Çöküntü; çöken bir şeyin kalıntısı, enkaz, yüzde ve vücutta görülen yıpranma durumu, rûhen ve mânen yıkılma, depresyon, suyun dibine çöken şeyler, tortu, jeolojik bir olay sonunda toprağın çökmüş, göçmüş, içeriye doğru bir girinti meydana getirmiş olan kısmı gibi anlamlara gelir. İşte çöküntü kelimesi ile ilgili cümleler.
– Hilmi Efendi bir bozgun haberi almış kadar içinde bir çöküntü duydu. (R. H. Karay)
– Dünya krizi, özellikle de afyon piyasasındaki çöküntü ondan da çok şey götürmüştü. (T. Buğra)
– Bir çöküntü olmasın diye yolları ve köprüleri bakımdan geçiriyorlar.
– Çöküntü sırasında apartmanda kimse yokmuş.
– Hepsi bir medeniyet çöküntüsünün yetimleridir. (A. H. Tanpınar)
– Çöküntüyü temizlemişler
– Senin de çöküntü altında kaldığın konuşuluyordu.
– Derken Bizans sarnıcı önünde arzın vâsi bir çöküntüsü gibi büyürdü. (R. E. Ünaydın)
– Tünelin bir kesiminde çöküntü olmuş.