Sakınmak; uzak durmak, çekinmek, kaçınmak, içtinap etmek, olabilecek şeyleri düşünerek kendini korumak için tedbirli olmak, tedbir almak, korumak, gözetmek, esirgemek, (yapmaktan veya vermekten) kaçınmak, kıyamamak, esirgemek gibi anlamlara gelir. İşte sakınmak kelimesi ile ilgili cümleler.
– Onun öğretmenden de, bizden de sakınması yok.
– Sakınması olmayınca, birilerini kırmadan susmuyor.
– Enflasyondan sakınmak olanaksız mıdır?
– Nûran onun bu pervâsız bakışlarından sakınmaya çalışıyordu. (A. H. Tanpınar)
– Ben kendimi soğuktan sakınmak için önlem amaçlı olarak mont giyindim.
– Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş. (H. Taner)
– Sakın nisanın beşinden, koca öküzü ayırır eşinden.
– Ne kaçarsın benden melek sevdiğim / Ateş sakınır mi pervânesinden. (E. Emrah)
– Ve bir sâniyelik bir tevakkuftan sonra ilâve etti: Behlül’den sakın! (H. Z. Uşaklıgil)
– Bir insanı, yanında uşak gibi kullandıracak her işten sakın. (S. F. Abasıyanık)
– Politika konuşmaktan sakınmayı tercih ederim.
– Sakındı el dilinden la’l-i nâbın / Gözü yaşına seddetti hicâbın. (Yahyâ Bey)
– Sessiz bir köpekten ve durgun bir sudan sakının.
– Aslanlar,dış tehlikelere karşı kendilerini sakınmakla yetinmeyip,bir mağaraya saklandılar.
– Yazın aşırı ve kavurucu sıcaklığından sakınmak gerekir.
– Hiçbir ana kızını erkeklerden onun beni kızlardan sakındığı kadar sakınmamıştır. (Y. Z. Ortaç)
– Şimdi enkaz içinde pinhandır/ Nazarımdan sakındığım cânan (M. Nâci)
– Bana yedirdiğiniz bir lokma ekmeği mi sakınıyorsunuz? (H. R. Gürpınar)
-Yabancılardan sakınmak zorundasınız.
– Bahçenizde bülbül müdür şakıyan / Seni kimdir kuzum benden sakınan. (Türkü)
– Arabam daha sıfır, gözümden sakınıyorum.
– Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü.” (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
– Gün gelir de gözünden sakındığın biri seni hiçe sayarsa, o zaman anlarsın beni.
– O iki çocuğunu da gözünden sakınır.
– Çocuğunu gözü gibi sakınıyordu kadıncağız.