlüğüne getirilen Hulusi Behçet ölünceye kadar bu görevi sürdürdü.
Bazı hastalıklar, o hastalığın nedenini ve belirtilerini ilk kez tanımlayan doktorun adıyla anılır. 1947’de Cenevre’de toplanan uluslararası bir tıp kongresinde Hulusi Behçet’in adıyla anılması kararlaştırılan “Behçet hastalığı” da bunlardan biridir. Daha çok Akdeniz ülkelerinde görülen bu hastalığın başlıca belirtileri ağızda ve cinsel organların çevresinde çıkan yaralar (aft), gözün damar ve ağtabakasında iltihaplanma, derideki kızarıklık ve kabartılar, damar ve sinir bozukluklarıdır. Daha önce doktorlar bu belirtileri başka başka hastalıklara bağlamış, tek bir hastalığın ortak belirtileri olarak görmemişlerdi. Uzun yıllar bu konuyu araştıran Hulusi Behçet, karşılaştığı birçok hastada bu belirtilerin hep birlikte ortaya çıktığını saptayarak, bunun bir virüsten kaynaklanan ayrı bir hastalık olduğunu belirledi. Henüz virüsü tanımlamadığı için özgün tedavisi olmayan bu kronik hastalık genellikle körlük ve ölümle sonuçlanır.
Şark çıbanı (Halep çıbanı), arpa uyuzu gibi deri hastalıkları konusunda da pek çok çalışması olan Hulusi Behçet’e, frengi savaşındaki ve Behçet hastalığının tanımlanmasındaki katkıları nedeniyle ölümünden sonra, 1975 yılında TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) hizmet ödülü verilmiştir.
Tüm dünyaya tanıttığı Behçet Hastalığı sayesinde tanınan Hulusi Behçet, bunun dışında 196 kalıcı eser bıraktı. Bunlardan en önemlileri olarak “Frengi Dersleri”(1936) ve “Klinik ve Pratikte Frengi Teşhisi ve Benzeri Deri Hastalıkları”(1940) adlı iki eserini sayabiliriz. Ortaya koyduğu tüm bu çalışmalarla çağa damgasını vuran Türk bilim adamı, 8 Mart 1948 yılında İstanbul’da vefat etti.