Hoca Ahmed Fakih ya da Sultan Hoca Fakih adları ile bilinen Ahmed Fakih doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1221 yılında vefat ettiği sanılıp, 13. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan tasavvuf şairidir.
Ahmed Fakih, Anadolu Türkçesinin ilk eserlerini verenlerden biridir. Horasan’dan Konya’ya geldiği, Mevlâna’nın babası Bahaettin Veled’in öğrencisi olduğu, medrese öğrenimiyle birlikte tasavvuf yolunda da ilerlediği, Hacca gidip döndüğü, İslâm hukuku (fıkıh) ile ilgilendiği için Fakih diye adlandırıldığı, Mevlevi-Bektaşi geleneğini sürdüren Menakıpnâmelerdeki söylentiler arasındadır. Onun olduğuna inanılan Konya’daki türbede ölüm tarihi 1221 (Hicri 618) diye gösterildiği halde Bahaettin Veled’in ölümünden (1230) sonra da yaşadığına inanan eğilimler vardır. Elde bulunan iki eserinden biri 1926’da Fuat Köprülü’nün bulduğu, Mecdut Mansuroğlu’nun inceleyerek yayımladığı (1956) Çarhnâme adlı 88 bey itlik kasidesidir. Ölümlü bir dünya için gerekli ahlak kurallarının açıklandığı bu tasavvufi eserden başka Kitab-ı Evsaf-ı Mesâcid’iş-Şerife (Kutsal Mescidlerin Niteliklerini Anlatan Kitap) adlı eseri 1974 yılında Prof. Hasibe Mazıoğlu tarafından bulunup yayımlandı. Bu 400 beyitlik mesnevi, Ahmet Fakih’in gezip dolaştığı İslâm kentlerinin kutsal sayıları ünlü ziyaret yerlerini aruzla anlatır.
Ahmet Fakih edebi kişiliği maddeler halinde
• Horasan’dan Anadolu’ya ( Konya ) göç eden erenler arasındadır.
• Fuad Köprülü, Ahmed Fakîh’i ilk kez “Türk Yurdu” adlı mecmuâsında ele almıştır. Bu, Ahmed Fakîh hakkında yararlanabileceğimiz önemli bir kaynaktır.
• Anadolu’da yazılmış olan eski Velâyet-nâmeler ve Menâkıb-nâmelerde de adına sıkça rastladığımız bir şairdir ve bu eserlerde de adından övgüyle bahsedilmektedir.
• Fıkıh ilmiyle uğraştığı ve Mevlânâ’nın babası Bahâaddin Veled’den fıkıh dersi almasından dolayı ismi Ahmed Fakîh olmuştur.
• Eflâkî’nin “Menâkıbü’l- ârifîn” adlı eserinde ve Hacı Bektaş Velî Menâkıb-nâmelerinde O’nun isminden övgüyle bahsedilmiştir.
• Ahmed Fakîh’in isminin zikredildiği diğer önemli eserler arasında:
– Seyyîd-i Hârun-ı Velî’nin Menâkıb-nâmesi
– Kirdeci Ali’nin “Kesikbaş Destânı” adlı eseri ve bir de
– Şeyh Evhâüddin Kirmânî’nin Menâkıb-nâmesi’ni saymak mümkündür.
• Rivâyetlere göre, Ahmed Fakîh daha küçük yaşlardayken, Mevlânâ O’nu yolda gördüğü zaman “ilmin denizi” geliyor diye kendisine atıfta bulunurmuş. Bu da Mevlânâ’nın bir kerâmeti olarak nitelendirilmektedir.
• Tarihte Ahmed Fakîh adında birden fazla şair olabileceği yönündeki ilk iddiâları ortaya atan isim ise Abdûlbâkî Gölpınarlı’dır. Osman Fikri Sertkaya ise tarihte Ahmed Fakîh adında beş tane daha şair; hattâ bu şairlerden birinin adının ise Sulı Fakîh olduğu inancındadır. Tabî bu görüşlerin hepsi birer iddiâdan ibârettir.
• Semih Tezcan, O’nun 1350’li yıllarda yaşadığını iddiâ etmektedir. Bu görüş de Ahmed Fakîh’in XIII. yüzyıl şairlerinden olduğu yargısını tehlikeye sokmaktadır. Ölüm tarihi ile ilgili ise farklı görüşler vardır.
• Ahmed Fakîh hayatının bir bölümünde Hac ziyaretinde bulunmuş; Medîne, Kudüs ve Şam gibi dönemin önemli şehirlerini yakından tanıma fırsatını bulmuştur.
• Ahmed Fakîh bizim için önem teşkil eden iki önemli eseri vardır. Bunlar; Çarh-nâme ve Kitâb-ı Evsâf-ı Mesâcîdi’ş -Şerife’dir.
Ahmet Fakih Eserleri
Çarhname (Felek Kitabı)
Anadolu Türkçesinin bugünkü bilgimizle en eski ürünü sayılır. 1926’da Prof. Mehmet Fuat Köprülü tarafından varlığı ilk kez açıklandı.Aruzun mefâilün feûlün vezniyle ve kaside biçiminde (AA BC CA..) yazılmış bu 88 beyitlik eser, dinsel-eğitsel amaçlı, tasavvuf düşüncesi de taşıyan ahlakçı bir şiirdir. Geçici dünyanın basit zevklerine kapılmamayı, gönlü yüceltme gereğini, öteki dünyanın sınavlarına hazırlıklı bulunmayı öğütler. 1956 yılında Prof. Mecdut Mansuroğlu tarafından işlenerek yayımlandı.
Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe
Mesnevi nazım şekliye yazılmış bir eserdir. Hacca gittiğinde gezip gördüğü Şam, Kudüs, Mekke, Medine ile orada ziyaret ettiği mukaddes yerleri anlatmaktadır. Kudüs’te iki ay kalan şair, eserin sonuna “Kudüs methiyeleri”ni eklemiştir.