Büyü; olağan üstü gizli güçlerin yardımı ile olaylara, diledikleri sonucu elde edecek şekilde yön vermek isteyenlerin başvurdukları birtakım işlemler, sihir, tılsım, göz bağı, efsun gibi anlamlara gelir. Büyü mecaz anlamı ise; bir şeyin insan üzerinde bıraktığı, onu şiddetle hükmü altına alacak kadar kuvvetli etki, sihir demektir. Büyüsüne kapılmak yada tutulmak ta; bir şeyin kendini kurtaramayacak kadar şiddetle etkisi altında kalmak manasına gelir. İşte büyü kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bununla berâber her şeyi o kadar büyük ve câzip gösteren büyü artık gitmişti. (A. H. Tanpınar)
– Âdem’i cennetten çıkaran memnû meyvenin büyüsüne tutulmuş birer yanık âşık idiler. (S. Ayverdi)
– Adam sürekli büyü yaptığı için insanların aklını da çeliyor.
– Akkız Ana, Hasan’a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş. (H. E. Adıvar)
– İnce profili, mehtâbın her şeyi güzelleştiren büyüsü içinde ışıktan bir heykel. (Y. Z. Ortaç)
– Senin büyü işleriyle ne alakan var anlamadım?
– Karşı durulamaz güçlü etki: “Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum. (Y. Z. Ortaç)
– Bâzan konuşup halleşir, bâzan da karşılarında elpençe duran tabiatın büyüsüyle büyülenip kalırlardı. (S. Ayverdi)
– Büyü ile uğraştığı için başı beladan kurtulmaz.
– Arkasında kaplumbağa yavrusu kabuğu, ayın on beşinde sırça şişeye doldurulan yedi çeşme suyu, kırk nar tânesi, safran ve karabiberle gece yarısı ateşte kaynatılan, tâze kiraz dalıyle iyice karıştırılıp duâsı okunduktan sonra kırk gün güneşe asılan bir büyü târifi. (A. H. Tanpınar)
– Sanatın büyüsü, onu resme yöneltti.