Koca; bir kadının evli olduğu erkek, eş, zevç, yaşça büyük, yaşlı gibi anlamlara gelir. Ayrıca koca; ölçüleri emsâlinden çok daha büyük olan, büyük, geniş ve iri demektir. Koca mecaz anlamı da; büyük, ulu, kıymetli meziyetleri olan demektir. İşte koca kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kadının tek derdi koca bulmak olmuş.
– Kocasının şüpheleri âdeta boşanıp ayrılmaya kadar varabilirdi. (A. M. Efendi)
– Bu eğitim ve zenginlikle koca bulması zor olmadı.
– Koca Hoca Sâdeddin bile yalnız “pâdişah” demek için iki büyük sahife lugati yan yana dizmekten çekinmemiş. (C. Şahâbeddin)
– Okul bitmeden kocaya gitmek istemedi.
– Roma ile Îran arasında bir koca imparatorluk kurdu. (R. H. Karay)
– Kızını, zengin kocaya verme telaşına düşen anneydi.
– Düğünden sonra kocanın seni Avrupa’ya götüreceğini söylemedi mi? (P. Safâ)
– Babam, şimdiden bizi kocaya verme derdine düşmüş.
– Uyandığım zaman koca bir karaltı vardı önümüzde. (A. Erhat)
– Hey koca Türk, Tanrı’sından kuvvet alan Türk! (E. B. Koryürek)
– Komşumuzun kızı kocaya vardı.
– Koca kapının dibinde birkaç kuru tahta çatmışlar. (A. Gündüz)
– Kadınlar giyinip kocalarını bekler. (O. V. Kanık)
– Sarı Hoca… Sarı Hoca… Sarığı koca… Sal bize Alpaslan’ı altun bulasıca! (M. N. Sepetçioğlu)
– Kadın kocasını çok sevmiyormuş.
– Bîçâre kızcağız bundan sonra başka bir kocaya varacak olursa onun yanında yüz aklığı görmek şöyle dursun ölünceye kadar yüz karalığına uğrayacak. (A. M. Efendi)
– Bütün kadınlar gibi aklınca bu yolla kocasını zevksizlikle suçluyordu. (A. Kutlu)
– Ailesi evlenmelerine izin vermeyince, kız kocaya kaçmış.
– Alpaslan bu iki koca adama bakıyordu. (M. N. Sepetçioğlu)
– On üç yaşında iken altmış altı yaşında bir kocaya vardığı için izdivaç denen şeyden nefret etmişti. (Ö. Seyfeddin)
– Gerçi haminnenin onu o yaşta kocaya vermesi imkânı yoktu. (H. E. Adıvar)
– Ablası erken yaşta kocaya kaçmış.