Ahzab Suresi, Kuran-ı Kerim’in otuzüçüncü suresi olup, 73 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiştir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir. Sûrede başlıca Hendek ve Benî Kureyza savaşları ile aile hayatına dair bazı hükümler konu edilmektedir.
Ahzap suresi 21. ayet arapça yazılışı
لَّقَدْ كَانَ لَكُمْ فِى رَسُولِ ٱللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُوا۟ ٱللَّهَ وَٱلْيَوْمَ ٱلْءَاخِرَ وَذَكَرَ ٱللَّهَ كَثِيرًا
Ahzap suresi 21. ayet okunuşu
Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıre ve zekerallâhe kesîrâ(kesîren).
Ahzap suresi 21. ayet anlamı (meali)
Diyanet İşleri (Yeni) Meali: Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali: Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah’da pek güzel bir örnek vardır. Allah’a ve son güne ümit besler olup da Allah’ı çok zikreden kimseler için.
Ömer Çelik Meali: Allah Rasûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhirete kavuşmayı uman ve Allah’ı çok çok zikreden kimseler için her bakımdan uyulması gereken mükemmel bir örnek vardır.
Ahzap suresi 21. ayet tefsiri
Resûlullah (s.a.s.), hayatın her sahasında ve her seviyeden insan için en mükemmel bir örnek, en büyük fazilet numûnesidir. O, hem dini hükümleri nazarî olarak tebliğ etmiş, hem de bunları kendi yaşayışıyla tatbik, izah ve tarif etmiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) itikatta, amelde, muâmelâtta, ahlâk ve âdâbta örnektir. Savaşta-barışta, zorlukta-kolaylıkta, darlıkta-genişlikte nasıl davranılacağı hususunda da örnektir. O (s.a.s.) manevî sahada bir mürşid, bir âlim ve muallim, en mükemmel bir ahlâk modeli, bir terbiyeci, bir devlet başkanı, bir kumandan, bir diplomat, bir eş, bir baba, bir arkadaş, bir komşu ve insanlar içinde onlardan bir fert olarak her sahada örnek olmuştur. Dolayısıyla müslümanlar, hayatlarının her yönünde Allah Resûlü’nü örnek bir şahsiyet kabul etmeli, onun söz, fiil ve davranışlarını fiilî kıstas olarak alıp, şahsiyet ve karakterlerini ona göre şekillendirmelidirler.
Ancak burada Resûlullah (s.a.s.)’i örnek alacak, buna kendini mecbûr hissedecek kimselerin mümeyyiz vasıfları haber verilir. Bunlar:
› Allah’a iman etmek; O’nun huzuruna varıp hayatın hesabını vereceği korkusunu taşımak. Allah’a imanı, Allah sevgisi ve korkusu olmayan onu örnek alamaz.
› Âhirete iman etmek; yaptıklarının hassas terazilerde tartılıp ona göre iyi ya da kötü karşılık göreceğini kesinlikle bilmek. Buna göre Allah’tan ümidi kesen, kıyametin kopacağına inanmayan, bütün himmeti dünya hayatı ve zevkine yönelmiş olan kimseler Efendimiz’i örnek almazlar, alamazlar.
› Allah’ı çok çok zikretmek. Dolayısıyla Allah’tan gâfil olan kimseler Efendimiz’i örnek alamazlar.
Hak dostlarından Hâtem-i Esam (k.s.) şöyle der:
“Üç şey var ki, ona üç şey eklenmeden bir şey beklemek boşuna bekleyiştir. Bekleyip bir şey bulacağını iddia eden de yalancıdır. Şöyle ki:
Allah’tan korktuğunu söyleyen kimse, haramlar şöyle dursun şüpheli şeylerden sakınmıyorsa, Allah’tan korkma işinde yalancıdır.
Cenneti arzulayan kimse Allah yolunda malını harcamıyorsa yalancıdır.
Resûlullah (s.a.s.) için kalbinde sevgi taşıdığını iddia eden kimse fakr hâlini sevmiyorsa o da yine yalancıdır.” (Velîler Ansiklopedisi, I, 263-264)
Demek ki, Allah’a inanan, Allah’ın rahmet ve lütfuna ereceği umudunu taşıyan, bununla birlikte hakkında verilecek nihâî kararın, dünyadaki söz, fiil ve davranışlarının; itikat, ibâdet, muamelât, ahlâk ve adabının; şahsiyet ve karakterinin, Resûlullah (s.a.s.)’in hayatında sergilediği en güzel numûnelere ne derece benzediği hükmüne bağlı olacağı bir “Hüküm Günü”nün geleceğinden şüphesi bulunmayan ve böyle bir korku ve ümit içinde hiçbir zaman Allah’ı dilinden, kalbinden düşürmeyen kimseler, O Üsve-i Hasene (s.a.s.)’i örnek almak için bütün güçlerini sarf ederler. Ebedî kurtuluşlarını onda ararlar.
Şimdi, kendilerine Peygamber (s.a.s.)’i örnek alan mü’minlerin zor zamanda sergiledikleri güzel hallerinden bir kesit sunularak buyruluyor ki. (Ö. Çelik Tefsiri)