Mevsim; bir takvim yılının iklim şartları bakımından farklılıklar gösteren ve ilkbahar, yaz, sonbahar, kış diye adlandırılan dört bölümünden her biri ya da içinde bulunan zaman manasına gelir. Ayrıca mevsim; (genellikle isim tamlamasının ikinci öğesi olarak) Bir işin yapıldığı veya bir şeyin yoğun olarak ortaya çıktığı zaman demektir. İşte mevsim kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu çok düzenli hayatta mevsimler kendilerine mahsus bir teşrîfatla gelirlerdi. (A. H. Tanpınar)
– Hasat mevsimi geldi çattı.
– Sevda mevsimi gelince kuşlar bin türlü teranelerle minimini göğüslerini yırtarlar. (R. N. Güntekin)
– Mevsim iyi, kâinat iyiydi. (Y. Kemal)
– Şehirde sıcaklık ve soğukluk, yağmur ve rüzgâr, toz ve çamur gibi vasıflarla belli olan mevsimler Çankaya’da yapraktır, çimendir, gölge ve ziyâ, bilhassa renk ve sestir. (R. E. Ünaydın)
– Her sene yaz mevsiminde deniz olan bir yere tatile gideriz.
– Burada mevsim kış ve hava soğuyor.
– Dört mevsimin yaşandığı en güzide ülke Türkiye’dir.
– Beyazıt ile Şehzâdebaşı arasındaki akşam gezintilerinin asıl mevsimi ramazandı. (A. H. Tanpınar)
– ütahya’ya bir kiraz ve Bursa’ya bir şeftali mevsiminde gitmiştim. (A. Gündüz)
– Mevsim değişti bu sebeple artık kış lastiklerini takma zamanı geldi.
– O demlerin mevsimi yoktur. (R. E. Ünaydın)
– Git bu mevsimde gurup vakti Cihangir’den bak. (Y. Kemal)
– Bir senede dört mevsim var.
– Bütün bir mevsim vur patlasın çal oynasın, eğlenildi. (S. F. Abasıyanık)
– Yağmur mevsimi yaklaşıyor.
– Her mevsim geçişinde mutlaka hasta olurum.
– Doğrusu mevsim karnaval mevsimi değildir. (A. M. Efendi)
– O zaman her gelen doğruca efendinin yanına alınır ve kahve, şerbet, mevsimine göre boza, kuru yemiş bütün salon halkına birden ikram edilirdi. (S. Ayverdi)
– Ülkemizizin dört mevsimi de güzeldir.