Düşman ayağa dost başa bakar
* Dosta karşı da, düşmana karşı da güzel giyinmek gerektir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
* İnsan yukarıya doğru yükselir, aşağıya doğru alçalır. Baş, vücudun yukarısındadır, ayakta tam altımızda. Bize bakan her tarafımızı görür. İnsana dostta bakar, düşmanda. Bundan dolayı dosta karşıda, düşmana karşıda güzel giyinmek gerekir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
* Dostlar iyiliğimizi, düşmanlar kötülüğümüzü görmek ister. Dost insanın bir parçası sayılır. Kendisine neyi uygun görürse, dostuna da onu ister. Çünkü dostunun karşılaşacağı kötü bir durum, alacağı bir leke, kendisim de üzecek, kendisini de lekeliyecektir. Kurduğu dostluğun sürmesi için elinden gelen her şeyi yapar ve onun yüzünün gülmesini ister. Oysa düşman, pusuda bekler. Üüşmanının iyiliğini istemediği gibi, ayağının kayacağı kötü zamanı da sabırsızlıkla bekler. Düşmanı tanımak bu gibi durumlara hazırlıklı olmamızı sağlar.
Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek
Doğru sözlü olan kişi, bulunduğu yerden ayrılmaya hazır olmalıdır. Çünkü söylediği doğrular bazı kişileri rahatsız veya rezil edecektir. Bu kişilerden dolayı doğru söyleyen; sevilmeyen, istenmeyen kişi olacak, orada barınamayacaktır.
Ayağını yorganına göre uzat
* Dengeli yaşamak isteyen insan mutlaka gelirini, giderine göre ayarlamalıdır. Harcamalar geliri aşmamalı, imkânlar zorlanmamalıdır. Aksine bir hareket bütçeyi sarsar, dengeyi bozar, insanı sıkıntıya sokup rahatsız eder.
* İnsanın çektiği birçok sıkıntının altında maddi imkansızlıklar görülür. Kazandığından çok harcamak yada gereksiz yere israf etmek insanı zora sokar. Zillet ve keder getirir. Bundan dolayı giderlerimizi gelirlerimizi uydurmalıyız. Harcamalarımız gelirlerimizi hiçbir zaman aşmamalıdır.
* Giderini gelirine uydur. Harcamaların gelirini aşmasın.
Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
* Sağlıklı olmak, türlü hastalıklardan korunmak, vücudumuzu yıpratmamak için ayağı sıcak, başı da serin tutmak oldukça faydalıdır. Beden sağlığımızı düşündüğümüz gibi ruh sağlığımızı da düşünmek zorundayız. Bunun için de her sorunu dert etmemeli, olur olmaz şeylere üzülmemeliyiz; sabırlı ve geniş gönüllü olmalı, rahat hareket etmeliyiz.
* Hastalıktan korunmak, vücudumuzu yıpratmamak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalıyız; olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız.
Ayağın sığmayacağı yere baş sokulmaz
* Seni tek başına kabul etmeyenlerin yanına, yakınlarınla hiç giremez ve sığamaz, kabul edilmezsin.
* Küçük ve dar olan yerlere, kütlece daha büyük şeyler koyulmaz, bunların oraya sokularak durması sağlanamaz. Ayrıca hayattaki olaylar gibi, küçük ve meşakatsiz bir işe çok daha büyük değerler yüklenemez. Örneğin küçük bir iş yerinin içine çok daha büyük bir iş yükünün eklenmesi gibi sağlıksız ve hatalı olur.
Ayağı yürüten baştır
* Bedensel hareketlerimizin tümü beynin bulunduğu kafaya bağlıdır, kafaya göre bir yön tutar ve gelişir. Bunun gibi bir işçinin verimli iş yapmasını, bir toplumun dirlik düzenlik içinde yol tutmasını da başta bulunan yöneticiler sağlar.
* İşçinin iyi iş yapmasını, halkın iyi bir düzen içinde çalışmasını baştakiler sağlar.
* İşçinin iyi iş yapmasını başındaki usta yada yönetici sağlar. Bir milleti belli bir amaca yöneltir ve onun moral değerlerine içtenlikle sahip çıkarsa, o millette çalışma ve başarma şevki görülür. Yürüyen milletler yöneticileri yüzünden yürür, sürünen milletlerde yöneticileri yüzünden sürünürler.
Ayağa değmedik taş, başa gelmedik iş olmaz
* Hayat öyle pürüzsüz, gailesiz değildir. İnsanoğlu yaşadığı hayat süresince çeşitli engeller, güçlükler ve olaylarla karşılaşır. Sıkıntılara, çeşitli felâketlere uğrar. Kimi zaman tersi de olmaz değildir, rahata ve mutluluğa da kavuşur.
* Bir işte bazen en küçük ayrıntıyı ihmal etmek insanın başına büyük sıkıntılar açar. Tedbir alırken önemsizmiş gibi görünen hususlardada dikkatli olunmalıdır. İnsanoğlunun başına her türlü iş gelebilir. Bir felaketten dolayı insanlara oh olsun demek kadar, onları kınamak da doğru değildir.
Atlar nallanırken kurbağa ayağını uzatmaz
* Meydanda olan şu ki, insana değer, nitelik ve kişiliğine göre davranılır; iş verilir. Bu bakımdan kişi başkalarını ilgilendiren konularda ortaya atılmamalıdır. Ayrıca, değersiz bir kimse de kıymetli ve nitelikli kişilere gösterilen ilgiyi ne beklemeli, ne de ummalıdır.
* Herkese durumuna, değerine göre davranışta bulunulur; iş verilir. Değersiz kişi, kendisine dedeğerli kişi gibi ilgi gösterilmesini beklememelidir.
Seyrek git sen dostuna kalksın ayak üstüne
* Dostumuz da olsa, sık sık yanına giderek kişiyi rahatsız etmek doğru değildir. Onu bezdirmemek, kendimizden soğutmamak, gittiğimizde de yakın ilgi görmek ve lâyıkıyla ağırlanmak istiyorsak, ziyaretlerimizi uzun zaman aralıklarıyla ve arada sırada yapalım.
* Kişi dostuna sık sık giderse çok sıcak karşılanmaz. Seyrek giderse büyük sevgi ile karşılanır.
* Kişi dostunu, tanıdık ve sevdiklerini sık sık rahatsız etmemeli onlara seyrek gitmelidir. Dostuna sık sık giden çok sıcak karşılanmaz. Seyrek giderse sevgi ile karşılanır.
* Sık görüşmeler dostlukların değerini düşürür. Kişinin dostundan göreceği sevgi ve ikram, ona duyulan özlem ile bağıntılıdır. Özlemleri de, kısa süren ayrılıklar yaratır. Sıkça yapılan görüşmeler özlemi de yaratmayacağı için, dostların birbirlerine göstermeleri gereken sevgiyi de azaltacaktır. Çünkü bir işin sürekli yapılması, sevilen yemeğin her gün yenmesinin bıkkınlık yarattığı gibi dostların sürekli görüşmeleri de bıkkınlık yaratır. Sevgilerin saygıların azalmasına, hatta zamanla yok olmasına yol açar.
* Dostların birbirlerini ziyaret etmeleri beklenen ve istenen bir durumdur. Ancak bu ziyaretler sıklaşırsa, dostlar arasındaki sevgi ve saygı azalır. Çoğu zaman iyi dost az ziyaret edendir.
Boş çuval ayakta durmaz
* Karnı aç olan kimse, iş yapamaz.
* Beceriksiz, deneyimsiz, bilgisiz kimse bir iş tutunamaz.
* Hiçbir tutamağı bulunmayan, gerçeklerden uzak, temelsiz düşünce ya da plânlarla sonuca ulaşılamaz.
* Karnı doymayan kimse sağlıklı çalışamaz, iyi iş çıkaramaz. / İyi yetişmemiş veya yeteneksiz kimse kendisine verilen görevde pek tutunamaz. / Düşünmeden, iyi irdelenmeden yapılan bir plan sağlıklı yürütülemez.
* Gerçeklere dayanmayan laflarla bir sonuca ulaşılmaz. Bir işten anlamayan kişi o işi istenilen sonuca ulaştırılamaz.
Ayda bir gel dostuna kalksın ayak üstüne
* Ne kadar yakın dostun veya akraban olursa olsun, ona her gün gidersen usanır. Ara sıra git ki seni saygı ile karşılasın, iyi ağırlasın.
* Dostluğumuzun zedelenmesini istemiyorsak, ziyaret ve isteklerimizle onu bunaltmamalıyız. Sık ziyaret edilen dost, bir süre sonra bizi hiç umursamamaya başlar. Karşılamak için oturduğu yerden bile kalkmaz olur. Dostumuzu arada sırada bir ziyaret edersek, o da bizi yere göğe sığdıramaz ve memnun etmek için elinden gelen her şeyi esirgemeden yapar.
Akılsız başın zahmetini ayaklar çeker
* İyi düşünüp taşınmadan, eni konu hesaplamadan verdiğimiz kararlar, yaptığımız girişimler bizi kötü sonuçlarla karşı karşıya bırakır, çıkmaza sokup oraya buraya koşturur, yorgun düşürür. Hemen her şeyi yeni baştan yapmak durumuyla yüz yüze getirir.
* İşin başında olanların akletmeden verdikleri yanlış karar ve ortaya koydukları tutumların doğurduğu kötü sonuçların sıkıntılarını, zahmetini buyruk altında çalışanlar çeker.
* Yönetici konumunda olanların yaptığı hataların sonuçlarını çoğunlukla alttakiler çeker” anlamında bir söz.
* İnsan bir şeye aklı ile karar verir. Doğaldır ki, aklı kıt olanın verdiği kararın da, akıllı insanın sonunu düşünmeden verdiği kararın da sonuçlarına bütün bir beden katlanacaktır. İnsan, verdiği kararın kötü sonuçlarını görmeye başlayınca telaşa kapılır, şuraya buraya koşuşturmaya başlar. Bunun sonucu olarak ayaklar daha ziyade yorulur. / Bir ailede, bir işletmede… bir devlet yöneticisi konumunda insanların aldığı yanlış kararların sıkıntısını, yönetilen konumundaki bireyler çeker.
Dost başa düşman ayağa bakar
* Temiz giyinip kuşanmak hem dost, hem de düşman için oldukça önemlidir. Bu durum başımızı yukarıda görmek isteyen dostlarımızı sevindirecek, ayağımızın kaymasını bekleyen düşmanlarımızı da kahredecektir.
* İnsan yukarıya doğru yükselir, aşağıya doğru alçalır. Baş, vücudun yukarısındadır, ayakta tam altımızda. Bize bakan her tarafımızı görür. İnsana dostta bakar, düşmanda. Bundan dolayı dosta karşıda, düşmana karşıda güzel giyinmek gerekir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
* Dostlar iyiliğimizi, düşmanlar kötülüğümüzü görmek ister.
* Dost insanın bir parçası sayılır. Kendisine neyi uygun görürse, dostuna da onu ister. Çünkü dostunun karşılaşacağı kötü bir durum, alacağı bir leke, kendisim de üzecek, kendisini de lekeliyecektir. Kurduğu dostluğun sürmesi için elinden gelen her şeyi yapar ve onun yüzünün gülmesini ister. Oysa düşman, pusuda bekler. Üüşmanının iyiliğini istemediği gibi, ayağının kayacağı kötü zamanı da sabırsızlıkla bekler. Düşmanı tanımak bu gibi durumlara hazırlıklı olmamızı sağlar.
Gezen ayağa taş değer
* Gereksiz davranışlarda bulunan kişiler, kendilerine zararlı durumların ortaya çıkmasına sebep olabilirler.
* Gereksiz işlerle uğraşmak başına büyük sıkıntılar açabilir anlamındaki söz.
Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulamaz
* Gözü bir türlü doymayan, sürekli çıkarını düşünen, onun peşinde koşan ve bu uğurda her türlü işe kalkışan kimse, yakasını tehlikelerden kurtaramaz; başına türlü belâlar gelir.
* Hep çıkar peşinde koşan kişi, tehlikeden uzak kalamaz. Sonuç olarak peşinden gittiği isteklerinin sonunda her zaman başına dert açar ve bu isteklerinden gelen çıkarları ile gidenler birbirine eşit değildir, gidenler her zaman daha büyük olur.
İyi olacak hastanın hekim ayağına gelir
* Eğer Yüce Allah, kötü durumda olan birinin düzelip iyi olmasını murat etmişse, türlü sebepler yaratarak ona hiç ummadığı yerlerden yardım gönderir. Onun rahata kavuşmasını sağlar.
* Allah kötü bir durumun iyiliğe dönmesini dilemişse bunu yapacak kimse işin üstüne gelir.
* Canlılar gibi, sıkıntılarında, hastalıklarında bir ömrü vardır. Bir sıkıntı bizden uzaklaşacaksa, bunu sağlayacak unsurlar hemen yanıbaşımızda beliriverir. Allah, kötü bir durumun son bulmasını dilemişse, bunu yapacak kimseyi Allah ayağına gönderir.
* Kimi rastlantılar kötü bir durumu bir anda iyiliğe dönüştürür. Yaşadığımız sürece karşımıza çıkacak bütün güçlükleri, umudumuzu yitirmeden aşmaya çalışmalıyız. Kaldı ki insanın aşamayacağı hiçbir güçlük yoktur. Küçük bir tedbirsizlik yüzünden karşımıza çıkan bir güçlüğün, kimi rastlantılar sonucu kendiliğinden çözümlendiğini görebiliriz. Her şeyin olabileceğini kabul edip zor işlerimizde umudumuzu yitirmemeliyiz.
Aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir
* Güçlü kimsenin korkutucu sözleri, güçsüzü kıpırdayamayacak duruma getirir.
* Güçlü kişinin korkutucu sözleri, güçsüz kişiyi korkutur. Onu hareket edemez duruma düşürür.
Zeyrek kuş iki ayağından tutulur
* İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.
* İşini hileyle, kurnazlıkla yürütmekte olan kişi, bir zaman gelir ki kurnazlığını kullanamaz; yakayı ele verir.
İt itin ayağına basmaz
* Başkasına kötülük etmek konusunda aynı şeyi düşünenler birbirlerini incitmezler.
* Hilebaz, ahlâksız, başkalarına kötülük etmeyi kural hâline getiren insanlar birbirlerini gayet iyi tanırlar. Bu yüzden birbirlerini anlayışla karşılar, birbirlerine rahatsızlık verip kötülük etmekten mümkün olduğunca kaçınırlar.
Çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
* Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler de bulunan kimse, kötü alışkanlıklar ve zararlı bilgiler elde ederek yerine döner.
* Gerekli gereksiz her yere girip çıkan kadın hakkında dedikodu yapılır, adı lekelenir.
* Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler gören kişi, kötü huylar ve zararlı bilgiler edinerek yerine döner.
Devlet adama ayağıyla gelmez
Zenginlik ve talih kişiyi kendiliğinden gelip bulmaz, çalışıp çabalamakla elde edilir.
Elinle ver, ayağınla ara
* Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktiren veya vermeyenler için söylenen bir söz.
* Bazı sorumsuz insanlar kendilerine yapılan iyilikleri istismar ederler. Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktiren veya vermeyenler için söylenen bir söz.
İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelir
Eğer Yüce Allah, kötü durumda olan birinin düzelip iyi olmasını murat etmişse, türlü sebepler yaratarak ona hiç ummadığı yerlerden yardım gönderir. Onun rahata kavuşmasını sağlar.
İnsan ayaktan, at tırnaktan kapar
Birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir.
Merdiven ayak ayak çıkılır
En yüksek mevkiye yavaş yavaş yükselerek çıkılır.
Terziye “dinlen” demişler, ayağa kalkmış
Rahat görünen öyle işler vardır ki onunla uğraşanların dinlenmesi, kimileri için yorucu olan davranışlarla olur.
Ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
* Çobanların akşam erken yatması, sabahleyin erken kalkması gerekir.
* Genel düzene yardımcı olan araçlar varsa yönetici rahat eder yoksa çok uyanık olması gerekir.
* Ay aydınlığında sürüye hırsız gelmez. Onun için çoban uyuyabilir. Ay karanlığında çobanın uyanık olması gerekir. Kamu yönetiminde de böyledir. Genel düzene yardımcı olan araçlar varsa baş yönetici rahat eder; yoksa çok uyanık olması gerekir.
Ayağında donu yok, fesleğen ister başına
* Yoksulluğuna bakmayarak süs ve gösteriş yapmak ister.
* Bazı kimseler maddi imkanları olmamasına rağmen, süs ve gösteriş yapmak ister. İnsan öncelikle temel ihtiyaçlarını gidermeli, daha sonra ise zevkine göre harcama yapmalıdır.
Ayyar tilki art ayağından tutulur
* İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.
* İşini hileyle, sahtekarlıkla yürütmekte olan kişi, bir zaman gelir ki kurnazlığını kullanamaz; yakayı ele verir.
Ayağının bastığı yerde ot bitmez
Bazı kişilerin uğursuz ve nasipsiz olduğuna inanılır. Uğradığı yere bereketsizlik, uğursuzluk getirir anlamındadır.
Ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış
* Duygusuz insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa çocuklarını bile tehlikeye atmaktan çekinmezler.
* Merhametsiz ve bencil insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa, en yakınındakileri hatta çocuklarını tehlikeye atmaktan çekinmezler.
Baykuşun kısmeti ayağına gelir
Allah hiçbir canlıyı aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar.
Baş nereye giderse ayak da oraya gider
* Küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onları örnek tutarlar.
* Küçükler çoklukla büyükleri taklit ederler. Onlara özenir, onların yaptıklarını yapmaya çalışırlar.
* Bir ülkede iş başında bulunanlar, bir iş yerini yönetenler nasıl hareket edip bir yol izlerlerse, yönetilenler de onlar gibi davranıp onları takip ederler.