Akıllıyı arkada tutma, akılsızı kılavuz etme
* Hangi işte, hangi yönetimde olursa olsun sağlıklı bir sonuca gidilmek isteniyorsa, mutlaka iyi ve doğru düşünenlere, işinin ehli ve akıllı kimselere öncelik verilmelidir; onlar takipçi değil, takip edilenler olmalıdır. Eğer bunun tersi yapılıp akılsız, ahmak, beceriksiz, anlayışı kıt kimselere öncelik verilir, onlar iş başına getirilirse yapılan işten olumlu bir sonuç elde edilemez; elde kalan yalnızca zarar olur.
* Akıllı kimseleri yetki ve beceri gerektirmeyen, sıradan işlerde çalıştırmak doğru değildir. Bu gibilerin aklından istifade edebilmek için, akıllarını kullanabilecekleri işlerde çalıştırılmaları uygun olur. Akıllıları öne geçirmek, yetki ve sorumlulukları onlara vermek gerekir. Akılsız kimseyi kendine rehber edinmek, her türlü olumsuzluğu işin başında kabul etmek anlamına gelir. Böyle insanları akıl gerektiren yerlerde ve işlerde değil, kas ve pazu gücü gerektiren işlerde çalıştırmak aklın gereğidir.
Yiğit arkasından vurulmaz
* Mert olan alçakça yollara baş vurmaz. Düşmanıyla yüz yüze dövüşür, onu arkasından vurmaya çalışmaz.
* Yiğit bir kimsenin yokluğundan faydanılarak arkasından konuşulmaz, dedikodusu yapılmaz, kötülenmez ve iftira atılmaz.
* Bir kişinin zayıf anını kollamak ve bunu fırsat bilerek onu saf dışı etmek gerçek insanın yapacağı bir iş değildir. Bir kimseyi yokluğunda ve savunmasını yapamayacağı bir durumda kötülemeye, yıkmaya çalışmak yiğit kimsenin işi değildir. / Mert olan, yüzyüze dövüşür; arkadan vurmaz.
Padişahın bile arkasından kılıç sallarlar
* Kendisinden çekinilen kimselerin yüzüne karşı bir şey diyemeyenler onu arkasından çekiştirirler, hakkında atıp tutarlar. Çünkü hasmı karşısında değildir, arkasından konuşmak da kolaydır.
* Kendisinden çekinilen kimsenin yüzüne karşı kimse ağız açmaz. Buna karşılık en güçlü kimsenin bile arkasından herkes düşmanlık gösterisinde bulunur.
Ön tekerlek nereye giderse, arka tekerlek de oraya gider
* Bir ailede büyükler nasıl bir yaşam içindelerse çocuklar da benzer bir hayat sürdürürler.
* Aile büyükleri ve yöneticiler nasıl bir yol izlerse çocuklar ve halk da o yolu izlemek durumundadır. Bu bir arabaya bağlı ön teker ve arka teker arasındaki ilişkiye benzer. Büyükler ne yaparsa küçükler de onu yapar.
Erteye kalan, arkaya kalır
* Bir iş zamanında yapılmalı, başka bir zamana bırakılmamalıdır. Yoksa başarılı bir sonuç alınamaz. Geç kalan, sırasını geçiren, erken davranmayan fırsatı kaçırdığı için o şeyden fayda temin edemez.
* İnsan, gündemine aldığı işe biran önce başlamalı ve bitinceye kadar savsaklamadan üzerinde çalışmalıdır. Ertelenen, yarın yaparım diye düşünülen iş hiçbir zaman bitmez.
Atın iyisi arkadan gelmez
* İyi ve güçlü atlar önden gider. Bunun gibi hayatta yetenekli ve becerikli kişiler, verilen görevleri kısa sürede tamamlar, çalışmalarında başarı göstererek diğer kişilere örnek olur.
* İnsanlara yardımcı olan asıl kişiler düşüncesizce davranmaz, başındaki insanlara ön ayak olur; gidişata ayak uydururlar. Geriden gelen, iş görmeyen insanlar işgörür sınıfından sayılmaz, gerek görülen anda geride kalırlar.
Arkalı it kurdu boğar
* Küçümsenen, ciddiye alınmayan, zayıf ve güçsüz kimseler, arkasında güçlü bir destek ve yardımcı bulduğunda en zor işleri bile başarabilir.
* Çevresi geniş, ailesi kalabalık, akrabaları çok insanlar bileği bükülmesi zor kişilerdir. Bu gibi kişiler için bir sorun olduğunda, bu sorunu çözmeye ortak çok kişi var demektir. Özelliklede bu gibi kişiler kötü niyetli ve acımasız insanlar ise bu durum karşısındaki için çok daha zor olacaktır.
Arka gerektir arka, ya utana ya korka
* Bir kimse işlerini istediği biçimde, kolaylıkla ve sorunsuz yürütebilmesi için, sözü geçen ya da kendisinden korkulan birisine dayanması gerekir. Yani o kişiden ihtiyaç halinde destek almalıdır.
* Bir kimse, iyi bir iş yapabilmek için çevrede sayılan veya korkulan birine dayanmalı veya opun desteğini almalı.
Arabanın ön tekerleği nereden geçerse, arka tekerleği oradan geçer
* Büyükler nasıl bir davranış veya yaşayış yolu tutmuşlarsa çocuklar da onları taklit eder, onların izinden gider.
* Yönetenlerin tavır biçimi, zamanla yönetilenlere geçer.
* Toplumları ve onları meydana getiren aileleri en çok etkileyen, yönetici konumundaki insanlardır. Büyükler nasıl bir hayat tarzı tutmuşlarsa çocuklarda aynı yolu izlerler.
Hocanın dediğini yap, arkasından gitme
* Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir, şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir, söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bu gibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlar diye sakın gitme.
* Düşünceleri olumlu fakat davranışları tutarsız kimselerin izinden giderken dikkatli olmak gerekir. Önemli olan doğru ve tutarlı olanları benimsemektir.
Kiraz; ”arkamdan karpuz gelmese, beni yiyeni sapıma çeviririm” demiş
Kiraz, özellik olarak sulu, lifli yapıdadır, cildi güzelleştirir, bağırsakları çalıştırıp kişiyi zayıflatır. Kirazın ardından yetişen karpuz ise besleyici özelliktedir.
Öksüzü dövmüşler de vay arkam! demiş
Bir insanın mağdur olmaması, haksızlığa uğramaması, ezilmemesi için koruyanının, kollayanının, arkasının olması gerekir.
Sade sudan zerde olmaz, bal kazana girmeyince, hazır akça tez tükenir arkasından gelmeyince
İnsanlara babasından mal kalır. Ama bu, kişinin o malı iyi kullanacağını göstermez. Hazır yemeye başlanırsa tez zamanda tükenir, biter. Kişi kendine, kendi emeğine güvenmelidir.
Kapı arkası bile gurbet
Bir insan evinden pek uzağa gitmese bile evden ayrıldıktan sonra kendini gurbete çıkmış gibi hisseder.
İstim arkadan gelsin
Önce istenilen iş yapılsın, gereken şartlar sonradan yerine getirilsin.
Atlı kaçar, kaçar; yaya arkasına ne düşer?
Büyük işlere, bunu başaracak imkanı ve gücü olanlar girişir. İmkanı olmayanlar böyle işlere niçin girişirler?
Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası
Bir eve yeni gelin gelen kişi, kaynanasını her an evden gidecekmiş gibi görür, onu evde pek istemez, yüz vermez. Ancak kendi annesini koruyup kollar, baş köşeye oturtur.
Öksüzün karnına vurmuşlar vay arkam! demiş
Bir insanın mağdur olmaması, haksızlığa uğramaması, ezilmemesi için koruyanının, kollayanının, arkasının olması gerekir. Koruyanı, kollayanı olmayan kişi haksızlığa uğradığında buna üzülür, elinden bir şey gelmez. “Koruyanım, arkam olsaydı böyle olmazdı” der.
Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne
Dost veya akrabalarına çok sık gitmemeye çalış. Sık gidersen senden bıkarlar, usanırlar, yüz vermezler hatta gelmişsin gitmişsin hiç de umur etmezler.
İslim arkadan gelsin
Önce istenilen iş yapılsın, gereken şartlar sonradan yerine getirilsin.
Önde giden yorulur, arkada kalan soyulur
Olumlu veya olumsuz konularda aşırıya kaçmak seni zor durumda bırakır; ne büyük ceza görecek kadar atılgan, dik başlı ol ne de herkes seni ezecek kadar yumuşak başlı ol.