Sen işlersen mal işler insan öyle genişler
* Mal-mülk edinmenin, para kazanmanın yolu çalışmaktır. İnsan ne kadar çok çalışırsa, o kadar da çok kazanır; gittikçe de zenginleşir, rahat bir hayata kavuşur.
* İnsan bir işi bitirince başka bir işe girişmeli, sürekli çalışmalıdır. Çalışırsak malımız verimli, kazancımız bol olur. İnsan böyle böyle zengin olur. İnsan rahat bir yaşam sürmek ister. Bunun için çok çalışmak zorundadır. Çalıştığı sürece elindeki malların verimi artar. Böylece zenginleşir, rahat bir yaşam sürer.
* Çalışırsan malın verimli, kazancın bol olur. Böyle böyle zengin olursun.
Söz var insanı yola getirir, söz var insanı yoldan çıkartır
* Çevremizdekilerle ilişkilerimizde dikkatli ve ölçülü konuşmalıyız. Karşımızdakini sinirlendirip isyankar yapan da, yatıştırıp yola getiren de düşüncesizce ya da akıllıca söylenen sözlerdir.
* İnsanlarla konuşurken kullandığımız kelimeleri düşünmeden söylememeliyiz. Kötü söz insanı dinden imandan çıkarır. Tatlı söz yılanı bile deliğinden çıkarır.
Para insana dil, elbise insana yol öğretir
* Toplumda beceriksiz, işe yaramaz gibi görünen kişiler ellerine maddi imkan geçtiğinde bunu zekice ve doğru bir şekilde değerlendirip kazançlarına kazanç katarlar. Maddi gücü iyi olan kişilerde toplumda sözü geçen kişiler haline gelir ve söyledikleri dikkate alınır, itibarı artar. Eski kıyafetleri ile kenardan köşeden sıkıla sıkıla yürüyenler de güzel kıyafetler edindiklerinde, meydanlarda daha bir havalı ve endamlı şekilde yürürler.
* Sahip olduğunuz maddi varlıklar ve bulunduğunuz makamlar toplumdaki konumunuzu belirler, zengin kişiler her konuda daha rahat hareket ederler, sıkıntısız yaşarlar.
Nazar insanı mezara hayvanı kazana götürür
Nazar, belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk olarak ifade edilir. Nazar değen canlı veya cansız nesnelerin başına beklenmedik felaketlerin geldiğine inanılır. İslam dinine göre de nazar vardır. (Allah hepimizi nazardan, kem gözlerden korusun)
Kötü komşu insanı mal sahibi yapar
* İnsanlar en çok birbirlerine yakın olan insanlarla yardımlaşırlar. İnsanın yardımlaşacağı insanlardan biri de komşusudur. Eğer komşu kötü huylu biri ise, kendisinden emanet olarak istenen bir şeyi vermez. Emanet isteyen de geri çevrildiği için ihtiyaç duyduğu şeyi satın almak zorunda kalır. Böylelikle o kötü komşu, insanı bir alet-eşya sahibi yapmış olur.
* İnsanlar, komşularından edinemedikleri eşya ve gereçleri bizzat kendileri almak zorunda kalırlar. Kötü komşu, kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez. Emanet isteyende gidip o şeyden satın alır. Böylece bu komşu o kişiyi eşya sahibi etmiş olur.
İyi insan lafının üzerine gelirmiş
* İyi insanlar yaptıkları iyiliklerle ve güzelliklerle anılır. Kendisinden bahsedilen iyi insan, bu konuşma üzerine gelirse bu laf söylenir.
* Yokluğunda kendisinden söz edilen kimse, konuşmanın üzerine gelirse, o iyi bir insandır,denilir.
* Çok sevdiğimiz yada beğendiğimiz insanların, kendi konusu konuşulurken aniden lafının üstüne gelmesini bu iyi kişiliği ile bağdaştırırız. Tamda o kişiden iyi konuşulması, onun karakterinin de iyi olması bu atasözünün söylenmesine neden olur. Bu durumun iyi olduğunu atalarımız söylemiştir.
* Sevilip sayılan bir kişi hakkında konuşulurken, o insanın çıkıp gelmesi üzerine söylenir. Beklenti, bir olayın gerçekleşmesinden önceki umut durumudur. Aynı zamanda gelecekte olacak bir olayın, insanın istediği biçimde gerçekleşmesi arzusudur. Olumlu beklentiler insana mutluluk duygusu verirken olumsuz beklentiler de korku ve tedirginlik verir. Yanıltıcı beklentilere karşı soğukkanlı ve sağduyulu davranarak hayal kırıklığına uğramamak gerekir.
İş insanın aynasıdır
* Bir kişi hakkında yargıya varmak, nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek mi istiyorsunuz? O hâlde onun yaptığı işe bakınız. Çünkü yaptığı o iş, onun ne kadar sorumlu, bilgili ve yetenekli olduğunu açığa çıkarır.
* Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu anlamak isterseniz yaptığı işlere bakınız. Bu işlerin niteliği, o kişinin yeteneğini, huyunu, tutumunu ve benzeri şeyleri belli eder.
* İnsanın yapıp ettikleri, onun dünyaya bakış açısını, yeteneklerini ortaya koyar. Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu anlamak istersek yaptığı işlere bakmamız yeterlidir. Bu işin niteliği, o kişinin yeteneğini, tutumunu belli eder.
İnsanoğlu çiğ süt emmiş
* Şurası muhakkak ki, insanın ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Çoklukla güven de vermez. Hiç umulmadık bir anda nankörlük edip çıkarı için iyilik gördüğü kimseye bile kötülük yapabilir.
* İnsanoğlu her zaman iyi değildir. Kimi zaman sütsüzlük damarı tutar, soysuzca davranışlardabulunur; iyiliğini gördüğü kimseye kötülük yapar.
* İnsan, değişken bir varlıktır. Bu değişim bazen iyiye doğru, bazende kötüye doğru olur. İnsanı sürekli iyi kılan, kendi nefsi ile yaptığı kesintisiz mücadeledir. İnsan bazen bu mücadelede gevşek davranır, kendini kötü akıntıya kaptırıverir. Bundan dolayı insanoğlu her zaman iyi değildir. Kimi zaman sütsüzlük damarı tutar, soysuzca davranışlarda bulunur; iyiliğini gördüğü kimseye kötülük yapar.
* İnsanoğlunun her zaman iyi olamayacağı bilinmelidir. İnsan yavrusu, tıpkı diğer hayvanlarda olduğu gibi annesinden çiğ süt emer. Çiğ süt emen bütün hayvanların vahşi olduğu, insanın da vahşi olabileceği anlatılmak istenmektedir. Oysa insanın bir düşünce yeteneği vardır. Kendisini hayvana benzetmemek için elinden geleni yapar. Ancak öyle zamanlar olur ki kendisini kotnrol edemez, en sevdilkerine bile en büyük kötülüğü yapar. Onu böylesine davranmaya yönelten mutlaka bir neden olur. Bu gibi tutumlara insanı yöneltecek davranışlardan kaçınmalı, sonra da dışımızda oluşan nedenlerle böyle hareket edenlere karşı tedbirli olmalıyız.
İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur
* Kişi pek çok özelliğini doğuşuyla birlikte getirir. Bunun yanı sıra, yedi yaşına kadar da çevresinden etkilenerek kimi davranışlar kazanır ve bir huy edinir. Edindiği bu huy ihtiyarlasa da kolay kolay değişmez.
* Kişinin çocukluğundaki huyları, özellikleri değişmez; ihtiyarlığında da sürer.
* İnsanlar madenler gibidir. Madeni iyi olan insan, doğuştan bazı meziyetler taşıyan insan her yaşta iyidir. Madeni kötü olanda öyle. Kişinin çocukluğundaki özellikleri değişmez; ihtiyarlığında da sürer.
İyi insan sözünün üstüne gelir
* Yokluğunda kendisinden ve iyiliklerinden söz edilen kişi, konuşmanın üzerine gelirse, o iyi bir insandır, denilir.
* Çok sevdiğimiz yada beğendiğimiz insanların, kendi konusu konuşulurken aniden lafının üstüne gelmesini bu iyi kişiliği ile bağdaştırırız. Tamda o kişiden iyi konuşulması, onun karakterinin de iyi olması bu atasözünün söylenmesine neden olur. Bu durumun iyi olduğunu atalarımız söylemiştir.
İnsan sözünden hayvan yularından tutulur
* Kişi bir söz vermişse söylediği o söz, kişiyi bağlar. Sözünde durmayana bir davranışta bulunursa kendisine verdiği söz hatırlatılır. Onun için söylediğinin dışına çıkamaz. Bu durum, yularından tutulduğu için başka yöne gidemeyen hayvanın durumuna benzer.
* Söylediği söz, kişiyi bağlar. Buna uymayan bir davranışta bulunmak istese kendisine hemenbu söz anımsatılır. Onun için söylediğinin dışına çıkamaz. Şu durum, yularından tutulduğu içinbaşka yöne sapamayan hayvanın durumuna benzer.
İnsan konuşa konuşa hayvan koklaşa koklaşa anlaşır
* Hayvanlar koklaşarak birbirine yaklaşıp tanıştıkları gibi insanlar da konuşarak tanışırlar ve konuştukça birbirlerini daha iyi anlar ve tanırlar.
* İnsanlar ancak konuşarak, karşılıklı tartışarak anlaşabilir. Konuşmak insanları hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden biridir. Konuşmak, insanın duyduklarını düşündüklerini bir başkasına anlatmak için başvurduğu bir eylemdir. Hayvanların, insanlar gibi duyguları ve düşünceleri olmadığı için, böyle bir eyleme ihtiyaçları olmadığı gibi, böyle bir ihtiyaca cevap verecek bir özellikleri de yoktur. İnsan kendisini hayvandan ayıran bu özelliğini iyi kullanmasını bilmeli, başkalarıyla olan sorunlarını konuşarak, karşılıklı görüşerek çözümlemeli, hayvanların başvurduğu kavga ile sorun çözme yoluna gitmemelidir.
İnsan insanın şeytanıdır
* Arkadaş seçiminde dikkatli ve özenli olmak gereklidir. Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkarır, saptırır.
* İnsanlar, yapıları gereği kıskançtırlar. Sağlam bir din duygusu ve ahlak anlayışı kazanmakla insan olgunlaşır, başkalarının elindekileri kıskanmamaya başlar. Ahlaken gelişmemiş, uygunsuz bir arkadaş, insanı doğru yoldan saptırır; kötülüğe sürükler.
İnsan göre göre, hayvan süre süre alışır
* Bir işi öğrenmenin en iyi yolu, o işi görmekten, denemekten ve defalarca yapmaktan geçer. Bunu sürekli yapan insanlar hem tecrübe, hem de alışkanlık kazanırlar; dolayısıyla o işi kolayca yaparlar. Hayvanların bir işe alışmaları ve o işi öğrenmeleri ise, o işi tekrar tekrar yapmaları ile sağlanır.
* İnsan birşeyi göre göre öğrenir. Hayvanların öğrenmesi ise insanların onlara istedikleri işi sürekli olarak yaptırması ile sağlanır. Çift sürmesini bilmeyen bir öküz, sabanın önüne gide gide bunu öğrenir. Fakat insanın aklı ve yeteneği olduğu için, dışarıdan bir zorlama olmadan, arzu ettiği şeyi bakarak öğrenebilir.
İnsan doğduğu yerde değil doyduğu yerde yaşar
* İnsan doğduğu andan itibaren sosyal bir hayatın içine girer. Dolayısıyla herkes gibi o da yaşamak için çabalamaya başlar. Ne var ki, yaşadığı hayat şartlarının zorluğu, insanı doğduğu yerin dışına iter. İnsan da istemeden geçimini temin ettiği yerde kalır, orayı yurt edinir.
* İnsan mutlaka bir yerde doğar. Burası onun anayurdu, baba ocağıdır. Fakat insanoğlu, doğduğu yeri ne kadar severse sevsin, hayatını nerede sürdürebilecek nerede kazanabilecekse, oraya kadar gider ve orada hayatını sürdürür. İnsan doğduğu yeri değil, geçimini sağladığı yeri yurt edinir. Bu durum milletler için de aynıdır. Birçok kavimler, tarih içinde yer değiştirmişlerdir.
* İnsanın yurdu geçimini sağladığı yerdir. Kişi geçimini sağlamak için çalışmak zorundadır. Bulunduğu yerde çalışma ortamı yoksa, başka yerlere gidip, oralarda iş bulmaya çalışır. İş bulduğu yer, karnını doyurduğu yer olur. İnsanın yurdu da karnını doyurduğu yer olduğuna göre, doğup büyüdüğü yer yurdu olmaktan çıkar. Herkesin kendi yurdunda iş kurması, kendi yurdu için çalışması, böylece eşinden dostundan ayrılmadan yaşaması arzu edilir. Ancak zamanımızda bunun gerçekleşmediği, değişen şartlar gereği, başka ülkelere bile çalışmaya gittiği görülmektedir. îster istemez öyle kişiler için yurt, geçimlerini sağladıkları yer olacaktır.
İnsan beşer kuldur şaşar
* Hiçbir insan hatasız değildir. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. Dolayısıyla şaşırıp yanlışlık yapması da kaçınılmazdır. Bu bakımdan dalgınlıkla, şaşkınlıkla yapılan hatalara hoşgörüyle bakılmalıdır.
* Tanrı insanları eksiksiz yaratmamıştır. Dünyada yanılmayan kimse yoktur. Kişinin kimi zaman şaşırmasını, yanılmasını hoş görmek gerektir.
* İnsan, yaratılış gereği hata yapabilir, yanılır ve bazende şaşırır. Allah insanları kusursuz yaratmamıştır. Kusursuzluk Allah’a özgü bir sıfattır. Dünyada yanılmayan kimse yoktur. Bundan dolayı insanların bazen şaşırmasını, yanılmasını hoşgörmek gerekir.
İnsan kocar gönlü kocamaz
Hayatın gereği yıllar geçtikçe kişi yaşlanır, vücudu zayıflar ve güçten düşer. Ama gönlü taze kalır; sevgisi ve yaşama heyecanı, aşkı eksilmez.
Irz insanın kanı pahasıdır
* Irz, bir kimsenin başkaları tarafından dokunulmaması, saygı gösterilmesi gereken iffetidir. Dolayısıyla her şeyden önemlidir. Bu bakımdan kişi kanını döker, canını verir ama namusunu kirlettirmez.
* İnsan ırzını, namusunu korumak için canını feda eder.
* İnsan, taşımakla yükümlü olduğu bazı erdemleri yüksek bedeller ödeyerek koruyabilir. Irz gibi, namus gibi kavramları korumak için bazen canını feda eder.
Hayvan yularından insan ikrarından tutulur
Yular, bir hayvanın idare edilmesinde oldukça önemlidir. Bir yere döndürülmesi, çekilip götürülmesi, bir yere bağlanıp tutulması yular vasıtasıyla olur. Bir insanı ise sözü (ikrarı) bağlar. Verdiği sözden dönen kimse, itibarını da yitirmiş sayılır. İhbarını düşünen kimse sözünden caymaz. Eğer cayarsa, bu kendisine hatırlatılır; sözünün istikametine yönelmesi istenir.
Hayvanlar koklaşa koklaşa İnsanlar konuşa konuşa anlaşır
* İnsanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar. Çünkü konuşma, anlaşma yollarının başında gelir. İnsanlar duygu ve düşüncelerini konuşarak karşı tarafa aktarırlar, tartışırlar ve birbirlerini tanımaya çalışırlar.
* Hayvanların birbirlerini tanıması veya birbirlerine yaklaşması koklaşmaları ile olur. İnsanlar ise konuşarak ve tartışarak birbirlerini daha iyidir.
* İnsanları insan yapan konuşma yetenekleri yani dilleridir. Anlaşmak, birbirlerinin ne istediklerini anlamak için konuşurlar ve gerekeni söylerler. Konuşma yetenekleri olmayan hayvanlar ise birbirlerini görerek ve koklaşarak anlaşırlar.
* İnsanlar ancak konuşarak, karşılıklı tartışarak anlaşabilir. Konuşmak insanları hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden biridir. Konuşmak, insanın duyduklarını düşündüklerini bir başkasına anlatmak için başvurduğu bir eylemdir. Hayvanların, insanlar gibi duyguları ve düşünceleri olmadığı için, böyle bir eyleme ihtiyaçları olmadığı gibi, böyle bir ihtiyaca cevap verecek bir özellikleri de yoktur. İnsan kendisini hayvandan ayıran bu özelliğini iyi kullanmasını bilmeli, başkalarıyla olan sorunlarını konuşarak, karşılıklı görüşerek çözümlemeli, hayvanların başvurduğu kavga ile sorun çözme yoluna gitmemelidir.
Eşek ölür semeri kalır insan ölür eseri kalır
Eşek öldüğünde onun için kullanılan nesneler kalır; İnsanlar öldüğünde ise yaptıkları çalışmalar, eserler, iyilikler, hayırlar arkasında kalacaktır.
Duvarı nem insanı gam yıkar
* Nem (su) ile demir bir araya gelirse demir paslanır, çürür, işe yaramaz hale gelir. Gam(keder) da insanı içten içe yıpratır, hasta eder, tüketir.
* İnsanın çektiği acı, üzüntü, onun yaşamını olumsuz yönde etkiler.
* Her varlığı etkisiz kılan, onu işlemez hale getiren bir neden mutlaka vardır. İnsanı da verdiği yaşam mücadelesinde güçsüz kılan, yıpratan çektiği sıkıntı ve üzüntülerdir. Vücudumuza açılan bir yara, zamanla kapanır. Bu durumu bilince de, acısının zamanla geçeceğini düşünür, etkilenmeyiz. Ancak beklenmedik bir zamanda karşılaştığımız kötü bir olayın etkisinden kolay kolay kurtulamayız. Üzülür dururuz. Üzüntü de bizi içten içe yer bitirir. Birçok hastalıklara da kaynaklık eder. Böylesine etkili olan üzüntülerimizi yenmenin bize çok şeyler kazandıracağını bilip ona göre davranmalıyız.
* Keder, ağaç kurdunun ağacı için için yemesi gibi, insanı içinden, yüreğinden vurur. Nem demiri nasıl paslandırır, çürütürse; gamda insanı öyle yıpratır, harap eder.
Demir nemden insan gamdan çürür
* Bir demirin paslanıp niteliğini kaybetmesine nasıl nem sebep oluyorsa bir insanın yıpranmasına, çöküntüye uğramasına, için için erimesine, harap olmasına da üzüntü, sıkıntı ve çeşitli dertler sebep olur. Bu bakımdan insan her olur olmaz şeyi kendisine dert edinmemelidir.
* Nem demiri nasıl paslandırır, çürütürse gam da insam öylece yıpratır, harap eder.
* Keder, ağaç kurdunun ağacı için için yemesi gibi, insanı içinden, yüreğinden vurur. Nem demiri nasıl paslandırır, çürütürse; gamda insanı öyle yıpratır, harap eder.
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur
* İnsanlar gezen, dolaşan, hareket eden varlıklardır. Bir yerden kalkıp başka bir yere gidebilirler. Arkadaşlar, dostlar, tanıdıklar birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, günün birinde, bir yerde karşılaşabilirler; hatta hiç karşılaşmayacaklarını sanan insanlar dahi birbirlerine kavuşabilirler.
* İnsanlar, dağlar gibi yerlerinden kımıldamayan cansızlar değildir. Dostlar, tanışlar, birbirlerinden ne denli uzak düşmüş olurlarsa olsunlar ve buluşmaları ne denli güçleşmiş bulunursa bulunsun, günün birinde kavuşabilirler.
* Ayrılan insanlar, buluşmaları ne kadar güçleşirse güçleşsin, günün birinde kavuşabilirler. Canlı olarak insanları cansızlardan ayıran önemli bir ayrıcalık, insanların yer değiştirme özelliklerinin oluşudur. İsterlerse ve durumları elveriyorsa, bulundukları yerden istedikleri yere gidebilirler. Tanışlar, dostlar ayrıldıkları zaman, ayrılıkları sonsuza kadar sürmez. Buluşmayı, kavuşmayı istedikleri sürece, aradaki uzaklık ne kadar olursa olsun mutlaka kavuşabilirler. Kimileri, «nasıl olsa bir daha görüşmeyiz» anlayışıyla başkalarına karşı kötülükte bulunurlar. Ama zamanla olayların onları tekrar karşı karşıya getirdiğini görür, yaptıklarından utanırlar. İlerde böyle bir duruma düşmemek için, gerektiği şekilde davranmalıyız.
Bir insanı tanımak için ya alış veriş etmeli ya yola gitmeli
* Ortak bir işe girmeden insanların gerçek yüzünü anlamak oldukça zordur. Alış veriş etmek, onları tanımak bakımından önemli ölçüttür. Çünkü alış veriş bir şeye sahiplenmeyi gerekli kıldığı için kişinin çıkarcı yönünü bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Yolculuk ise fedakârlığı, cesareti, mertliği gerektirir; dolayısıyla yolculukta karşılaşılan zorluklar sebebiyle ortaya konan davranışlar kişilerin niteliklerini belirgin kılar.
* İnsanlar belli değer yargılarına sahiptir. İnsan, inandığı dava veya mensup olduğu dinin kendine yüklediği görevleri yerine getirdiği için iyi sanılmamalıdır. İnsanın nasıl bir karakter taşıdığı asıl sosyal münasebetlerde, özellikle alışveriş gibi çıkarların çatıştığı durumlarda yada kendi ortamından uzaklaşmasında ortaya çıkar.
* Okuyup bilgi sahibi olmayan cahil kişiler, meyvesiz ağaçlar gibi insanlığa fayda sağlamazlar.
* Bir insanı diğer insanlardan ayıran özelliklerinden birisi bilgili olmasıdır. Bilgi, insanların toplum içinde belirli bir mevkiye sahip olmasındaki en büyük faktördür. Bilgiden zarar gelmeyeceği gibi tam aksine bizi ileri seviyelere taşıyabilecek ve başarıdan başarıya sürükleyecek bir yararı vardır. Bilgiye sahip olamayanlar ise bu hayatta oldukları yerde sayıklar hatta daha da dibe batarlar.
* Başarıya giden yolda bilginin çok büyük payı vardır. İnsan sürekli yeni şeyler öğrenebilir ve kendisini geliştirebilir. Bilgi kazanımı, iyi bir eğitim, çeşitli tecrübeler ve meraklı bir yapıya sahip olup çokça kitap okumakla sahip olunur. Yeterli bir bilgiye sahip olursak biz insanların peşinden değil, insanlar bizim peşimizden koşarlar. Bilgili insan bol meyve veren bir ağaç gibidir ve asla kuruması mümkün değildir. Bilgi sahibi olmayan bir insan ise tıpkı meyvesiz ağaca benzer ve meyve vermeyen ağaç hiçbir işe yaramaz, kimseye faydası dokunmaz.
* Hayatta belirli bir amaca ulaşmak için bilgi çok gereklidir. Bilgilerimizi sürekli tazeleyip üstüne yenilerini eklediğimizde hayatta hedeflediğimiz yolda yürümemiz çok daha kolay olur.
Bıçağı kestiren kendi yüzü suyu insanı sevdiren kendi huyu
* İyi su verilmiş çelikten yapılan, ustalıkla bilenen bıçak dayanıklı ve keskin olur; bu da onun değerini artırır. Kişileri değerli, sevimli kılan da huy güzelliğidir. Geçimsiz, huysuz kimseler toplumca sevilmezler.
* Bir kimsenin, bir şeyin değeri, kendisinde aranan özel nitelikte artar: Kişi, huyu güzel olursa sevilir. Bıçak, çeliğine iyi su verilmiş olursa keskinleşme yeteneği kazanır.
* İnsan, huyu güzel olursa sevilir. Bıçak çeliğine iyi su verilmişse keskin ve güzel olur. Bir aletin değeri, kendisinde aranan özel nitelikte artar. Bıçak çeliğine iyi su verilmişse keskinleşme özelliği kazanır. Bunun gibi insan da huyu güzel olursa sevilir.
Acı söz insanı dininden tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır
* Onur kırıcı, sert, kötü sözler insanı öfkelendirir; sabrını taşırır, çileden çıkarır, hoş olmayan davranışlara sürükler. Bunun aksine yumuşak, tatlı, hoş sözler de öfkeli, geçimsiz, saldırgan insanları yatıştırabilir; zarar vermelerinin önüne geçip onları doğru yola sokabilir.
* Her şey güzel söz ile olur, acı söz ile hiçbir sonuç elde edilmez.
Ağacı kurt, insanı dert bitirir
* Ağaç kurdu, içine yerleştiği bir ağacı veya tahtayı özünden, içten içe yiyerek çürütür ya da kurutur. Dert ve üzüntü de tıpkı ağaç kurdu gibidir. İnsanı içten içe yıpratır, perişan eder, dayanıksız kılar, yiyip bitirir.
* İnsanlar çok fazla üzüldüklerinde sağlıklarını yitirirler” anlamında kullanılan bir söz.
* Kurt, ağacı nasıl içinden yiyerek çürütürse, dert ve üzüntüde insanı öyle yıpratır. Nice sağlam görünüşlü ağaç vardır ki, ansınız kuruduğunu yada hafif bir esintiyle yıkıldığını görürüz. Ağacı görünmeyen kısmından kemiren kurt gibi, insanıda gam ve keder için için bitirir. Bunun gibi, sağlıklı bir insanın birden çöküşüne, basit bir hastalıkla başedemeyip ölmesine tanık oluruz.
Suyun sessizinden, insanın sözsüzünden korkmalı
Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
Altın ateşte, insan mihnette belli olur
Altına benzeyen maddenin altın olup olmadığı ateşe dayanıklılık derecesi ile anlaşıldığı gibi bir kişinin değeri de sıkıntılara katlanma, zorlukları yenme ve benliğini koruma gücü ile ölçülür.
Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir
Dağ başında kışın fırtına eksik olmadığı gibi kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz.
İnsan ayaktan, at tırnaktan kapar
Birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir.
İnsanlık sende kalsın
* Karşı taraf iyilik bilmese de sen yine iyilik et.
* Bu işi nasıl olsa sana yaptıracaklar, bari kendiliğinden yap da onurunu koru.
Merak insanı mezara sokar
Her şeyi öğrenme merakı, insanı birtakım tehlikelerle karşı karşıya getirebilir.
Suyun duru akanından, insanın yere bakanından korkmalı
Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
İnsan çeşit çeşit, yer damar damar
Toprağın her kesimi ayrı ayrı nitelikler taşıdığı gibi insanlar da birbirlerinden farklı özelliklere sahiptirler.
İnsan gönlünün artığını söyler
İnsanlar şaka yaparken içlerinden geçeni yansıtırlar.
İnsan kendini beğenmezse çatlar (ölür)
Herkes kendini beğenir; bu, kendi aklını beğenmesinin sonucudur.
İnsanın adı çıkacağına canı çıksın
İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir.
İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var
İnsan kendisini ancak tatlı diliyle sevdirebilir.
İnsanın kötüsü (fenası) olmaz; meğer ki parası olmaya
Toplum içinde herkesin bir değeri vardır ancak züğürtlere değer verilmez.
Ağaca dayanma çürür insana dayanma ölür
* İnsanlar hayatları boyunca birbirlerine destek verirler, yardımcı olurlar. Ne ki her destek ve yardım sürekli olmaz. O hâlde insan, yapacağı işlerde başkalarının yardımına ve desteğine değil, öncelikle kendi gücüne, bilgi ve becerisine dayanmalı ve güvenmelidir.
* Hiçbir destek sürekli olmaz. Bunun için insan yapacağı işte başkalarının desteklemesine güvenmemeli, yalnız kendi gücüne dayanmalıdır.
* Başkalarının desteğine güvenerek iş yapmamalı, kişi kendisine güvenmelidir. Başkalarının yardımını, zorunlu kaldığımızda istemeliyiz. Kendi yapabileceklerimizi kendimiz yapmalıyız. Hayatımıza başkalarına güvenerek yön vermeye kalkmayalım. Çünkü hiçbir destek sürekli olamaz, insanların maddî ve manevi güçleri sınırlıdır. Her an bu güç tükenebilir. Güvendiğimiz güçler tükendiğinde açıkta kalmak, hayal kırıklığına uğramak istemiyorsak, başkalarına dayanmadan yaşamaya çalışmalıyız.
Aç kurt insana saldırır
* Beslenmek yaşamanın temel kuralıdır.Tüm canlılar hayatlarını devam ettirmek için besin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar, zorda kalan her canlı kendisinden beklenmedik davranışlar ortaya koyabilir.
* Bütün canlılar hayatlarını sürdürmek için yiyeceğe ihtiyaçları vardır, aç kalan her canlı kendililerinden umadık davranışlar yaparlar.