Vakar; ağırbaşlı olmak, yapılacak işlerde tedbirli ve yavaş davranmak, ağırbaşlılık, haysiyetli ve şerefli olma, sabır, heybet, temkin gibi anlamlara gelir. Vakarlı ise; vakārı olan, ağırbaşlı, ciddî ve temkinli, vakur demektir. İşte vakar kelimesi ile ilgili cümleler.
– Fâtih’e İstanbul’un fethinde o kadar yardım ettikten sonra çekilip köyüne gidecek kadar vakar ve haysiyet sâhibi olan (…) Ak Şemseddin’in, şeyhinin köpekleriyle bir sofraya oturması ancak on beşinci asır Türkiye’sinde görülür. (A. H. Tanpınar)
– Yürüyüşünde mûtedil ol! (Ne çok hızlı, ne de yavaş yürü! Sükûnet ve vakarını muhâfaza et!) Sesini alçalt! (Bağırıp çağırarak konuşma!) Unutma ki, seslerin en çirkini merkep sesidir. (Lokmân, 19)
– Kadının yüzündeki nur, taşıdığı heybe ve vakar karşısındakini etkileyecek kadar muhteşemdir.
– Âhenginde rikkatler, vakarlı perdeler dalgalanan sıcak, yumuşak sesi benim kendi bağrımdan kopuyor sandım. (S. Erol)
– Etraflarını vakarları, ciddiyetleri ve kudretli şahsiyetleriyle idâre eden kimseler gibi… (S. Ayverdi)
– Hepsi temiz, hepsi yeni giyinmiş askerin vakarı, efendiliği üstlerinden akıyor. (H. E. Adıvar)
– Elindeki değneğe dayanarak bizimle vakarlı, saygılı konuştu. (A. H. Tanpınar)
– Yemek odamıza öyle bir vakar ve resmiyetle girdi ki seksenlik Lutfullah Efendi bile ayağa kalktı. (R. N. Güntekin)
– Mütevâzi bir odada otuz kişilik gāyet vakarlı bir topluluk vardı. (H. E. Adıvar)