Kıskanç; sevdiği, benimsediği kimse veya şeyi herkesten esirgeyen, kılına dokundurmayan, başkasının sâhip olduğu üstünlükten huzursuz olan, çekemeyen, haset eden, hasut, kendisine yakın bir kimsenin başkasına ilgi göstermesini veya başkasından ilgi görmesini çekemeyen gibi anlamlara gelir. Kıskançlık ise; kıskanç olma durumu, kıskançça davranış demektir. İşte kıskançlık ile ilgili cümleler.
– Komşumuz çok kıskançtır.
– Kıskançlığın temelini kendisini üzmek, işkenceye sokmak meyli teşkil eder. (R. H. Karay)
– İlk tanıştığımız günlerde ben kıskanç ve fenaydım. (P. Safa)
– Millî mevzûlarda çok kıskançtır.
– Bir kıskançlık meselesi bu. (R. N. Güntekin)
– Biraz sonra hiddet, birikmiş kin, kıskançlık birdenbire infilak etti. (A. H. Tanpınar)
– Kıskanca değer emâre var mı? (A. V. Paşa)
– Sonradan görme zengin ve aşırı kıskanç kocası onu evine bir süs eşyası gibi yerleştirmiş, parasıyla onun sevgisini kazanmaya çalışmıştı.
– İçindeki ihtiras ve kıskançlık olduğu sürece seninle görüşmeyeceğim.
– Ben ki hâlâ kıskançlık nedir bilmem… (Ö. Seyfeddin)
– Bizim toplumuzda her alanda bir kıskançlık almış gidiyor.
– Kıskançlıktan öleceksin.
– O halde neden bu mânâsız kıskançlıklara kapılarak kendimi bitiriyordum. (K. Nâdir)
– Kocasının kıskançlığına dayanamayıp evi terketmiş.