Ahmet Yesevi ya da Ata Yesevi, 1093 yılında bugün Kazakistan’ın Çimkent şehri yakınlarında yer alan Sayram kasabasında dünyaya gelmiş, tarihte bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı ve şairidir. Yesevilik adı verilen tasavvufi akımının önderi Ahmet Yesevi’nin tam adı Ahmed bin İbrahim bin İlyas Yesevi’dir.
Ahmet Yesevi’nin ailesi, doğum tarihi, doğum yeri, öğrenimi üzerine hiçbir kesin belge ve bilgi yoktur; yaşamı konusunda çeşitli menkıbeler doğmuştur. Genel ve yaygın inanış Buhara’da bulunduğu, zamanın bilgin ve mutasavvıflarından Yusuf Hemedani’nin çevresinde yetiştiği, onun halifelerinden biri olarak Yesi’ye yerleştiği, görüş ve inançlarını, Yeseviye adıyla bilinen tarikatının ilkelerini yaymaya çalıştığı, Hz Muhammed (sav)’in ölüm yaşı olan 63’ünden sonra çileye çekildiği yolundadır. Mezarına Timur’un yaptırdığı türbe, kutsal bir ziyaret yeri olarak değerlendirilir. Bulunduğu çevreye tasavvuf inancıyla birlikte din ilkelerini de yaymakla uğraşmış olan Ahmet Yesevi’nin bu amaçla yazdığı hikmet denilen sade dilli, hece vezinli dörtlükler uzun süre Maveraünnehir, Azerbaycan ve Anadolu’da yayılmış, onu izleyenlerce çoğaltılmış, adına bağlanan eser olan Divan-ı Hikmeti oluşturmuştur.
Divan-ı Hikmet, Ahmet Yesevi’nin adına bağlanan, tasavvuf konusunda, hece ölçüsü ve halk edebiyatı nazım biçimleriyle Türkçe yazılmış dörtlüklerden oluşan şiir kitabı. Şiirlerin tümünün Yesevi’nin olmadığı, şeyhlerine duydukları saygıyla adlarını anmadan şiir söyleyen Yesevi dervişlerinin ürünleriyle beslediği kesindir. 17. yüzyıldan daha gerilere tarihlenen yazmalar (henüz) ele geçmemiştir. Arada aruzla yazılmış bazı örnekler de vardır. 1878’den sonra birkaç kez basıldığı gibi dil ve tarihsel özellikleri üzerindeki bilimsel araştırmalar da sürmektedir. Hikmetler, Anadolu’da gelişen dinsel tasavvuf edebiyatında ilahiye dönüşerek yaşamışlardır.
Ahmet Yesevi, 1166 yılında 73 yaşında iken Kazakistan’da vefat etmiştir.
Ahmet Yesevi Eserleri
– Divan-ı Hikmet
– Fakrname
– Risale der Adab-ı Tarikat
– Risale der Makamat-ı Erba’in
Ahmet Yesevi Hayatı
HİKMET
Ol Kadirim kudret birlen nazar kıldı
Hurrem bolup yir astıga kirdim muna
Garip bendeng bu dünyadan güzer kıldı
Mahrem bolup yir astıga kirdim muna
Zâkir bolup, şâkir bolup Hak’nı taptım
Şiyda bolup, rüsva bolup candın öttim
Andın songra vahdet meydin katre tattım
Hemdem bolup yir astıga kirdim muna
Altmış üçke yaşım yitti bir künçe yok
Vâ-dirigâ, Hak’nı tapmay könglüm sınuk
Yir üstide, sultân min tip, boldum uluk
Pür gam bolup yir astıga kirdim muna
Başım tofrak, cismin tofrak, özim tofrak
Köydüm yandım, bola’Imadım hergiz afak Hak vaslıga yiter min tip ruhum müştak
Şemnem bölüp yir astığa kirdim mene
Günümüz Türkçesiyle;
Benim Tanrım Kudret ile bir baktı
Mesut olup yer altına girdim işte
Garip kulun bu dünyadan geçti gitti
Sırdaş olup yer altına girdim işte.
Zikrederek, şükrederek Hakk’ı buldum
Âşık olup, kınanarak candan geçtim
Ondan sonra ‘teklik’ içkisinden bir damla tatdım.
Peygamber’e yoldaş olup yer altına girdim işte.
Yaşım altmış üçe yetti, bir gün yaşamamış gibiyim
Ah yazık! Tanrı’ya varmayan gönlüm kırık
Yeryüzünde ‘sultanım’ diye ululanırken
Gamla dolup yer altına girdim işte.
Başım toprak, cismim toprak, özüm toprak
Yandım yakıldım da yine tertemiz olamadım
Tanrı’ya kavuşacağım diyen ruhum özlem içinde
Şebnem olup yer altına girdim işte.