Siraküze Kralı Hiero, kendisine altından bir taç yaptırmıştı. Fakat tacı eline alınca kuyumcunun altına başka madenler de karıştırmış olmasından şüphelendi. O yıllarda onu bu şüphesinden kurtarabilecek büyük bir bilgin ve mucit Siraküze’de yaşamaktaydı. Bu bilgin Arşimet‘ti.
Kral Hiero ile görüşen Arşimet, bu bilmeceyi nasıl çözebileceğini düşünmeye başladı. O gün hamama gitti ama yıkanırken kafası bu işle uğraşıyordu. Bir ara kolunu su dolu banyoya daldırınca suların nasıl taştığına dikkat etti. “Buldum, buldum” diye bağırarak hamamdan yarı çıplak dışarı fırladı.
Arşimet hamamda şu ilkeyi bulmuştu: “Bir sıvıya batırılan her cisim, kendi ağırlığı kadar taşırır.” “Bir sıvıya batırılan her cisim, kapladığı yeri dolduracak suyun ağırlığı kadar kendi ağırlığından kaybeder.”
Bu gerçeklerden hareket ederek şu sonuçları da çıkardı;
“Bir cismin ağırlığı yer değiştirdiği sıvının ağırlığından fazla ise o cisim dibe batar. Ağırlığı, yer değiştirdiği sıvının ağırlığına eşitse suyun içinde kalır. Ağırlığı, yer değiştirdiği sıvının ağırlığından hafifse suyun yüzünde kalır, yani yüzer
Arjimet, daha sonra bu ilkelere dayanarak saf altının taşırdığı suyun ne kadar olduğunu ölçtü. Kralın tacını suya batırdığı zaman ise taşan suyun farklı olduğunu gördü. Hilesi ortaya çıkan kuyumcu cezalandırıldı.
Arşimet’in ortaya koyduğu bu ilkeler sonraları deniz araçlarının yapılışında temel İlkeler oldu. Ama bunlar, onun keşiflerinin ve İcatlarının ancak bir kısmıydı.
Arşimet Milâttan 287 yıl önce doğmuş, İskenderiye’de okumuş, büyük matematikçi öklid’in öğrencisi olmuş, matematik, geometri, astronomi ve mekanik alanlarında devamlı çalışmalar yapmıştı. Kum saatini geliştirmiş, kaldıraçlar, burgular gibi pratik araçlar ortaya koymuştu. Mekanik alanındaki keşifleri ve pratik icatları çoktu. Büyük gemileri ipler ve makaralarla kolayca kıyıya çekmenin yolunu buldu. Yine makaralar ve kaldıraçlarla büyük gemileri havaya kaldırabildi. Romalılar Siraküze şehrini kuşattıkları zaman onların gemilerini bu yolla havaya kaldırtan, sonra da parçalatan oydu. Arşimet ise bu pratik icatlarından çok, bilimsel kanunları bulmaya önem veriyordu. Çemberlerin ölçülmesi, ışığın kırılışı, küre, silindir ve paralellerle İlgili temel ilkeler hep onun eseridir.
Romalılar “Bana bir kaldıraç ve onu dayıyacak bir yer verin, Dünyayı yerinden oynatayım” diyen bu bilgin ve mucitten çok korkuyorlardı. Siraküze şehrini almak için yaptıkları her teşebbüs Arşimet’in pratik icatları olan kaldıraçlar, mancınıklar, makineler sayesinde önlenmişti. Ama Milâttan sonra 212 yılında yaptıkları hücum sırasında Siraküzeliler gafil avlandılar. Şehir düştü. Romalı kumandan Marsellüs, ünilnü çok işittiği Arşimet’le tanışmak istiyordu. Onun hemen kendisine getirilmesini istedi. Romalı bir er büyük bilgin ve mucidi yere birtakım şekiller çizer ve düşünürken buldu. Onu götürmek istedi. Ama problemine dalmış olan Arşimet gitmek istemeyince, aldığı emri mutlaka yerine getirmek isteyen Romalı er onu zorla götürmeye kalkıştı. Başaramayınca da kılıcını çekip öldürdü.