Sakin; yerinde duran, hareketsiz, canlı ve hareketli olmayan, canlılık göstermeyen, durgun, dingin, gürültü ve patırtıdan uzak, sessiz, söz ve davranışlarıyle kimseyi rahatsız etmeyen, yumuşak huylu, düzenli, huzurlu, öfkesi veya heyecânı yatışmış, huysuzluğu geçmiş, acısı dinmiş, teskin olmuş, öfke ve telâşa kapılmayan, heyecan belirtisi göstermeyen gibi anlamlara gelir. İşte sakin kelimesi ile ilgili cümleler.
– Sâhipsiz bir gölge kadar sâkin duran Kuru Kadı yavaşça kımıldadı. (Ö. Seyfeddin)
– Sâkin, kibar, dâima dikkatli ve her şeye alâkalıydı. (A. H. Tanpınar)
– Gün sâkindi, gece yıldızlı, yaşamak güzel. (C. S. Tarancı)
– Kendini ona emniyetle veriyor ve nebatla, toprakla açtığı hesâb-ı cârîde aldanmayacağını biliyor, bunun için sâkin ve kendinden emin çalışıyor. (P. Safâ)
– Ancak karısının birkaç tatlı sözü idi ki onu bir dereceye kadar sâkinleştirecekti. (R. N. Güntekin)
– Ahmet sâkin sâkin parkta oturuyor.
– Bugün açız yine, lâkin yarın ümîd ederim / Sular biraz daha sâkinleşir. Ne çâre, kader. (T. Fikret)
– Sakin bir hayatı vardı kadının.
– Çift günlerin daha sâkin geçeceğini ona söylemişlerdi. (A. H. Tanpınar)
– Sakin kalalım ve bunu enine boyuna dikkatlice düşünelim.
– Silkin ve sâkin ol dedim âvâre gönlüme / Artık kederli hisleri bir bir içinden at. (Y. Kemal)
– Nasıl firâr ediyorduk o leyl-i sâkinde. (H. Sîret)
– Kızacak zannettim, fakat her şeye rağmen çok sâkin.
– Hatta bâzan kendimi hepsinden fazla sâkin buluyorum. (P. Safâ)
– Vâkıa Ahmet de sâkindi. fakat yaratılıştan öyle idi. (A. H. Tanpınar)
– Bahçeler, bağlar, ağaçlar, evler / Yine sessiz, yine sâkin öyle. (O. S. Orhon)
– Eğil bak sevgilim, bu muzlim kuyu / Daldığı hudutsuz sâkin uykuyu / Hep aynı rüyâda geçirmektedir. (N. H. Onan)