Rivayet; nakledilen haber veya söz, bir haberi, söz veya olayı nakletme, anlatma, halk arasında söylenen söz, söylenti gibi anlamlara gelir. Rivayet dini terim olarak ise, Hz. Peygamber’in hadislerinin vb. haberlerin senetli olarak bir sonraki nesle nakli demektir. İşte rivayet kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu köyün, bir gezgin tarafından kurulduğu rivayet olunur.
– Karatay Medresesi’nin 1245’te bittiği düşünülürse bu rivâyetin doğru olduğundan şüphe edilebilir. (A. H. Tanpınar)
– Bir milyona karip kitap okuduğu rivâyet olunuyordu. (Ö. Seyfeddin)
– Fakat belli ki masal yâhut halk rivâyeti bahar rüzgârlarını ovaya üç koldan getiriyor. (A. H. Tanpınar)
– I. Sultan Ahmed zamânında başladığı rivâyet edilen mahyanın üç yüz senelik bir mâzîsi var demekti. (S. Ayverdi)
– Bunca zamandır ortada dolaşan rivayetlerden ben sorumlu değilim.
– Bir rivayete göre, kaplanın dayısı olan kedinin keyiflenip miyavlaması işte bu zamandan kalmadır. (N. Hikmet)
– Rivâyetin gāyesi, her şeyden önce Hz. Peygamber’in söz ve fiilllerinden ibâret olan sünnetini yâhut daha umûmî mânâsı ile hadîsini asırlarca sonra gelecek olan nesillere duyurmak olunca biraz önce işâret ettiğimiz üçlü unsur sistemi, bu duyurma işinin en emin yolu olarak ortaya çıkar. (T. Koçyiğit)
– O, yanıma oturarak kara haberlerden, kötü rivayetlerden bahsetti. (F. R. Atay)
– Komşuların rivayet ettiğinize göre bizim evler de yıkılacakmış.
– Doğru yâhut yanlış, o zaman İngiltere sefâreti başkâtibi Mr. Fitzmürice’den para aldığı da rivâyet edilirdi. (H. E. Adıvar)
– Mısırlı diye şöhret bulmuştur. Ama tahkik erbâbının rivâyetlerine göre Mısırlı değildir. (A. M. Efendi)
– Rivayet olunur ki; Bolu’da dağlarda haraç keserlermiş.