Yüz, yüzden utanır
* Bir aracı vasıtasıyla değil de, insanlar karşı karşıya gelince daha kolay uzlaşırlar. Çünkü böyle bir durumda herkes niyetini açıkça ortaya koyacak, isteyeceğini doğrudan isteyecek ve bir şeyini gizleyemeyecektir.
* Bir kimseden bir istekte bulunacaksak, bunu doğrudan doğruya kendimiz söylemeliyiz. Böylesi daha etkili olur. Birini aracı koyarsak bu denli etkili olmaz.
* Bir kimse, kendisine karşı saygı gösteren kişiden yapmasını isteyeceği şeyi, doğrudandoğruya kendisi söylerse daha etkili olur. Başkasıyla haber yollayarak isterse o kadar etkiliolmaz.
* İnsanlar yüz yüze olmadıkları zaman birbirleri hakkında her türlü sözü söyleyebilirler, buyruklarda ve isteklerde bulunabilirler. Ama yüz yüze geldiklerinde bunları hiçbiri o kadar kolay değildir. Çünkü yüz yüze olmak daha ciddi ve etkili olmak demektir.
Bağa gir izin olsun yemeye yüzün olsun
Yapılması gereken bir iş için para, emek harcar, gayret gösterirsen iş bittiğinde ortaya çıkan nimetlerden gönül rahatlığıyla faydalanırsın.
Geldik yüze, çıktık düzeni
Kasımdan sonraki yüzüncü gün (15 Şubat) gelince kış mevsiminin en soğuk günleri geride kalır. Havalar artık yavaş yavaş ısınmaya başlar.
Kefen alacak adam, yüzünden belli olur
Bir insanın ne yapacağı, nasıl bir eylem gerçekleştireceği, davranışlarından, hal ve hareketlerinden anlaşılır.
Civcivde gözün, et yemeye yüzün olsun
Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı göstermeli; gerekli harcamalardan kaçmamalı, o şeye iyi bakmalıdır. Aksi takdirde o şeyden yararlanmaya yüzü ve imkanı olmaz.
Ölümün yüzü soğuktur
Kişiler veya topluluklar arasına ölüm girdiğinde sevgi de, düşmanlık da sıcaklığını yitirir.
Hesabı pak olanın, yüzü ak olur
Doğruluktan, dürüstlükten şaşmayan, yasa dışı yollara sapmayanı kimse karalamayız.
Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
Hoşa giden, güzel bir ürün, iyi araç-gereç kullanılarak elde edilir. Bundan da iş yapana övünme payı çıkar.
Ekşi yüzlünün balı acı olur
İstemeden iyilik yapan kişi karşısındakini de hoşnut edemez.
Koyunu yüze yetir, el onu bine yetirir
Toplumda olaylar anlatılırken sürekli abartılarak anlatılır. Senin yüz koyunun olsa dedikodularla bu sayı bini bulur.
Dost, dostun ayıbını yüzüne söylerse
Gerçek dost, kusurlarımızı arkamızdan söylemez. Yüzümüze karşı söyleyerek bizi uyarır. Bu uyarı, kusurlarımızı düzeltmemizi sağlar. Bu sebeple kusurlardan kurtulmak için bu sözlere değer vermek, bu sözlerden olumsuz sonuçlar çıkarmamak gerekir.
Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor demiş
Arsız insan kişiliğini, saygınlığını, utanma duygusunu yitirmiş insandır. Dolayısıyla o ne kadar ağır hareket görse, söz işitse yine de aldırış etmez; pişkinliğe vurup iyi bile karşılar.
Bakacağın yüze sıçma, sıçacağın yüze bakma
* Zamanla ilişki kurabileceğin kişi ile arayı büsbütün bozma. Karaktersizliği, kötülüğü herkes tarafından bilinen bir kişiyle de ilişki kurmamaya çalış.
* İnsanlarla ilişki kurarken ölçülü davranmalı. Yüz yüze geleceğin kimseleri kırmamalı, ilişkiyi keseceğin kimse ile de bir daha görüşmemeli.
* İnsanları kırarken ya da onlara hakaret ederken onların yüzüne bakıp bakmayacağımızı düşünmeliyiz. Tekrar yüz yüze geleceğimiz insanlara ağır sözler söylememeliyiz. Eğer ağır sözler söyleyebileceğimiz bir insansa baştan önlem alıp çok fazla samimi olmamak gerekir.
Astar bol olmayınca yüze gelmez
* Bir iş için gerekli olan şeyleri birebir hesaplayarak değil, ölçüyü biraz daha geniş tutarak ayarlamalıyız. Çünkü çeşitli nedenlerle gerçek ölçüden daha çok harcama yapmayı gerektiren durumlar olabilir.
* Bir iş yapmak için gerekli olan şeyleri santimi santimine hesaplayarak değil, ölçüyü birazgeniş tutarak hazırlayınız. Çünkü türlü etkenler, gerçek ölçüden daha çok harcama yapmanızı gerektirebilir. Yani Bir iş yapmak için gerekli olan şeyler, ölçü biraz geniş tutularak hazırlanmalıdır anlamında kullanılan bir söz.
Yüzü güzel olanın huyuda güzeldir
* Çoğunlukla kabul edilir ki, yüzü güzel olanın içi de güzeldir. Bu bakımdan insanın yüzü, içinin aynası olarak görülür. Eğer bir insanın yüzü hiç gülmez, asık suratlı olmaya devam ederse, o insanın katı yürekli, hoşgörüsüz, içinin de kötülükle dolu olduğuna hükmedilir. Eğer kişi güler yüzlüyse bu takdirde hoşgörülü, samimî, iyi yürekli, içten, duygulu, yumuşak huylu ve temiz olduğuna karar verilir. O hâlde denebilir ki, yüzü güzel görünen kişinin huyu da güzeldir.
* Yüz, için aynasıdır. Temiz çehre ve yüz güzelliği; hoşgörülü, iyi niyetli, uyuşma taraftarı, temiz yaratılışlı insanlarda bulunur. Bundan dolayı peygamberimiz Hz. Muhammed “sizin hayırlınız güzel çehreli olanınızdır” buyurmuştur. Bunun gibi, içinde kötülük yatan kimsenin bu duygularıda yüzüne vurur, kendisini çirkinleştirir. Bundan dolayı yüzünü güzel bulduğumuz kimsenin huyununda güzel olduğu hemen anlaşılır.
* İnsanın aklından geçenler genellikle yüzlerine vurur. Yüz bir ayna gibi beyindekileri gösterir. İyi ve güzel şeyler düşünenlerin yüzü de güzel ve aydınlık olur. Kötü ve çirkin düşünceler taşıyanların yüzü de çirkin ve karanlık olur.
* İnsanın yüzü, içinin aynasıdır. Güler yüz her zaman güzeldir: Hoşgörülü, iyi niyetli, uyuşma eğilimli, temiz yürekli kişilerde bulunur. İçinde kötülük yatan kişinin duyguları da yüzüne vurur, kendisini çirkinleştirir. Bundan dolayı yüzünü güzel bulduğumuz kimsenin, anlarız ki huyu da güzeldir.
Yerdeki yüze basılmaz
* Ağırbaşlı, nazik, alçakgönüllü, ilişkilerinde ılımlı kimselere kimse hor gözle bakmaz; onları hırpalamaz, ezmeye çalışmaz. Bunun yanında felâkete uğramış, yenik düşmüş, muhtaç kimselere de merhametli davranılır.
* İnsanın kendini, haddini bilmesi kadar büyük erdem yoktur. Bundan dolayı alçakgönüllü olanları kimse hor görmez, tepelemez. Herkes onları korur.
Bağa bak üzüm olsun yemeye yüzün olsun
* Bir bağın bağ olması için gereken bakım gösterilmelidir. Üzümler zamanında budanmalı, gübrelenmeli, çapalanmalı ve sulanmalıdır. Bu yapılmazsa o bağdan istenilen üzüm alınamaz. Bu da bize gösteriyor ki emekle üzüm arasında sıkı bir ilişki var. Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı göstermeli; gerekli harcamalardan kaçmamalı, o şeye iyi bakmalıdır. Aksi takdirde o şeyden yararlanmaya yüzü olmaz.
* Kişi, verim beklediği şeyden istediğini alabilmek için gereken harcamalardan kaçınmamalıdır. Yoksa ne yüzle tam verim bekleyebilir?
* İnsanın bir işe yada girişime katkıda bulunması, elde edilecek olumlu sonuçlardan istifade etmesine bir gerekçe oluşturur. İnsanı, kendi emeği geçmeyen şeylerden istifade etmekten utanma duygusu alıkoymalıdır. Bir kimse, verim beklediği şeyden istediğini alabilmek için gereken harcamalardan kaçınmamalıdır. Yoksa hangi yüzle tam verim bekleyebilir?
Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz
* Emeksiz, çabasız verim düşünülemez. Tarlasını gerektiği gibi sürmeyen, işleyip çapalamayan, gübresini zamanında vermeyen, sulayıp yabancı otlardan temizlemeyen kişinin tarladan ürün beklemeye hakkı yoktur.
* Tarlasına hiç uğramayan, onu sürmeyen, çapalamayan, gübrelemeyen kimse ondan ürün bekleyemez. Tarlasını zamanında sürüp ekmeyen, gereken diğer işleri yapmayan kişi tarlasından iyi bir ürün alamaz.
Rüzgara karşı tüküren kendi yüzüne tükürür
* Kendi gücünün üstünde bir güç ile uğraşmak isteyen kimseler sonunda kendileri ziyanlı çıkarlar.
* İnsan, kendi gücünü ve olanaklarını iyi bilmeli, altından kalkamayacağı işlere bulaşmamalıdır. Kendi gücünden daha büyük bir güce karşı koyan kimse, kendini yıpratmaktan başka bir sonuç alamaz.
Ramazanda yalan söyleyenin yüzü bayramda kara olur
* Hayatta her zaman doğru olmalı, doğru davranılmalıdır. Yalan söylemek, belki bir zaman için etrafımızdaki kandırmamıza neden olur. Ama gelişen olaylar, söylenen yalanı bir gün mutlak surette açığa çıkartır.
* Hiçbir şey uzun süre gizli kalamaz. Bir sözün yalan olduğu, bir ödevin yapılmadığı, bir süre sonra gerçekleşen olaylarla anlaşılır. O zaman yalan söyleyen, yada görevini yapmamış kimse, utancından hiç kimsenin yüzüne bakamaz olur. Ramazan ayında oruç tutmayan kimse, bu ibadeti yerine getirenlerin hakettikleri bayramda bir eziklik, bir burukluk hisseder.
Paranın yüzü sıcaktır
* Para çekicidir ve öyle kolayca geri çevrilemez. Çünkü paranın gücü, pek çok maddî sorunu halleder. Bu sebeple insanlar parayı görünce gevşer, ona kavuşma isteği duyar, kendisinden istenen işi de kolayca yapma eğilimi gösterir.
* Paraya karşı insanların az çok zaafı vardır. Parayı gören kimse onun çekiciliğine kapılır ve kendisinden para karşılığında beklenen işi yapmakta kolaylık gösterir.
İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü kara
* Birinden bir şey isteyen biraz utanır ama isteği yerine getirmeyen daha çok utanması gerekir. Darda kalanın, ihtiyacı olanın, bir şeyi başkasından istemesinde utanılacak bir yan yoktur.
* Birisinden bir şey istemek zorunda kalan kimse utanır. Ama onun yüzsuyu dökmesine karşı istediğini vermeyenin daha çok utanması gerekir.
* Yardım isteyenin isteğini geri çevirmemeliyiz. İnsanlar her zaman birbirlerinin yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu onların bir toplumda birlikte yaşamalarının bir sonucudur. Yardım, kişinin gücünün yeterli olmadığı durumlarda yapılan bir eylemdir. Kendi güçsüzlüğünü kabul ederek bizden yardım istemeye gelen kişi, kendisinden, kendi onurundan fedakârlıkta bulunarak gelir. Öylesinin istediği yardımı gücümüz yetiyorsa mutlaka karşılamalıyız. Kendimizi onun yerine koymalı, yapacağımız yardımı da onun insanlık onurunu koruyarak yapmalıyız. Yardım edecek durumda olup da yardım etmemek utanç verici bir davranıştır. İnsanlığa yakışmaz.
El eli yıkar iki el de yüzü yıkar
* Toplu yaşama biçimi herkese bir görev yükler. Bu görevlerin yapılması bir yandan düzeni sağlar, bir yandan da sıkıntıların ortadan kalkmasını. Dolayısıyla karşılıklı yardımlaşma esasına dayalı bu görev iyilikleri çoğaltır, toplumu güçlü kılar.
* İyilikten anlayan kimseye bir yardımımız dokunursa, bu kişi bizim iyiliğimizin altında kalmaz. Bizden aldığı güç ve imkanla, daha fazla yardım etmek arzusuyla dolar ve bunu yapar.
Dost yüzünden düşman gözünden belli olur
* Yanımızdaki insan dostumuz ise yüzünde tebesssüm ve mutluluk vardır, bunu hissederiz. Düşmanımız ise bize kötü gözle baktığı için onu da nefret dolu bakışlarından anlayabiliriz.
* Dost, güler yüzle, sevgiyle bakar. Düşman içinden kötülük geçirdiğinden bakışlarıyla anlaşılabilir.
Bıçağı kestiren kendi yüzü suyu insanı sevdiren kendi huyu
* İyi su verilmiş çelikten yapılan, ustalıkla bilenen bıçak dayanıklı ve keskin olur; bu da onun değerini artırır. Kişileri değerli, sevimli kılan da huy güzelliğidir. Geçimsiz, huysuz kimseler toplumca sevilmezler.
* Bir kimsenin, bir şeyin değeri, kendisinde aranan özel nitelikte artar: Kişi, huyu güzel olursa sevilir. Bıçak, çeliğine iyi su verilmiş olursa keskinleşme yeteneği kazanır.
* İnsan, huyu güzel olursa sevilir. Bıçak çeliğine iyi su verilmişse keskin ve güzel olur. Bir aletin değeri, kendisinde aranan özel nitelikte artar. Bıçak çeliğine iyi su verilmişse keskinleşme özelliği kazanır. Bunun gibi insan da huyu güzel olursa sevilir.
Ar gözden, kâr yüzden anlaşılır
* Bir insanın karakterini ve o an içinde bulunduğu duygusal halini anlamak için, yüzüne, hal ve hareketlerine bakmamız bize az çok bilgi verir.
* İyi niyet insanın yüzünden ve gözünde bile anlaşılır.
Ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez
* Anlayışı kıt, beceriksiz, yüzsüz ve yılışık, çıkarcı kimselere gereksiz yere yakınlık gösterilmemelidir. Yoksa bu yakınlığı kötüye kullanabilir. Yerli yersiz karşınıza çıkıp sizi rahatsız ve huzursuz edebilir. Bu gibi kimselerle kurulacak ilişkilerde dikkatli olunmalıdır.
* Ahmağa yüz versinler, bunu fırsat bilerek sizi durmadan meşgul eder, rahatsız eder. Dilenciye söz verirseniz, ikide bir karşınıza dikilip size bunu hatırlatır, dolayısıyla sürekli başınızı ağrıtır.
Ağız yer, yüz utanır
* İkram kabul eden, armağan alan kişi, bunları kendisine sunan kimsenin istediğini yerine getirme zorunluluğunu duyar; bir borçluluk duygusuyla bu isteği reddetmeye utanır, istemese de işi yapar.
* Armağan alan kişi, armağanı verenin dileğini yerine getirmemeye utanır; işini yapar.
* Birinden hediye alan insan, hediye veren kişiye karşı kendini borçlu sanır. Armağan veren kimsenin dileğini yerine getirmezlik etmez, onun işini görmeyi kendine görev bilir.
Aç tokun yüzüne bakmakla doymaz
* İnsan ihtiyaç duyduğu, sürekli yokluğunu çektiği şeyleri varlıklı kimselerde görmekle onlara sahip olmuş sayılmaz. Tatmin olabilmek için onları gerçekten elde etmelidir.
* Kendisi yoksulluk çeken bir kimse zenginlerle düşüp kalkmakla zengin olmaz. Susuz kimsenin uzaktan ırmak seyretmesi susuzluğunu gidermez. İnsan gerçek doyuma ihtiyaç duyduğu şeyleri elde etmekle uğraşır.