Nazenin; işveli, nazlı, cilveli, ince yapılı, nârin, genç ve güzel kadın, üstüne titreyerek çok nazlı olarak yetiştirilmiş, şımartılmış, (alay ve küçümseme yoluyle) şu bilinen mâhut kimse gibi anlamlara gelir. İşte nazenin kelimesi ile ilgili cümleler.
– Azametle gitmeye alışmış olan bu cevherli ve nâzenin mahlûk… (R. H. Karay)
– Saâdet-i hayâtı, arzu ettikleri nâzenînin bîmuhâbâ arkasından koşmaktan ibâret zannederler. (H. R. Gürpınar)
– Gerer beyaz kuğular nâzenin boyunlarını. (Y. Kemal)
– Gelgelelim bu nazeninim, gümrük kolcularıyla fingirdemeye başlamış. (R. N. Güntekin)
– Bir şık, genç bey Kalpakçılarbaşı’nda bir aşağı bir yukarı gezinirken yanından bir nâzenînin geçip gittiğini görür. (F. Reşat)
– Bilen hâk-i Sitanbul’dur rüsûm-ı şîve vü nâzı / Kenârın dilberi nâzik de olsa nâzenîn olmaz. (Nâbî)
– Bin belâlarla mâlik olabildiği bir nâzenîni elinden kaçırınca meyus olmasın mı? (N. Kemal)
– Ah benim nazenin sevgilim, şimdi kim bilir nerelerdesin?
– Bir yâr-i nâzenin gibi âgūş-ı hayâline girmekte istiğnâlar eder. (S. Sezâî)
– Mümkin mi o cism-i nâzenîni / Tekfîn ede bir acûz-ı fertût. (A. Hâmit)
– Sen bu kadar nazenin olursan herkes seni incitir.
– Ne yaparsın, sabah vakitleri nâzeninler yüzde kırk tenzîlât yapıyorlarmış. (R. N. Güntekin)
– Teskîne yetti fikrimi bir nâzenin nigâh. (A. Hâmit)
– Nâzenin burasını babasının çiftliği zannediyor.