Layık; uygun, yaraşır, münâsip, bir şey veya kimseye uygun olan şey veya kimse, nitelikleriyle bir şeye hak kazanacak seviyede olan, bir şeyi hak edecek nitelikte bulunan, hak kazanmış olmak, hak etmek gibi anlamlara gelir. İşte layık kelimesi ile ilgili cümleler.
– Beni kendine layık görmüyormuş, çok üzüldüm.
– Peri pâdişâhının sarayına lâyık bir masal güzeli buldurmuş. (Y. Z. Ortaç)
– Bu kızın sizin âilenize lâyık olmadığını biliyorum.
– Allah lâyığını versin.
– Her ne yapsa makāmına lâyık düşürür. (C. Şahâbeddin)
– Ona lâyık olduğu cevâbı verdi. (Y. Z. Ortaç)
– Renkli bir duvar parçasından başka dikkate lâyık bir şey görmedim. (A. Râsim)
– Buna benden daha çok layıksın.
– Lâyık değil isem de Hudâ kısmet eyledi. (A. Hâmit)
– Hiç şaşmam, lâyığı bu idi.
– Sevilmeye o herkesten fazla layıktır. (P. Safa)
– Sonunda lâyığını buldu, hapishânelere düştü.
– Bâzılarını da lâyık olmadıkları mevkilere çıkarmışlar. (A. Hâşim)
– Hakk’a lâyık işlemedim bir amel. (S. Çelebi)
– Ve her memleket ve ülkenin halkı ki Allah’ın lutfuna lâyık ola, onun hükûmeti bu cinsten bir hükümdârın kudretli ellerine emânet olunur. (K. Çelebi)
– Bana sensizliği layık görme Jülide.