Robert Falcon Scott, 6 Haziran 1868 yılında Plymouth, İngiltere’de dünyaya gelmiş, tanınmış bir İngiliz kutup kaşifidir. Babası John Edward, annesi Hannah’tır.
İngiliz donanmasının en başarılı kaptanlarından biri olan Scott, 1904 yılında Güney Kutbuna bir keşif gezisi yapmış ve kutba 700 kilometre kadar yaklaşmıştı. 1911 yılında kutbu keşfetmek amacıyla yolculuğa başladığı sırada 43 yaşındaydı. 1 Kasım 1911’de yedi arkadaşıyla beraber Antarktika kıyılarından kutba doğru ilerledi. Fakat yolda kar fırtınalarına tutuldular. Beklemelerine rağmen bu fırtınalar dinmediği için üç kişinin geri dönmesine, beş kişinin ilerlemesine karar verdiler. Böylece yiyecek stoklarını biraz daha idare edebileceklerdi. Yılbaşını aynı sıkıntılarla geçirdiler. 1912 yılı 17 Ocak günü kutba ulaştılar. Fakat soğuk, açlık fırtınalarından sonra onları daha üzücü bir olay bekliyordu. Norveçli Amundsen Güney Kutbuna kendilerinden önce varmıştı. Kutup noktasında kurdukları çadır ve tepesinde dalgalanan Norveç bayrağı buraya ilk ayak basma şerefinin onlara ait olduğunu anlatıyordu.
Hayal kırıklığına uğrayan Scott ve üç arkadaşı geri döndüler. Gemilerine varmaları için 1500 kilometreye yakın yol almaları gerekiyordu. Ama, yiyecekleri çok azalmış, fırtınalar dinmemiş, en kötüsü moralleri bozulmuştu. Köpekleri hastalanmış, birer birer ölmüştü. Şimdi yiyecek, yakacak, ilâç bulunan kızakları kendileri çekiyorlardı. Fırtına, tipi yüzünden günde ancak 10 kilometre kadar gidebiliyorlardı. Bu durumda aylarca yürümeleri gerekiyordu.
Scott’un arkadaşlarından Evans, bu yolculuğun ilk kurbanı oldu. Yüzü ve elleri soğuktan çürümüştü. Yürürken düşüp öldü. Scott, Oates, Wilson, Bowers moralleri daha da bozulmuş olarak yola devam ettiler. Oates de hastalanmıştı. Arkadaşlarına yük olmak istemedi. Bir sabah, onun doğum günü olan sabah, çadırdan çıkıp uzaklaştı. Buzlar arasında can verdi. Scott ve iki arkadaşı onu bulamadılar, arkadaşlarının neden uzaklaştığını anlamıyarak üzüldüler. Oates, yürüyüşlerine engel olmamak ve onları kurtarmak istemişti. Ne çare, fırtına daha da şiddetlenmiş, Scott, iki arkadaşı ile çadır kurup içine sığınmak zorunda kalmıştı. Bir daha da bu çadırdan çıkamadılar. Yiyecekleri, yakacakları bitmiş, dışarı çıkıp yürüyecek güçleri kalmamıştı. (29 Mart 1912) Sekiz ay sonra Güney Kutbuna gelen bir keşif heyeti Scott ve iki arkadaşının ça dırlarını ve içinde onların donmuş cesetlerini buldu. Üç kutup kurbanını oraya gömdüler. Kıymetli eşyalarını ve bu arada en önemli belgeler olan Scott’un mektuplarını alarak döndüler. Ölmekte olan büyük bir kâşif, donmuş parmaklarıyla yazdığı eşsiz mektuplarında İn sanlığa sesleniyordu;
“Talihsizdik. Ama pişman değiliz. İnsanlar güçlerini iyi amaçlara harcamalıdır.”