Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
* Büyük çıkarlar beklenen yer için küçük fedakârlıklar yapılmalı, kimi sıkıntılara girilmeli ve bundan kaçınılmamalıdır.
* Büyük çıkar sağlanan yerden ufak tefek özveriler esirgenmemelidir.
* Bir avuç tohum bir çuval doldurur. Bir gülümseme, insanın önüne ne büyük fırsatlar açar. Bütün bunlar küçük fedakarlıklarla elde edilmiştir. Büyük çıkar sağlanan yerden ufak tefek özveriler esirgenmemelidir.
* Büyük çıkar sağlanan yerden, küçük fedakârlıklar esirgenmemelidir. Akıllı kişi çıkar sağladığı yer veya kişinin değerini bilir, ona saygılı olur. Çıkarının sürmesi için kendisinden beklenen bir fedakarlık olduğu zaman çekinmeden gerekeni yapar. Bilir ki çıkar sağladığı yer veya kişiye gelecek bir zarar kendisini de etkileyecektir. Arzu edilen, yapılacak böylesi bir fedakarlığın çıkar düşünülerek değil, içten gelerek yapılmasıdır. Çıkar veya karşılık beklemeden yapılan fedakârlıkların bize olan saygıyı her zaman arttırdığım unutmamalıyız.
Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir
* Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkân ya da nesne, büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha daha iyidir. Çünkü henüz elimize geçmemiş olan, ihtimal dahilindedir. Bir engel çıkıp onun elimize geçmesi gerçekleşmeyebilir. Oysa ötekinin elimizde olması gerçekleşmiştir.
* Bugün ayağımıza gelmiş olan kazançla yarın gelmesi ihtiyami bulunan daha büyük bir kazanç arasında bir seçme yapmak gerekirse, bugünkünü tercih etmek doğrudur. Çünkü bu gerçekleşmiştir. Öteki ise türlü engellerle gerçekleşmeyebilir.
Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk topal horozla
* Bir kimse, kendi niteliğine uyan, kendine denk olan, kendine benzeyen kimselerle beraber olur, arkadaşlık eder, düşüp kalkar.
* Bir kişi, kendine denk ve uygun olan kişiyle arkadaş olur.
* Hayvanlar aleminde her canlı kendi dengiyle bulurnur. Örneğin bir çeşit doğan kuşu olan baz, kendi türü içinde ancak bazlarla, kazlarda kazlarla… birlikte yaşarlar. Bunun gibi, insanlar da, kendilerine denk ve uygun kişilerle arkadaş olmalıdırlar.
Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış
* Yoksulluk çeken, varlık yüzü görmeyen kişi sürekli ihtiyaç duyduğu şeylerin hasretini çeker; kendisini onları elde etme hayaline kaptırır, olmayacak düşler kurar.
* Kim neyi, nasıl görmek isterse, kimin hayattan ne beklentisi varsa onu görür.
* Yoksul kimse hayal dünyasında yaşar, bolluğa ermiş gibi düşünür ve kurduğu hayal dünyasını şekillendirmekle meşgul olur.
Tilkiye tavuk kebabı yermisin demişler adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş
* Bir kimseye düşkün olduğu, çok sevip özlediği, elde etmek için yanıp tutuştuğu bir şeyi, “İster misin? Arzu eder misin?” diye sormak son derece yersiz, hatta abes ve gülünçtür.
* Bir kimseye çok özlediği halde elde edemediği bir şey ister misin diye sorulur mu? anlamında kullanılan bir söz.
Yarınki tavuktan, bugünkü yumurta yeğdir
Bugün kazanılan şey, yarın elde edilme ihtimali olan daha büyük ve değerli bir şeyden üstün tutulmalıdır. Çünkü bugünkü gerçekleşmiştir. Yarınkinin ise gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli değildir.
Hatır için çiğ tavuk da yenir
İnsan, sevdiği ve değer verdiği kişileri hatırı için yapılması çok güç şeyleri bile yapar veya yapmaya çalışır.
Çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
* Gerekli gereksiz her yere girip çıkan kadın hakkında dedikodu yapılır, adı lekelenir.
* Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler gören kişi, kötü huylar ve zararlı bilgiler edinerek yerine döner.
Kaz kazla, daz dazla; kel tavuk, kel horozla
Bir kimse, kendi niteliğine uyan, kendine denk olan, kendine benzeyen kimselerle beraber olur, arkadaşlık eder, düşüp kalkar.
Gelecek deveden, gelmiş tavuk yeğdir
Büyük çıkarlar peşinde koşarken ele geçen küçük fırsatlar mutlaka değerlendirilmeli. Hayaller kurarak büyük ümitler beslenirken ele geçmiş olan nimet kaçırılmamalı.
Tavuk kaza bakarsa, kıçı yırtılır
İmkanları kısıtlı olan, yoksul ve güçsüz kişi, geniş imkanlara sahip, zengin ve varlıklı kişinin yaptığı işleri yapmaya kalkışırsa, eski halinden daha kötü duruma düşebilir.
Gelecek deveden, gelen tavuk yeğdir
Henüz ele geçmeyen önemli bir şeyden, eldeki önemsiz gibi görünen şey daha yararlıdır. İnsan sahip olduklarının kıymetini bilmelidir.
Aç tavuk, darıyı düşünde görür
Maddi sıkıntı ve zorluklar içinde olan kişi, o kadar düşünceye dalar ki, rüyasında bile arzu ettiği şeyleri görür.
Aç tavuk, düşünde kendini darı ambarında görür
Yoksulluk çeken, varlık yüzü görmeyen kişi sürekli ihtiyaç duyduğu şeylerin hasretini çeker; kendisini onları elde etme hayaline kaptırır, olmayacak düşler kurar.
Yumurtlayan tavuk bağırgan olur
Çalışan, bir şey üreten kişi, yaptığı yararlı işi herkese göstermek, duyurmak ister. Bunun için de elinden geleni yapar.
Bodur tavuk her gün piliç
* Minyon tipli, ufak tefek kişiler, genelde yaşlarından daha küçük görünürler.
* Becerileri ve yetenekleri sınırlı olan kişiler, belirli bir seviyede kalırlar, yükselemeden yaşar giderler.
İşkilli tavuk dingilder
Gizli işler çeviren ve ortaya çıkmasını istemeyen kişi, korku ve telaş içindedir. Bu durum ondan kuşkulanılmasına yol açar.
Mart martladı, tavuk yumurtladı
Mart ayı gelince ve soğuklar azalmaya başlayınca tavuklar yumurtlamaya başlar.
Tavuk kaza bakmış da kıçını yırtmış.
İmkanları kısıtlı olan, yoksul ve güçsüz kişi, geniş imkanlara sahip, zengin ve varlıklı kişinin yaptığı işleri yapmaya kalkışırsa, eski halinden daha kötü duruma düşebilir.
Horoz evlenir, tavuk tellenir
Gereği yokken başkasının sevincine katılanlar için söylenen bir söz.
Yağmurlu gün tavuk su içmez
İnsanlar ihtiyaçlarının peşinden koşarlar. İhtiyaçlarını gidermek için para ve emek
harcarlar. Elinde var olan imkanları da gerektikçe kullanırlar. Elinde olan bir şeyi tekrar elde etmeye çalışmak akıllıca değildir, zaten akıllı kişilerde bu amaçla emek tüketmezler.
Aç tavuk, rüyasında kendini darı ambarında görür
Yoksulluk çeken, varlık yüzü görmeyen kişi sürekli ihtiyaç duyduğu şeylerin hasretini çeker; kendisini onları elde etme hayaline kaptırır, olmayacak düşler kurar.
Aç tavuk, kendini darı ambarında sanır
Yoksulluk çeken, varlık yüzü görmeyen kişi sürekli ihtiyaç duyduğu şeylerin hasretini çeker; kendisini onları elde etme hayaline kaptırır, olmayacak düşler kurar.
Beş tavuğa bir horoz yeter
Beş kadını korumak, kollamak için bir erkek yeterlidir.
Zenginin tavuğu iki sarılı yumurtlar
Zengin kişi, çok verimsiz gibi görünen işlerden bile kazanç elde etme yolunu bulur.
Horoz ne kadar öterse ötsün, civciv tavuğun dıkdıkına bakar
Bir ailede baba çocukları için ne kadar çok emek ve fedakarlık yapsa da, çocuklar annelerine daha çok bağlı olurlar.
Fukaranın tavuğu, zenginin atı kıymetlidir
Yoksul kimse ancak tavuk edinebilir ve onun yumurtasını satarak kazanç elde edebilir. Bu bakımdan tavuğu çok kıymetlidir. Zengin kimse de maddi durumundan dolayı, hayatını kolaylaştırdığı için at alabilir. At da bu açıdan zengin için kıymetlidir. Herkesin kendine göre çok değerli kabul ettiği şeyler olabilir.
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar
Yoksulun şansı hemen hemen hiç gülmez. Onun eline geçen imkânlar da öyle çok değildir. İmkânları sınırlıdır; bunun için, hangi işe el atarsa atsın, zengin gibi kazanamaz. Umduğundan fazla kazandığı görülmemiştir. Tek sermayesi el emeği ve kafa gücüdür. Kafa gücü ve el emeği ile zengin olunmaz, ancak geçim sağlanabilir.
Tavuğun sadakası bir yumurta
Kimi insanların gücü büyük işler yapmaya yetmez. Kimileri de varlıklı değildir. Böyle insanların yardımları küçük olur.
Hancı tavuğu gibi, yolcu artığı ile geçinir
Herhangi bir mesleği ve işi gücü olmayan kimseler de yaşamını sürdürürler. Ancak hayat bu değildir. Verimli ve üretken olmak, namerde muhtaç olmamak insanlığın gereğidir. Bu atıl durumda olanlara pek değer verilmez.
Kimin tavuğuna kış demişiz
Yaptıklarımızla veya söylediklerimizle kimi rahatsız etmişiz?
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
Başka bir kimsenin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür. Çünkü insan nefsi doymak bilmez, başkasının elindekine imrenir. Hele insanlar birbirlerini çekemiyorlarsa birinin elindeki mal, diğerini sürekli rahatsız eder. Aslında anlamsız bir kıskançlıktır bu.
Fakirin tavuğu tek tek yumurtlar
Talih, yoksullara pek gülmez. Çok olağan dışı bir durum olmadıktan sonra, fakir kişilerin zengin olmaları çok zordur. Elde ettikleri gelir ancak zorunlu ihtiyaçlarına yeter, bu nedenle birikim yapıp zengin olamazlar.